beş

1.2K 168 133
                                    

Seninle kalmak isterdim, gitmeliydim. Özür dilerim.

-js.

"En azından farklı bir not bırakmış."
Hyunjin bütün geceyi Jisung'a sarılmış bir şekilde ağlarken geçirdiğini hatırlıyordu. Ağlarken halsiz düşmüş ve aynı şekilde öylece uyuyakalmıştı.
Dün yaşadıkları gerçekten berbattı fakat Jisung'un söyledikleri, kendisini rahatlatmak için anlattığı saçma masalları hatırlayınca güzel hissediyordu.

Dün gece duyduklarını her düşünüşünde karnında kelebekler uçuşuyordu. Şimdi bunun ne demek olduğunu anlamıştı, hissediyordu.

Okula gidince dün sabah panik atak geçirmiş birine kıyasla daha rahatlamıştı fakat okula girmeden önceki titremeleri onun peşini bırakmıyordu.
Birisi karşısına çıkar ve onunla dalga geçer diye ödü kopuyordu. Sabah sabah iğrenç şeyler duymak istemiyordu. Kalbinin kırılmasını istemiyordu.
Sınıfına girip sırasına oturana kadar diken üzerindeymişçesine yürüyordu. Etrafındaki insanlar onu fark etmesin diye yavaş, narin adımları vardı. Öyle yürüdüğünde daha fark edilmez olacağını düşünüyordu çünkü.
Sırasına oturduktan sonra okul çıkışına kadar yerinden kalkmayacağı için rahatlayabilirdi.

Hayır, rahat olamazdı.

Çünkü Changbin ve onun arkadaşları ayrıca kendisine zorbalık yapan kim varsa, hepsi onun hangi sınıfta olduğunu biliyordu. Olur da birisinin canı sıkılır ve Hyunjin ile uğraşmak isterse hemen sınıfına gelebilirdi.
Hyunjin her zaman diken üzerindeydi.
Gözü hep sınıftan içeriye girecek kişiyi gözlüyordu.

O gün kimse sınıfına gelmedi, sınıf arkadaşları yine onu görmezden geldi ve ayrıca kimseye para kaptırmamıştı.

Öğle vaktine kadar.

Hyunjin yanında getirdiği sandviçini yerken yanında kendi eliyle sıktığı meyve suyunu içiyordu. Aslında genellikle kötü bir ruh halinden çıktıktan sonra hiçbir şey yiyesi gelmezdi fakat bugün kendini normalden iyi hissediyordu.
Sınıfın huzurlu -kime Hyunjin'i umursamadığı için öyleydi- havası Changbin'in içeriye girmesiyle dağıldı. Changbin yerini bildiği kişiye başını çevirdiğinde Hyunjin yerin dibine girmek istedi.

"Ah! İşte buradasın!"

Hyunjin cevap vermeden yemeğini yemeğe devam etti. Ona bakmıyordu bile.

"Hey, bana küstün mü?"

Alnına düşen saçlarını okşadığında sınıfın dikkat kesilmiş, olanları izliyordu.
Hyunjin onun koluna koluyla vurdu, oturduğu sıranın diğer ucuna doğru ilerledi çünkü Changbin dibine girmişti.

"Böyle naz yapınca ayrı bir güzel oluyorsun."

Sınıftakilerin fısıltıları, gülüşmeleri Hyunjin'in midesini bulandırıyordu, iştahı kalmamıştı. Bundan nefret etti. Herkesin öylece izlemesinden nefret etti.

"Siktir git."

Changbin'in kendisine küfür edildiğinde daha da sinirlenip ileriye gittiğini biliyordu fakat yapabilecek başka bir şey aklına gelmedi. Ona yumruk da atamazdı, kavga başlatırsa kesin dayak yerdi ve Changbin'in baskıları daha da artardı.

"Hadi ama."

Hyunjin yeniden bir okşayış hissetti, Changbin sınırı aşmıştı. Tam hiddetle ayaklanmak üzereydi ki Jisung sınıfa girdi. Bir elinde muzlu süt, diğer elinde bir pipet ile sınıfta karşılaştığı manzara sinirlerini bozmuştu.
Yüzündeki gülümseme kaybolunca Hyunjin onun şiddete
başvuracağını düşündü, kendi başına iş açacaktı.
Jisung yavaş adımlarla onların yanına geldi, Changbin'e acımsar bir gülümsemeyle bakıyordu.
Muzlu sütü sıranın üzerine sert bir şekilde koydu.

"İstemiyorum, kelimesinden gerçekten hiç anlamıyorsun, Changbin."

Changbin de oturduğu yerden ayağa kalktı, yüzleri karşı karşıya geldi.

"Benim işlerime fazla karışmaya başladın, Jisung."

Jisung onu omzundan tuttu ve kendine çekti, kulağına bir şeyler söyledi.
Changbin daha da sinirlenmişti fakat karşılık vermedi, yanından geçerken Jisung'a omuz atmayı ihmal etmedi ve sınıftan çıktı.
Hyunjin dahil bütün sınıf olanları izliyordu, Jisung sınıftakilere baktığında hepsi izlemiyormuş gibi işlerine geri döndüler ve Jisung da Hyunjin'in yanında yerini aldı.

"Nasılsın?"

"Daha iyiyim."

"Sevindim."

Hyunjin sıranın üzerindeki süte bakıyordu, Jisung bunu fark edince gülümsedi.

"Sana almıştım."

"Ah!"

Hyunjin bunu duyar duymaz kendini daha fazla tutmayıp sütü eline aldı ama pipet hala Jisung'un elindeydi. Elinden pipeti alırken gülümsedi.

Jisung onun gülümsemesini gördüğünde sonsuza kadar onu güldürmek istediğini fark etti.
Her zaman gülsün istiyordu. Hep rahat olsun, kendini güvenli hissetsin, kendisine inansın istiyordu.
Onun için Hyunjin mükemmel birisiydi fakat Hyunjin'i kendisine kötü davranmasından kurtaramıyordu.

"Bu arada... Changbin'e ne dedin? Bozulmuş gibiydi."

'Yanından uzayıp gitmezse onu herkesin gözü önünde elimde tuttuğum pipete oturtacağımı söyledim.'

"Şey, sadece bildiğim bir şey ile tehdit ettim. Boş ver sen düşünme bunları."

"Peki o zaman."

Ders zili çalana kadar birlikte oturup sohbet ettiler. Hyunjin, Jisung yanındayken sınıfa kim girerse girsin kendisine bir şey yapamayacağını düşünüyordu, oldukça rahatlamıştı.
Öyle ki sınıf arkadaşları onu ilk defa bu kadar sık gülerken görüyorlardı, Jisung'un ona bu kadar komik ne anlattığını merak etmişlerdi.
Jisung ise halinden memnundu, Hyunjin'in sürekli gülümsemesi onun nihai amacıydı.

Ders zili çalınca ikisi de üzülmüştü fakat bunu belli etmemeye çalıştılar. Jisung oturduğu yerden ayaklandı, Hyunjin'in içtiği sütün kutusunu tekrar onun çöp atmaya kalkmaması için sınıfına giderken çöpe atmak üzere eline aldı.

"Jisung."

"Hım?"

"Teşekkür ederim."

Jisung bu iki kelimeyi Hyunjin'den duymanın inanılmaz mutluluğunu yaşıyordu. Ona gülümsedi ve tamamen gitmeden önce göz göze geldiklerinde göz kırptı.

Hyunjin o gün, asla kabul etmeyeceğini düşündüğü bir şeyi kabullendi.

Han Jisung gerçekten çekiciydi.


lütfen
yorum

forget me too | hyunsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin