"Bugün mutlu oldun mu?"
Hyunjin kucağındaki oyuncak dinozoru uzandığı yerden tavana doğru kaldırdı, gülümsedi.
"Tabii ki! Çok güzel bir gündü."
Yanında uzanan sevgilisine, Jisung'a döndü ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
"Beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim."
"Asıl ben beni kırmayıp geldiğin için ve günümü bin kat güzelleştirdiğin için teşekkür ederim."
Hyunjin yüzünü asmış gibi yaptı, yüzüstü döndü ve Jisung'a baktı.
"Hım, yalnızca bin kat yani?"
Jisung'un gözleri şaşkınlıkla büyüyünce bu tepkisine kahkaha atarak cevap verdi.
"Şaka yapıyorum! Şakaydı."
"Sonsuz olsun o zaman."
Hyunjin kaşlarını çattı.
"Sonsuz diye bir şey var mı sence?"
Jisung tavanı izliyordu, aynı zamanda düşünmeye başlamıştı.
"Bilmem. Vardır sanırım? Hyunjin benim matematiğim yok."
Hyunjin yine bir kahkaha attı, Jisung ile böyle saçma konularda her konuşmalarında, ondan beklemediği, komik ve saçma bir cevap alıyordu ve bu yüzden çok eğleniyordu.
"Aslında metafor olarak sormuştum sadece."
Jisung ona baktı, dudakların baktı, tekrar gözlerine döndü.
"Bildiğim tek metafor seni öpmek istemem şu an."
"Jisung metaforun anlamının o olduğundan emin değili-"
Ve işte, yine bir şekilde Jisung gücünü kullanmış ve Hyunjin kendini onun bedeninin altında bulmuştu.
Yeniden sırtüstü uzanıyor ve oyuncak dinozoruna sıkı sıkı sarılıyordu."Onu benden çok sevdiğine inanamıyorum şu an."
Hyunjin onu sinir etmek istemişti.
"Yani aslına bakarsan oyuncak dinozor olmak için fazla seksi duruyor."
"Hey???"
Jisung ellerini Hyunjin'in beline doğru götürdüğünde Hyunjin dokunuşları daha hissetmeden gülmeye başlamıştı, kendini zorlamadığı anlarda bu tikini kontrol etmek oldukça zor oluyordu ve Jisung da bunun farkındaydı.
"Dinozorlar neden piyano çalamaz?"
"Ne? Neden?"
"Çünkü hepsi öldü."
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Hyunjin'in bütün odayı saran kahkahası, yüz ifadesi, hepsi Jisung'un çok fazla hoşuna gidiyordu. Öyle ki Hyunjin'in gülüşünü seyrederken o da gülüyordu fakat yaptığı şaka sebebiyle değildi, sevgilisini izlerken bir anda mutlu olmuştu.
"Tanrım, keşke seni hep güldürebilsem Hyunjin. Şaka yapmıyorum. Bütün gün bunu dinleyebilirim. Mutlu olduğunda o kadar seviniyorum ki."
Hyunjin ona sevgi dolu bakışlarıyla baktı, birkaç dakika sadece sıcak bir gülümseme sundu ve ardından uzanıp onu öpmeye başladı. Çünkü buna, bütün her şeye artık dayanamıyordu.
Soluk soluğa öpüşmelerine ara verdiklerinde, alınlarını birbirlerine yaslayıp biraz dinlendiler.
Sonra Jisung, Hyunjin'in boynuna eğildi, göğsüne ve bütün vücuduna. Sanki Hyunjin'in bedeninde öpülmedik tek bir yer bırakmak istemiyordu.
Hyunjin ise bu ani zevk dalgasıyla başa çıkmakla uğraşıyordu. İnlemelerini duyurmamak için elini ağzına götürdü, Jisung ise bunu fark eder etmez ellerini yakalayıp başının yukarısında sabitledi."Duymak istiyorum."
Ve böylece Hyunjin'in ilk inlemesi duyuldu, ardı arkası kesilmeyen bir müzikal başlamış gibiydi. Jisung bunu seviyordu.
Yaşadıkları gecelerin, gündüzlerin her anını seviyordu."Sen olduğunda, her şey daha da güzel."
Hyunjin biraz kendine hakim olmakta zorlanan biriydi. Özellikle sevişirken kendinde olamıyordu, aklı başında bir şekilde düşünemiyordu ama inlemelerinin arasından birkaç kelime, sürekli Jisung'un adını ve onu ne kadar sevdiğini söylüyordu.
hyunjin best boy
ve bu bölümleri her seferinde hyunjin'in jisung'un altında kıvranışlarını düşünerek oluşturuyorum mlsf hyunjinim bn çok kötüyüm :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forget me too | hyunsung ✔️
Fanfictionismin tenime sonsuza kadar taşıyacağım bir dövme gibi yazılmış