1'5 hafta sonra
"Off ne yapacağım ben burda yaa" odanın içinde volta atmaya başladım. O kadar çok sıkıcıydı ki ne yapacağımı bilmiyordum. Beni burda tuttuklarından beri tam bir buçuk hafta geçmişti. Odadan çıkarmıyordum yemeğim odaya getiriliyor bir emri varsa min jiyi gönderiyor ölecektim sıkıntıdan. Pencerenin önüne geçip kararmış havaya baktım. Gökyüzünde sadece parlayan dört tane yıldız vardı,kendi kendime güldüm biliyordum annemle babamın kardeşimin ve sevdiğim adamın her zaman benim yanımda olduklarını biliyordum.
Kapı çalınca içeriye min ji girdi yanıma gelip
"Nasılsın lisa"
"Iı bu odada tutsak tutuluyorum nasıl olabilinirse öyleyim. " Min ji gülümseyip
"Bu odada kalmak zorunda değilsin tüm gün lisa benim yanıma gelebilirsin yada içeriye gidip televizyon izleyebilirsin bir buçuk haftadır bu evdesin biliyorum ne kadar çok sıkıldığını." Başımı sallayıp ellerimi önümde bağladım. Min ji bir adım bana yaklaşıp çenemi hafif çevirdi,yanağıma bakıp gülümsedi
"Geçmiş yanağın melhem işe yaramış." Gülümseyip
"Evet geçti." Min ji bana garip bakınca
"Bir sorun mu var min ji?" Min ji gülmeye çalışıp
"Aslında benim de canım çok sıkılıyor ne yapacağımı bilmiyorum işlerimi bitirip akşama kadar boş boş oturuyorum istersen boş zamanlarda konuşabiliriz."
"Olur benimde çok canım sıkılıyor " Min ji pencereden dışarıya bakıp tekrar yanıma geldi
"Bugün saat dokuzdan sonra yağmur yağacak saat daha yeni sekiz bir saat sonra yağmur yağacak." Bende havaya bakıp
"Bu kadar güzel havada yağmur yağacağını zannetmiyorum hava çok güzel." Min ji koluma dokunup
"Buranın havasını bilmiyormusun lisa beş dakika sonra bile yağmur yağabilir." Haklıydı min ji buranın havası çok değişikti ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyordu. Min jinin kolundan tutup pencerenin önüne getirdim.
"Ne oldu lisa?" Elimi kaldırıp dört tane yıldızı gösterdim
"Bak bunlar benim ailem annem babam ve kardeşim bide neyse boşver onları izliyorlar." Min jinin surat ifadesi değişmişti
"Ailen seni çok merak ediyordur şimdi ah sen nasıl bulaştın bu işlere çok yazık olucak sana çokta güzelsin." Kaşlarımı hafif çatıp
"Merak etme ailem endişelenmez hem bana yazık falan da olmayacak ben burdan kurtulacağım." Min ji acı bir şekilde gülümseyip
"Bilmiyorum ıı benim gitme saatim geldi yarın canın falan sıkılırsa yanıma gel konuşuruz." Başımı sallayıp min jinin gitmesini bekledim. Min ji gidince kapıyı kilitleyip yatağıma fırlattım kendimi gözlerimi sıkıca kapatıp kımıldamadan bekledim.
Jimin den
Televizyonu kapatıp dışarı çıktım. Korumaların yanına gidip onlara seslendim,hepsi toplanınca
"Bugün yağmur var hem yağmurluk giyin hemde şemsiyenizi yanınızdan ayırmayın." Korumalar başını sallayınca tekrar içeriye girdim. Kapıyı kapatacakken hizmetli elinde çantayla karşıma çıktı
"Nereye gidiyorsun?"
"Jimin bey benim saatim bitti eve gideceğim." Başımı sallayıp
"Adamlardan birine söyle seni götürsünler yağmur yağacak birazdan." Hizmetli de çıkınca sıkıntıdan pencerenin önüne geçtim. Lisayı düşündüm bir buçuk hafta olmuştu tam bir buçuk haftadır onu esir tutuyordum. Odasından inmiyordu gerçi bu benim için daha iyidi onu görmek istemiyordum. O kadar pişman oldum ki onu o günü öldürmediğim için yapamamıştım ne oldu bilmiyorum ama vazgeçtim.
Onu bu evde de tutamazdım birşeyler yapamam gerekiyordu onu bu evden göndermem gerekiyordu, serbest bırakamazdım hepimizin hayatı tehlikeye girerdi. Kafam çok karışıktı diğerlerinden akıl almam gerekiyordu yoksa kendi aklımı kaybedecektim.
Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlayınca koltuğa oturdum,telefonumu alıp grup araması yaptım ama kimse açmadı. Telefonu koltuğa fırlatıp ellerimi saçlarımdan geçirdim. Kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım,kapattığım gibi lisanın evi aklıma geldi istemsizce güldüm. O evi gördükten sonra ona karşı olan tüm öfkem yok olmuştu
Bol bol yorum ve oy lütfennnn😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Mafya Jimin
Short Story"Senden nefret ediyorum park jimin " "Biliyorum az önce de söylemiştin."