23

35 22 4
                                    

"Kanlı eller ve körelmiş duygular sahipti artık. Kirleniyorduk...hızlıca ve geri dönülmez bir halde."

23

Kazanmak her şey gibi gelebiliyordu insanoğluna. Sevmek ya da öfkelenmek yoktu. Hissetmek yoktu. Düşenin arkasından bakmak ve ona yardım etmek zayıflık göstergesiydi. Zaaflarız olamazdı bizim. Bir yaprağın üzerinde ki su damlasının yere düşüşü kadar hızlı gelişiyordu her şey. Bilinmezlik içinde yüzüyordu kalplerimiz. Ruhumuz soyutlanmıştı...

Bakıyor ama gerçekten göremiyorduk. Her şey o kadar imkansız gibi geliyordu ki insan aklına. Dinlene dinlene düşündü zihnim. Neler olduğunu ölçüp tarttım. Bunun öncesinde olan şeyler de ki davranışlarım farklı olsa nasıl bir hayata sahip olurdum...

Ellerime sunulan tepsi içinde bir kalp vardı. O kalp kanamıştı ve yaralıydı. Çok yaralıydı. Her yeri bıçak iziydi. Zarasr görmüştü kalp. Benden bıçahı kalbe saplamam istendi ve ben itiraz etmeden defalarca sapladım klabe bıçağı. Ama sonradan öğrendim...

O kalbin sahibi benim öz kardeşimdi.

Efra Altan Erez.

Neredeyse bir ya da iki haftadır onu ortalıkta görmüyordum. Ne ben ne Aral ve ne de başka birisi. Haftalar öncesinde beni öldürmeye kadar yaklaşan kız, şimdi ortalıklarda yoktu. Bu sessizlik hayra alamet değildi. İçimde bir tedirginlik vardı.

Ellerim koltuğun kenarlarını tuttuğunda ayaklandım. Ayağa kalkmamla beraber Ezra endişe ile ayaklandı. Eli koluma sarılırken,"Lütfen ayağa kalkma."dedi ince sesiyle. "Dinlenmelisin."

Gözlerim sebepsizce Aral'ın üzerinde duraksadı. Beni umarsaması adına bir işaret bekledim ancak o değil beni umursamak, gözlerime dahi bakmıyordu. Bir bacağı diğer bacağı üzerinde, gözleri elinde ki telefonu üzerinde dolanıyordu. Ben yokmuşum gibi davranıyordu.

Tamay olmasa onun yüzünü dahi göremeyecektim.

"Merak etme ölmeyeceğim Ezra." dedim ve kolumu çektim. "Gören de beni umursadığını filan sanır."

Emin adımlarımı kitaplığa doğru attım ve arkamdan Ezra'nın bakışlarını hissettim. "Elbette ki seni umursuyorum. Biz arkadaşız Azel."

"Eminim Efra varken de böyle dersin."

Cümle içerisinde o kızın ismi geçmesi ile Aral'ın güzel gözlerinin üzerime bir saniyeleğine değdiğini hissettim. Buna sevinsem mi bilemedim ancak tebessüm ettim ona. O görmedi bile.

"İkiniz farklısınız Azel. Kendini onunla kıyaslama."

"Elbette kıyaslamam." Dudaklarım alay içeren bir gülümseme ile kıvrıldı. "Küçük hanıma baksanıza. Bir ziyarete bile gelmeye üşeniyor. Eminim o küçük evinden burnunu dışarı çıkarmaya korkuyordur."

"Evinde kalmıyor." dedi Aral ilk defa uzun zaman sonra konuşarak.

Dikkatimi çeken ise sadece o kız konu olunca konuşabilmesiydi. Normal zamanda yüzüme dahi bakmıyor ve sanki hiç ortaya çıkmamışım gibi davranıyordu.

"Sen nerden biliyorsun?"

Sustu ve gözleri dışarıda ki soğuk havanın camı buharlaştırmasına yöneldi. Gözlerim dakikalar boyunca onun yan yüz profili üzerinde gezindi. Ezra'ya kayan gözlerim ile kapıyı gösterdim.

GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin