"Anlaşmazlıkların doğurduğu sonuçlar aklımıza kazındı. Her duyguyu örten durumların örtemediği tek şey ise aşktı. O aşk..."
24
Bekleyişlerin son bulduğu harekete geçme zamanında adımlarım duraksıyordu. Ne bir adım ileri ve ne de bir adım ileri gidebiliyordum. Yüreğim kaldıramıyordu bu acıyı. Aklıma kazınmıştı. İntakımımı kanı dökerek almıştım ama sonradan anladım ki bu bir işe yaramıyordu.
O kişinin ölmesi senin acılarını dindirmiyordu. Sıktım dişlerimi ve onun yokluğuna eklenen acıyı tattım. Yanına gidemiyor sadece uzaktan izliyordum. Boş bir kuyuya atılmış yalnızlığın armağan oluşu gibiydi bu. Yalnızlık tek dostum oluyordu.
Bir haftadır bunu hissediyordum. Ruhuma çöreklenen bu yalnızlık hissinin devam etmesini sağladım. Aramalara dönmedim ve onlara dediğim gibi sil baştan yaptım. İsimin başına geçtim. Yoğun spontane bir tempo ile hayata devam ettim.
Mutsuz.
Umutsuz.
Ve kimsesiz.
Bir bebek her nasıl masum oluyorsa ilk zamanlarda onun gibiydi işte. Masum ve saftım. Arkamdan dönen hiçbir ihaneti fasrk edememiştim. Benim dünyam gibi sanmıştım onları ama bu beni yanılttı. Onlar çok kötülerdi. Çok fazla.
Gittikçe kirlenen ellerim artık kanın kırmızılığı ile görünmemeye başlıyordu. Kirlenmiştim. Masumluğumdan belki de bir iz dahi kalmamıştı. Umutsuz vakaydım. Annemin en başından beri olmamı istediği altın çocuk olamamıştım.
Ağacın dibine çökmüş bedenim çaresizdi. Sarsılarak ağlıyordum. Gözlerim ileri de ki mezarlığa değdi. Her gün geliyor ancak o mezarın toprağını avuçlayıp onun isminde gezdiremiyordum gözlerimi. Babamı öldürmüştüm. Hayır. Bundan pişman değildim. Ama annem beni kınardı.
Tek korkum...
Onun da beni silmesiydi.
O öldükten sonra çok şey değişmişti. Bir kayıp daha vermiştim. Vicdan duygusu her geçen gün azalıyordu. Babamı öldürmüş ve onu da toprağın altında ki yerine uğurlamıştım. Benim benzetim bir ikizim olduğunu öğrenmiştim. Sevdiğim adamın eski sevgilisiydi. Öldürmek istediği kadın...
Benim kardeşimdi.
Sarsılan omuzlarıma değen bir el hissettim. "Ağlıyorsun."
Gözlerim sesin sahibine yöneldiğinde ayağa kalkmak istedim. O bana izin vermedi. Beni yerimde bırakırken, kendisi de yanıma yerleşti. Gözleri bende gezinirken başını eğdi.
"Gidiyoruz." dedi Feris.
Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. "Nasıl?" diye sordum. O gidemezdi. Şirketi bırakamazlardı. Bunca şeyi tek başıma yönetebilirdim ancak onların bana olan destekleri de vardı. Annemin değer verdiği bir aile gidiyordu. Ama nasıl?
"Nereye gidiyorsunuz?"
"İlk uçakla Amerika'ya gideceğiz." Bacaklarını kendisine çekti ve elleri kendisini sardı. "Babam artık burada işimiz olmadığını söyledi bana. Karan amca öldü ve onun ölümü bizim biletlerimizi ateşledi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGESİNDE
Mystery / ThrillerBilinmeyen bir geçmiş yaşanılmamış bir geçmiş değildi. Efra sıradan hayatında yaşanmaya başlayan anı değişimlerle, annesinin ölümünün hemen ardından onu canı pahasına korumakla görevlendirilen Aral Gökay ile geçmişin peşine düşecekti. Geçmişin kanlı...