"Vay, artık milleti yalnızken sıkıştırıyorsun demek. Tam senlik bir hareket olmuş."
"Boş yapma, Jisung. Seni uyarmaya geldim."
"Zavallısın Changbin. Söylediklerine uyacağımı düşünmenin yanında beni uyarabileceğini de düşünmüşsün. Hiçkimsesin sen."
"Çok hafife alıyorsun beni. Elimde bıçak tutuyorum ve bunu ilk kullanışım değil, Jisung."
"Vay! Çok havalı!"
Changbin Jisung'a yaklaştı ve bir sinirle karnını çizdi.
"Kapa çeneni ve beni dinle. Geçen gün bizimkilerden biri Hyunjin'in seni öptüğünü görmüş. Bahçede. Doğru mu bu?"
Jisung sırıttı.
"Doğru görmüş."
"Benim onu sevdiğimi bile bile... Sırıtmaya devam edersen bağırsağını deşip alacağım. Az kaldı."
"Sırıtmıyorum ki! Sen komik şeyler söylüyorsun. Hyunjin'i seviyor musun? Bu mu sevmek? Sevmek zorbalık yapıp haraç mı kesmek senin için? Ya da insanı yalnız yürümekten korkutup tedirgin edecek kadar psikopat hâline gelmek mi?"
"Merak etme. Ben onu çok güzel seveceğim. Daha yeni yeni yaptıklarımım farkına varıyorum."
"İğrenç bir kişi olduğunun farkına varman güzel. Seninle adil bir şekilde yarışmak isterdim fakat tek başımayken yaklaşık 10 kişiyle yolumu kesmen ve bana bıçak çekmenden anlıyorum ki sen pek adalet adamı değilsin."
"Doğru anlamışsın."
Jisung sinirleniyordu.
"Changbin. Hangi hayal dünyasında yaşıyorsun bilmiyorum ama Hyunjin tamamen benim. Ben onu seviyorum ve bu seninki gibi mide bulandırıcı bir sevgi değil. Karşılaştırılamaz bile. Hyunjin'i hiçbir şey söylemek için zorlamıyorum ama onun da benden hoşlandığını anlayabiliyorum biraz. O yüzden ne yaparsan yap senin gibi zavallı bir zorbayı sevmeyecek."
"Dedi buz prens. İnsanlar seninle konuşmaya bile tırsıyor. Herkesi korkutuyorsun. Korkuyla istediğini yaptırabileceğini sanıyorsun."
"Bu zorbalık değil. Bu benim kişiliğim. Ben sıcak kanlı birisi değilim ve elimde olmadan böyle görünüyorum. Ayrıca kimseyi istediklerimi yapsınlar diye zorlamıyorum, onlar yapıyorlar. İkisi çok ayrı şeyler."
"Neyse ne. Umrumda değil. Seni açıkça tehdit ediyorum. Ya Hyunjin'i bırakırsın ya da ona yapacağım zorbalıklar kat kat artar. Dozunu daha da artırırım ve sen de farkındasın ki her zaman onun yanında olamazsın. Yalnız kalacağı herhangi bir an bile yeter. Bunu iyice düşün, Jisung. Birkaç gün veriyorum sana. Fazla dayanamam. Duydun mu?"
"Siktir git Changbin. Midemi bulandırıyorsun."
Jisung arkasını dönüp okula ilerlemeye başladı, yarasını tutuyordu.
Changbin arkasından bağırdı."Bir-iki günün var. Unutma."
Orta parmağını kaldırıp yoluna devam etmekle yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forget me too | hyunsung ✔️
Fanfictionismin tenime sonsuza kadar taşıyacağım bir dövme gibi yazılmış