on

940 121 61
                                    

⚠️| depresif düşünceler, intiharın söz konusu edilmesi

Hyunjin uyandığında yatağının yanı başındaki komidinin üzerinde hiçbir not yoktu.
Bomboş hissediyordu. Buraya kadardı. İkisi de şimdi bunu kabul ediyordu. Jisung dün gece söylediği şeyin farkında olmuş olmalıydı ve ardında bir özür notu bile bırakmadığına göre tamamen sona gelinmişti.
Hyunjin dayanamadı, yaşlar gözlerinden inci taneleri gibi dökülmeye başladı.
Geldiği durum çok şaşırtıcıydı onun için. Jisung onun canını yakacak son kişi olmalıydı, hep böyle düşünmüştü. Hyunjin'i üzeceğine kendisini üzerdi, Hyunjin'e gelecek zararı üstlenmeye hep razı olmuştu.
Şimdi ise Hyunjin ağlıyordu ve canı çok yanıyordu. Alevlerin içine atılmış gibiydi, gözlerinden akan yaşlar da etrafını sarmış alevleri söndürmek içindi. Hiçbir işe yaramıyordu.
Uzun bir süre ağladı, okula gitmek istemiyordu, onu görmek istemiyordu. Hiç gücü kalmamıştı.
Zar zor yatağından kalktı ve okul üniformasını giydi. Ağlama belirtisini gidermek için yüzünü birkaç defa yıkamak zorunda kaldı. En sonunda ise yolda giderken gözyaşlarına boğulmayı engellemek için diken üstünde yürüyerek okulun yolunu tuttu.
Sınıfa girdi, herkes hâlâ o olayı konuşuyordu. Hyunjin o günün mutluluğunun eser miktarını bile üzerinde taşımıyordu bugün. İğrenç hissediyordu. Hayal kırıklığı, üzgünlük, pişmanlık, güvensizlik duygusu... Hepsi el ele tutuşmuş üstüne üstüne geliyordu.

"Jisung bunu mu seviyormuş gerçekten? Şu haline baksana. Zar zor giymiş üstünü sanki. Etkilemeye mi çalışıyor acaba."

"Ben Jisung'uma daha çok yakışırdım. Hayal kırıklığı."

"Jisung'u nasıl kaptırdık buna?"

"Herkesin önünde öptü."

Hyunjin başını sırasının üstüne koymuş, bütün herkesi duymazlıktan geliyordu fakat son cümleyi duymadan edememişti.
Jisung onu öpmüştü, herkesin önünde onu asla bırakmayacağını söylemişti.
Herkesin önünde kendisine yalan söylemişti.

Bir kere daha kandırıldım işte. İğrenç biriyim. Ben... Yaşamayı hak etmiyorum. Sevilmeyi hak etmiyorum. Herkes gidiyor. Yalnız kalacağım. Sonsuza kadar.
Sonsuza kadar mı? Neden buna bu kadar katlanıyorum ki? Bu gece her şeye son verebilirim. Tüm bu acıya... Hayatıma.

Hyunjin aslında böyle biri değildi. Yaşadığı onca olaya rağmen hiç intiharı söz konusu hâline getirmemişti. Düşünmemeye çalışırdı daha çok. Düşündükçe mantıklı gelmesinden korkardı.
Çok fazla sorun etmemeye çalışırdı.
Bu sefer farklıydı. Bambaşka bir his kalbini sarmıştı. Kara bulutları daha yoğun hissediyordu. Bu kara bulutları düşününce önceki depresif dönemleri bir hiç gibi geliyordu.
Jisung'un hayatındaki yerini şimdi daha iyi anlıyordu. Kendisine bir zarar vermeyeceğinden emin olduğu tek kişiydi.
Bir sığınaktı.
Şimdi ise sığınacak hiçbir yeri kalmamıştı. Fırtınanın tam ortasında, büyük ve hırçın dalgalarla savaşmak zorunda hissediyordu. Bir oraya bir buraya sürükleniyordu, karşı gelmek için gücü yoktu.
Jisung'un varlığı okyanusun ortasında ufacık bir adanın, kara parçasının varlığı kadar rahatlatıcı geliyordu.
Artık yapayalnız olduğunu anlamıştı.
Onu sorgulamak istiyordu aslında, o kızın kim olduğunu, neden adını ağzına aldığını, rüyasında onun adını sayıkladığını sormak istiyordu. Keşke bir kez daha yanılmış olsaydı. Keşke bir kere daha Jisung kız kardeşini özlemiş olsaydı.
Ne kadar rahatlardı, mutlu olurdu.

Jisung'un yanına gelmesini istiyordu yine. Onu öpmesine ve güzel şeyler söylemesine ihtiyacı vardı. Uzandığı masasını Jisung'un kucağı ya da göğsü gibi düşünüyordu, sınıfı diğer türlü hiçbir şekilde güven vermiyordu çünkü.
Kulaklarını bütün seslere kapamıştı ve yalnızca Jisung'un ona söylediklerini dinliyordu.

forget me too | hyunsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin