bölüm 26

349 31 3
                                    

"Hayır hayır yapamazsın bırak onu." Adam sinsice gülüp silahı bana daha da yaklaştırıp sevdiğim adama dönüp

"Neden neden yapamazmışım o benim düşmanım nede olsa kolayca yapabilirim hemde senin gözünün önünde." Ben korkup hıçkırarak ağladım ama o dimdik duruyordu beni böyle görmek onu kahrediyordu. Pislik adam bana yavaşça yaklaşmaya başlayınca bende geriye gidiyordum. Sevdiğim adam şiddetli bir şekilde bağırıp yanındaki adamları itti. Pislik adam da şaşkınlıkla etrafına bakıp diğer adamları çağırdı.

"Lisaaaaaaa eğil çabukkkk" sevdiğim adamın bağırmasıyla ona döndüm. Ne oluyordu,pislik adam sevdiğim adamın geldiğini görünce geri geri gidip tetiğe bastı. Tam kurşun bana değecekken sevdiğim adam önüme geçip kalbinden vuruldu. Ben çığlık atarken dışardan siren sesleri geldi,polisler gelmişlerdi ama geç kalmışlardı sevdiğim adam vurulmuştu keşke ben vurulsaydım.  Pislikler siren sesini duyunca hızla birbirlerine bakıp kaçmaya çalıştılar.

Sevdiğim adamın önüne geçip

"Hayır iyisin değil mi beni bırakmayacaksın değil mi ? "Hafif gülümseyip yavaşça yere yığıldı. Tekrar  ağzımdan bir çığlık koptu,hepsi benim yüzümden di. Bende hızla çöküp hıçkırıklarımın arasında konuştum

"Hayır hayır olamaz beni bırakamazsın olmaz olmaz sen beni bırakma sende gitme ne olur gitme dayanamam gitme hayır hayırrrr sakın." Sanki gözlerinin üstünde kocaman bir ağırlık varmış gibi gözleri birden kapandı. İşte o zaman bende bitmiştim

"Hayırrrrrrrrr aaaahhhhhhh olamaz hayır beni bırakamazsın uyan ne olur uyan aç gözlerini beni o gözlere hasret bırakma. Tanrım yardım et lütfen onu bana bağışla, aç gözlerini ne olur acaba hayır hayır hayır olamaz sende gidemezsin herkes gibi gidemezsin beni bırakamazsın bunu yapamazsın hayır." Kendimden o kadar çok geçmiştim ki başıma toplanıp beni sakinleştirmeye çakışan polisleri bile görmemiştim. Kendime gelemiyordum bir polis beni sevdiğimden uzaklaştırıp sarstı ama kendime gelemedim. Son çare olarak kendime gelmem için tokat attı. Attığı tokatla yere kapandım,birdaha da kalkamadım.

Başımı hafif kaldırdığımda onu gördüm neden hala kalkmamıştı bana tokat atmışlardı neden kalkmadı yoksa gerçekten de gitti mi beni bıraktı mi herkes gibi. Gözümden artık yaş değil kan akıyordu elimi kaldırıp ona uzatmaya çalıştım ama başaramadım. Önce başım yere düştü sonra da gözlerim yavaş yavaş karardı.

♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Birinin beni hızla sarsmasıyla küçük bir çığlık atıp uyandım. Karşımda min seo ve sugayı görünce şaşırdım. Nefes nefese kalmıştım, Suga elini uzatıp elimi tuttu

"Lisa ne oldu iyimisin neden uykuda ağlıyorsun." Ağlamak mı ne ağlaması. Elimi yüzüme götürünce ıslaklığı yeni farkettim gerçekten de ağlamıştım. Kollarımın ağrısıyla yüzümü buruşturdum.  Heryerim ağrıyordu ve ben kaç dakikadır yada saattir burda yatıyordum. Buraya geldiğimde öğleni geçiyordu. Min jiye bakışlarımı çevirip

"Ben ne zamandır burda yatıyorum ve neden beni uyandırmadın." Min ji üzüntüyle bana bakıp

"Lisa seni uyandırmaya çalışıyorum ama uyanmıyorsun hatta bay jimin bile seni uyandıramadı bu yüzden gidip su getirip üstüne döneceğini söyledi gittikten sonra da seni uyandırmayı başardık zaten." Başımı anladım anlamında sallayıp ayağa kalktım. Min ji ve Suga birşeyler söyledi ama onları dinlemeyip içeriye girdim. Tam merdivenlerden çıkacakken jimin karşıma çıktı ama hiç durmadan yoluma devam ettim,onunla gerçekten uğraşamazdım. Hızla odamın kapısını kapatıp banyoya girdim. Musluğu açıp birkaç kez yüzüme su vurdum ama yinede geçmiyordu hala o anı yaşıyor gibiydim. Aynadan kendime baktım,gözlerimin içi kızarmış dudaklarım bembeyaz olmuştu. Aynanın yanındaki havluyu alıp yüzümü kuruttum.

Jimin den

Elimdeki bir dolu sürahiye suyla kalakalmıştım ne olmuştu acaba ona,ilk defa böyle görmüştüm onu nedense endişelenmiştim hatta. Merdivenlerden yukarı bakıp sürahiyeyi tekrar mutfağa bıraktım.

Bahçeye çıktığımda sugayla min jinin konuştuğunu görünce yönümü değiştirip yeniden içeriye girdim.

Canım çok sıkılıyordu. Şirketten geleli yarım saat bile olmamıştı. Kendimi koltuğa atıp başımı arkaya doğru attım. Gözlerimi kapatınca lisanın uykudayken ağladığı hali aklıma geldi

Yarım saat önce

Arabayı kapının  önünde durdurduğumda kapıda korumaları görememiştim,Suga kapıya bakıp hemen aşağıdan inince bende arkasından indim. Sugayla beraber hızla eve girdiğimizde etrafta yine hiç koruma yoktu, onları kesin öldüreceğim. Suga hemen eve koşarken bende arkasından gidecektim ki arka bahçeden gelen seslerle yönümü o tarafa çevirdim. Biraz yaklaştığımda suganın

"Jimin bahçeye gel" diye seslenmesiyle yürüyerek değil koşarak bahçeye gitmiştim. Bahçeye gittiğimde tüm korumaların lisanın etrafında olduğunu gördüm. Önce şaşkın şaşkın ne olduğunu anlamaya çalıştım sonra da oraya gidip korumaları geri ittim

"Sizin ne işiniz var lan burda siz ne yapıyorsunuz burda! O kapı neden bomboştu ya evi tarasalardı ya içeriye adam girip lisaya yada min jiye zarar verseydi size ne oluyor lan ben size ordan ne olursa olsun ayrılmayacaksınız demedim mi..."

Oy atın bari Allahın güzel kulları😊

Acımasız Mafya JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin