bölüm 42

254 19 0
                                    

"SEN YOKSUN!YOKSUN SEN, ABİMLE YENGEM DE SENİN GİBİ BENİ BIRAKIP GİTTİLER SENİN GİBİ BENİ BIRAKTILAR BEN YAPAYANLIZ KALDIM NE YAPACAĞIM ŞİMDİ  KİMSEM KALMADI BENİM,BEN NE YAPACAĞIM." Of hiç anlamayacaktı gerçekleri.

"Soo bin sesine dikkat et! Sen tek kalmadın joon seo var ona bakacaksın ona annesinin yokluğunu hissetirmeyeceksin. Ben seni terk etmedim ben sana umut bile vermedim sen kendin beni takıntı haline getirdin. Ben sana birgün bile yan gözle bakmadım sana birgün güzel birşey söylemedim sen gelmiş  bana seni terk ettiğimi söylüyorsun biz seninle hiçbirşeydik sen hiçbir zaman benim sevdiğim olmadın hep kendi kafanda kurdun sonra da koreyi terk ettin şimdi de gelmişsin bana terk ettin diyorsun." Hıçkırıkları durdu sonra derin bir nefes alıp verdi

"Nasıl ölmüşler joon seo nerde ona birşey olmuş mu ? " hafifçe yutkundum.

"Benim yanımda birşey olmadı ona."

"Jimin..."diye fısıldadı ince bir sesle

"Ne var?"

"B-bbeni beni hiç sevmedin mi gerçekten?" Şimdi konuşacak konumuydu bu yani.

"Evet seni hiç sevmedim sende bunu hep biliyordun." Alay ediyormuş gibi gülüp konuştu

"Hiç değişmemişsin aynısın açık sözlü doğruları hep söyleyen."

"Sende hiç değişmemişsin hala çok bencilsin. Beni gerçekten abinle yengen için aradığını sanmıştım ama sen başka konulardan bahsediyorsun hala aynısın sadece kendini düşünen biri." Bir süre ses gelmeyince sessizce ağladığını anladım.

"Her neredeysen çabuk gel joon seoyu almaya. Birde ağlama değmez!" Diyip birşey demesine fırsat demeden telefonu kapattım.

Uykumu da kaçırmıştı sanki sabah arasaydı ne olurdu.

Lisa ne yapmıştı acaba joon seo uyuyabildi mi ? Soru soracağına gidip baksana. Evet en iyisi gidip bakayım sonra da tek tek diğerlerini  uyandırayım ben uyumuyorsam hiçbiri uyumayacak.

Lisanın odasının önüne gelip yavaşça kapıyı açtım. Lisa odasında yoktu.

"Bir kere de geldiğimde düzgünce şu odada seni göreyim." Acaba joon seoyu alıp kaçtı ?

"Saçmalamayı kes iç ses!" Ay sana da birşey söylenmiyor. Lisanın odasından çıkıp aşağıya inmeye karar verdim. Herkesi bilerek uyandırmak için ayaklarımı yere sertçe basa basa aşağıya indim.  

Salona girdiğimde lisayla bebeği uyurken buldum. Lisanın yanına gidip yanlarına oturdum. Bebek başını lisanın göğsüne koyup ellerini de saçlarına koymuştu.

"Sana hemen nasıl bu kadar erken bağlandığını bir bilsen lisa." Diyerek fısıldadım. Lisayı yatağına götürmeden önce kalkıp salonun ortasındaki masanın üstünden su içtim. Tam lisanın yanına geri gidiyordum ki birinin enseme  vurmasıyla hemen döndüm. Jini görünce sinirle bakıp

"Ne vuruyorsun lan." Jin de sinirle bakıp

"Onu ayaklarını yere vura vura koridordan geçmeden önce düşünecektin....aslında geri uyuyacaktım ama acıktığımı farkedip geldim....sen niye uyumadın bu saate kadar."

"Soo bin aradı...."

"Ne! Namjoonun haberi var mı ? Hem sen nasıl buldun on...."

"Ya o değil Do-yun'un kardeşi hani bana takıntılı olan. " jin anlamış  gibi başını sallayıp

"Ben bir anda o sandım da ama merak etme sen uyarmadan ben söyleyeyim Namjoonun yanında bahsetmem....of  keşke isimleri aynı olmasaydı şimdi aklına gelecek üzülecek." Ah şuan gecenin dördünde uyumak yerine  konuştuğumuz şeye bak. Hazır jin gelmişken bebeği alsın sende lisayı al bunları sana ben mi söyleyeceğim jimin biraz akıllı ol ben olmazsam ne yapardın galiba hayatın boyunca sap kalırdın. Bir sen eksiktin iç ses. Jin mutfağa gitmeden hemen kolundan tutup lisanın yanına getirdim. Jin lisayı görünce şaşkınlıkla yanına oturup bana  baktı

"Lisanın ne işi var burda....bir dakika..." diye mahalleden dedikodu duymuş kadınlar gibi yanıma gelip lisayı işaret etti

"Yoksa sen lisaya aşık olduğunu mu söyledin sonra da...." kafasına bir tane vurmamla geri çekilip

"Ay sana da şaka yapılmıyor hem biraz saygılı ol ben senden kaç yaş büyüğüm cık cık cık " diye arkasını dönmüş gidecekti ki yine kolundan tutup

"Nereye lisa ve joon seoyu burda mı bırakacağız."

Oy atmayı unutmayın lütfen bölümler biraz geç gelebilir kusura bakmayın💜

Acımasız Mafya JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin