💔🩹

296 14 9
                                    

"Hayır, hayır anne gitme ne olur gitme..bırak beni jimin hayır HAYIR..." diyerek nefes nefese kalmış, gözyaşları içinde uykusundan uyandı.

Elini kalbine koyup etrafına baktı.  Pencereden dışarının karanlık olduğunu görünce üzerindeki örtüyü yavaşça kaldırıp yataktan kalktı.

Kapıyı açıp karanlık koridorda yürüdü, normalde karanlıktan korkardı ama ona ne olduğunu o bile bilmiyordu.

Mutfağın önüne geldiğinde ışığı yavaşça açıp bir bardak su içti.

Bir sandalye çekip yavaşça masaya oturdu. Yüzünü iki elinin arasına alıp kendine gelmeye çalıştı.

Kafasını kaldırıp akmaya hazır gözyaşlarını göndermek için uğraşırken aklına annesinin uçurumdan düştüğü gelince dayanamayıp yüzünü tekrar iki avcunun içine alıp sessiz sessiz ağladı.

Lisa'dan

"Lisa.." hala ağlamaya devam ederken birinin bana seslenmesiyle hiç ona bakmadan gözyaşlarımı silmeye çalıştım ama başaramadım.

"Lisa iyimisin?" Namjoon olduğunu görünce birazda olsa rahatlamıştım,onun yanında ağlayınca kendimi özgür hissediyordum nedense.

"Biri birşey mi dedi noldu, kahretsin neden cevap vermiyorsun kesin soo bin birşey dedi ben şimdi ona ne yapacağımı biliyorum..." Arkasını dönmüş gidecekken kolundan tutup engelledim.

"Hayır hayır ! Gitme kimse birşey demedi. Ben sadece kötü bir kabus gördüm ondan." Namjoonun bakışları hemen yumuşarken oda bir sandalye çekip oturdu.

"Çok mu kötü bir kabustu?" Namjoona bakıp kaç gündür bir türlü cevabını alamadığım soruyu sordum

"Neden böyle birşey yaptın... Beni daha ne kadar böyle pis oyunlarınıza alet edeceksiniz?" Başımı hafifçe eğip namjoona tam döndüm.

Ağzını açıp cevap verecekti ki geri kapattı. Biraz düşünür gibi hali vardı.

Kesin sana atacak yalanları düşünüyordur.

İçimdeki ses ne kadar onu söylese de inanmak istemiyordum ona, ben namjoona nedense güveniyordum ve bu his beni öldürüyordu. Bir Mafya liderine güvenmek kadar kötü birşey yoktu.

"Soo bin... Onun yüzünden yaptım. Sana herşeyi anlatacağım biliyorum kaç gündür seni sürekli oyalıyorum bu hiç hoş değil ama gerçekten sana kaç gündür ne anlatacağımı, ne söyleyeceğimi..."

"Ha kaç gündür atacak yalanları bulmaya mı çalışıyordun.." rm gözlerime öyle bir hüzünle baktı ki nedense söylediğime pişman olmuştum. Üzüldüğümü belli etmeden konuşmaya devam ettim.

"Ben artık yalan tek bir söz bile duymak istemiyorum. Burda kalmak istemiyorum,sizin yalanlarınıza, pis oyunlarınıza alet olmak istemiyorum. Beni bırakın artık yoruldum...baş edemiyorum artık daha fazla mücadele edemiyorum rahat bırakın beni..." Rm birşey demeden beni dinledi sadece. Sanki ne desem beni anlamayacak tekrar aynı şeyleri yapmaya devam edeceklerdi.

"Bak Lisa.."diyince ağlamaktan kızarmış gözlerimi ona çevirdim.

"Haklısın hemde çok haklısın..."birşey söylemekle söylememek arasında gidip geliyordu sanki.

"İron... Benim en yakın arkadaşımdı. Onu evinde ölü olarak bulduk. O ölmeseydi eğer lider o olacaktı. Soo bin yüzünden onu kaybettik. Soo bin jimine çok aşıktı. Jimin sürekli ona asla olmayacağını söylüyordu ama o dinlemiyordu. Bir gün iron daha fazla dayanamadı soo bine bağırıp çağırdı, jimini rahat bırakması için. Ama soo bin yine vazgeçmedi. Orda ironu tehdit etti dediğini de yaptı. Bizim düşmanlarımızla konuşup anlaşmış ona göre jiminin onu sevmemesinin tek nedeni ironmuş.  Aslında soo binin cezası ölümdü ama dosyası temiz çıkınca  af geldi. Biz onu asla affetmedik sadece lider affetti. İron öldükten sonra jimin çok değişti, herşeyden kendini sorumlu tutuyordu. Ona göre iron onun yüzünden ölmüştü. Jimin soo bine karşı kin besledi , hep intikamını alacağı günü bekledi..bekleye bekleye kalbi taş gibi oldu. Oda biliyordu ki soo binden intikamını nasıl alacağını sadece onunla karşı karşıya gelmeyi bekliyordu. Soo binin karşısına sevdiği kadını çıkaracaktı, ona onu asla sevmeyeceğini söyleyecekti ama bir türlü olmadı. Onu karşımda öyle görünce yapabileceğim başka birşey yoktu Lisa özür dilerim..senden milyon kez özür dilerim Lisa beni aff..."

"Tamam tamam dur...yeter."diyerek namjoonu durdurdum. Anlattıklarından hiçbirsey anlamamıştım herşey o kadar çok saçmaydı ki jiminin intikamı ,ironun ölümü , namjoonun bu oyunu oynaması...neyin içindeydim ben böyle neler oluyordu böyle.

"Tamam namjoon anladım. Özür dilemene gerek yok olan oldu bir kere." Namjoon başını eğip derin bir nefes verdi.

"İyimisin?" Bu cümle ağzımdan nasıl çıktı bilmiyorum birden kaçmıştı. Namjoon başını kaldırıp altında mor halkalar olan gözlerini bana çevirdi.

"Bilmiyorum... İyimiyim değil miyim hiç bilmiyorum. Herşey üst üste geliyor ne yapacağımı bilmiyorum. Geçmişim sanki benden intikam alıyormuş gibi peşimi bırakmıyor.  Buraya gelirken arkamda bıraktığım insanlar beni bir kaşık suda boğuyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum Lisa." Kaşlarımı çattım.

"Ne oldu neyin var."

"Anne olmuş..çocuğu var...kızı var bir tane çok tatlı...eşi de yanındaydı tam bir aile olmuşlardı." Kimden bahsediyordu.

"Kim...kimden bahsediyorsun?"

"Soo bin onu yine gördüm." Namjoonun ne diyeceğini umursamadan aklımdaki soruyu sordum.

"Sevdiğin kadının adını başka birinde duyunca aklına geliyor mu yada o isim sadece ona aitmiş gibi kimsede olmamalı diyor musun sende?" Önce yutkunup sonra baş parmağını kalbine koydu.

"Olmaz mı şurası varya şurası..."diyip kalbini gösterdi.

"Orası asla unutmaz. Orda bir acı var..sanki biri eline baltayı almış acımasızca vuruyormuş gibi acıyor hemde..bu acı geçer mi? Biraz olsun hafifler mi ?" Namjoonun gözünden bir damla yaş aktı. Zaten akmaya hazır olan  yaşlarım hafiften hafiften akıyordu.

"Geçmez hemde hiç geçmez kendimden biliyorum..ama unutma o acı sana gerçekleri hatırlatacak, o yarayı kimin açtığını asla unutturmayacak sana..."

Acımasız Mafya JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin