19

61 49 15
                                    

"En çok acıtan şey yalanlar olmadan konuşamamak değildi. En çok acıtan şey...neden gerçeklerle yüzleşemediğimizdi."

19

Bir makale içerisinde aşkın konu alındığını hatırlıyordum. Aşkın üç hali vardı. Üç farklı cemresi...Önce göze düşerdi bu aşk. Sonra gönle düşerdi ve sonra da ruha. İlk düşüşü beğeni getirirdi kendisiyle. Sonra tüm benliğini getirip aşk olurdu. Ruha düştüğünde ise vazgeçilmez oluyordu...

Her düşüşte bir acı saplanıyordu kalbime. Çok acı veriyordu ama insanoğlu ya dayanırdı. Bu da geçer derdi ve dayanırdı. Beğendi en başta güzel gönlüm. Sonra aşık oldu ve artık nereye giderse gitsin ondan vazgeçemez oldu. Kısacık sürede nasıl da sevdi garip gönlüm. Acı çekerek sevdi. Şefkate ihtiyaç duyarak sevdi.

Her şey dengesini bulurdu hayatta. Aşk da bulmuştu dengesini ve iki farklı insanı karşılaştırmıştı. Her ne kadar kızgın olursam olayım o bir çift okyanus mavisi gözlere her bakışımda içim eriyordu. Unutmuyorum onun nasıl biri olduğunu ama...işte vazgeçemiyorum.

O Gökay.

Gölge dedikleri zalim adam.

Ah be zalimin oğlu. Nasıl da bağladın beni kendine bu kısacık zamanda. İçim gidiyordu, içim. Bazen o olmadığında nefes alamıyor gibi hissediyordum. Biricik annemin yokluğunu varlığı ile doldurmuştu. Daha ben yasımı tutamadan zorluklarla onunla göğüs germiştim. Ruhumu teslim edeceğim o anda benim nefesimi kesen o olmuştu. Aral Gökay.

Zalim adam...

"Azelya..." diye tekrarladı.

Arkaya doğru sendelerken bakışlarım katılaştı. Kulaklarım doğru duyuyor ve ben gerçekte yaşıyordum. "Ne?" diye sordum.

Bana Azelya demişti.

Bakışlarım Aral'ın üzerinde gezinirken vücudunun kaskatı kesilmiş halini izledim. Dudakları düz bir çizgi halini almış ve kaşları olabildiğince derin çatılmıştı. Gözleri eskisi gibi bakmıyordu. Başını iki yana salladı ve arkasını döndü. Saçlarını yoldu elleri ile ve tekrar bana döndü.

Meriç ona yaklaşıp omzundan tutarken,"O Azelya değil."dedi Aral'a hitaben. Bana döndü ve,"O Efra."dedi.

Bunu açıklama gereği neden duyuyordu ki? Beni görüyordu ve kim olduğumu anlamalıydı. Çok değişiklilik yoktu üzerimde. Sadece göz rengim ve saç tipim değişmişti.

Aral'ın gözleri bir kere daha bana değerken sertçe yutkundu. Bir kez daha inceledi ve ardından tekrar. Ezra yanıma gelip kolundan tuttuğu zamana kadar bana bakışlarını inceledim. Hassas ve doğal değildi gözlerinin üzerimde gezinmesi. Farklıydı...tanıdığımdan çok daha farklı.

Ezra beni kolundan tuttuğunda,"Burdan gidelim."dedi. Beni kendisiyle beraber odadan çıkardı. Onun bir adım gerisinden ilerlerken aklımda Aral'ın bana Azelya demesi vardı.

Bana neden Azelya demişti?

Ezra'yı kolundan tutup durdurduğumda,"Sebep arıyorum."dedim. Bakışlarım sorularımı karşılıyor ve sesinde ki gergin tını kendisini netçe belli ediyordu. "Azelya Erez...neden her yerde karşıma çıkıyor?"

GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin