üç / üç

1.3K 159 52
                                    

Jisung odaya girdiğinde ilk defa Hyunjin'in onun için hazırladığını görünce nefesi kesildi.
Bu hazırlık yalnızca etrafa birkaç mum koymaktan ibaret olsa da Hyunjin'in de onun gelmesini bekliyor olması bir gerçekti. Nefesini kesen şey de bu gerçekti.
Hyunjin'in onu hissetmek için can atması.

"Hemen bir şey sanma, yalnızca şey için yaptım."

Jisung üzerindeki ceketi çıkardı ve olduğu yerde bıraktı.

"Ne için? Hım?"

Yatağın üzerinde bacaklarını bükmüş bir şekilde oturmakta olan Hyunjin'e iyice yaklaşıp elini kulağının arkasına götürdü, okşamaya başladı.

"Söyle bana, ne için yaptın bunları?"

Hyunjin'in dudaklarının büzüştüğünü gördü, başını eğdiği ve parmaklarıyla oynamaya başladığı için yanlış bir şey yaptığından ceza alan küçük çocuklara benziyordu. Jisung onu öpmek istiyordu.

"Çünkü geçen gün bunu sevdiğini söylemiştin. Yüzümün aldığı şekilleri görmeyi seviyordun, öyle demiştin."

Hyunjin cümlesini bitirince gözlerini yumdu ve kendisini kulağının arkasındaki o okşamaya bıraktı. Bir tüy dokunuşu gibi. Sevildiğini hissediyordu, onu çok rahatlatıyordu. Kontrolü yavaş yavaş kaybetti.
Jisung ona yaklaşıp burnunun ucuna bir öpücük kondurdu.

"Her zaman benim için çok iyisin, hım?"

Hyunjin farkında olmadan ağzından ufak bir inleme kaçırdı. Şimdiden tutkuyu hissediyordu. En derinlerinde.
Jisung Hyunjin'in üzerinde yerini aldı ve başta boyununa, köprücük kemiğine öpücükler bıraktı, devamında ise ısırmaya başladı.
Biraz durdu, Hyunjin'e baktı. Sıkıntı olmadığından emin olduktan sonra emme ve ısırma darbelerine devam etti.
Zaten Hyunjin bir sorun olduğunda aralarında karşılaştırdıkları o kelimeyi söylerdi fakat Jisung yine de hem yüzünü izlemek hem de bi arada canını yakmadığından emin olmak istiyordu.

Geçen gün bir arkadaşı öylesine okuldan sohbet ederken Hyunjin'den bahsetmiş ve söylememesi gereken bir sürü şey söylemişti. Jisung daha sonra o arkadaşını okul çıkışında sıkıştırıp bir güzel dövmüştü fakat Hyunjin'in kendisine ait olması problemini hâlâ yaşıyordu. Yani, o çocuğu dövmek sinirinin geçmesinde yeterli olmamıştı ve bu durumda o çocuğu düşünürken elinde olmadan Hyunjin'e karşı sert davranmaya başlamıştı.

"Dur, lütfen. Hyunjin yanlış bir şey yapmadı, değil mi?"

Jisung Hyunjin'i duyunca anında yapmakta olduğu şeyi durdurdu.

"Tanrım, çok özür dilerim. Senin suçun değil Jinnie, sorun yok. Sen benim için çok iyisin."

"Jinnie sahip neden sinirlendi bilmek istiyor."

Hyunjin ona gerçekten ilgili gözlerle bakıyordu ve Jisung'un sinirli oluşu onu korkutmuş gibiydi, yüzü Jisung yanlışlıkla ters bir şey söylerse anında ağlamak için hazır haldeydi. Jisung bunu anladığından ve bazen Hyunjin'in aşırı hassas olduğu zamanlar olduğundan onu yeniden güvende hissettirmek istedi, gülümsedi.

"Senin hiçbir suçun yok, Jinnie. Sen sahip için hep uslu bir kedi oldun, değil mi? Yanlış bir şey yapmadın, seninle kendimi çok iyi hissediyorum."

"Jinnie de sahibi iyi hissettirmek istiyor."

Jisung'a nemli gözleriyle bakmaya devam ettiğinde Jisung artık bunu kaldırabileceğinden emin değildi. Hyunjin o kadar şirindi ki. Ayrıca geceleyin her sözünü dinliyordu ve sabahkinden daha uysal, daha hassas oluyordu.

"Sen beni her zaman iyi hissettiriyorsun, Jinnie. Benim için özel bir şey yapmana gerek yok, tamam mı? Benim için gayet iyisin."

Jisung elini onun saçlarına uzattı ve saçlarını okşadı. Hyunjin duyduklarından gayet memnundu, ilk içinden geleni yaptı.
Bir elini yakaladı ve işaret ile orta parmağını dudaklarından içeriye aldı. Gözlerini yumdu ve bütün işini diline bıraktı.
Jisung ise mumların ışığının varlığına şükrediyordu.
Hyunjin'i bunu yaparken loş bir ışıkta izlemek, gözlerini yummasını, ağzına aldığı parmaklarını ve çıplak bedenini... Hepsi olağanüstüydü.
Hyunjin kimse değildi, kimse ona benzeyemezdi. Bambaşkaydı, apayrıydı. Onun kendine ait bir ligi vardı ve kimse onunla yarışamazdı.

Ve Jisung bu olağanüstü varlığa bağımlı hâle gelmişti.

jinnie best boy

forget me too | hyunsung ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin