Jisung, eski sevgilisinin kirli ağızından çıkan 'Hyunjin' kelimesine dayanamamıştı. Kendine çok hakim olmaya çalıştı, farkında olmadan bağırması, koridordakilerin dikkatini çektiğinden gizlice izlendiklerini biliyordu. Daha fazla olay çıksın istemiyordu, Hyunjin duysun istemiyordu. Kendini fazlaca tutmuştu ama bu son damlaydı.
Yumruklarını sıkmaktan avuç içleri yanıyordu, en sonunda içindeki öfkeye yenilip arkasına döndü, Seungwoo'nun boğazına yapıştı.
Chan ne olur olmaz diye onları sınıfın kapısından izliyordu ve Jisung'un Seungwoo'nun boğazına yapıştığını anlar anlamaz onları ayırmak için oraya koşturdu."O iğrenç ağzından bir daha Hyunjin kelimesi çıkmayacak. Duydun mu?"
Seungwoo bu sefer eski sevgilisiyle göz göze gelmişti. Sabahtan beri uğraşmasına rağmen Jisung'un öfkesini görmek, o gözlerde kendini boğazlarken görmek, çok ağır gelmişti. Jisung korkunç birine dönüşmüştü ona göre.
Chan onları ayırdığında yere çöküp nefesini düzenlemeye çalıştı, öksürüyordu. Jisung ise ona yukarıdan bakıyordu, gözlerindeki öfke ve nefret ile.
Bu duruma geleceğini asla düşünmemişti Seungwoo. Bu kadar büyük bir tepki beklemiyordu.
Chan Jisung'u sınıfa götürmeye çalışırken Seungwoo koridordan birinin koşarak kendilerine yaklaştığını gördü. Yakınlaştıkça yüzü netleşiyordu, temiz bir yüzü vardı, endişesi yüzünün her mimiğinden anlaşılıyordu.
İyice yaklaşınca yaptığı ilk iş Jisung'a seslenmek oldu. Jisung ise sesi duyar duymaz arkasına döndü."Jisung! Ne yapıyorsun?!"
"Hiç. Hiçbir şey. Hadi gidelim."
Jisung'un onu Seungwoo'dan uzaklaştırmaya çalışmasından onun Hyunjin olduğunu anlamıştı. Uzun boyluydu, güzel bir fiziği vardı. Seungwoo kıskançlığı hissediyordu ama Jisung'u terk ederken onu sevdiğini bile düşünmemişti aslında. Nedense şimdi Hyunjin'e bu kadar 'deli' olunduğunu görmek sinirlerini bozmuştu. Kahkaha attı, Hyunjin'in dikkatine kendine çekti.
"O kim? Jisung çekilir misin şuradan? Görmüyor musun? Ne hâle gelmiş? Hani artık kavga etmeyecektin?! Hani insanlara zorbalık yapmayacaktın?!"
"Hyunjin şu an doğru bir zaman değ-"
Chan, onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ortalık o kadar karışmıştı ki.
Sonunda Hyunjin Jisung'u kenara itti ve Seungwoo'nun yanına eğildi. Elini uzattı."Hey? İyi misin? Üzgünüm."
Seungwoo Hyunjin'in uzattığı eli yüzünde sahte bir gülümseme ile tutacakken Jisung koluna sert bir şekilde vurmuş, eline dokunmasına izin bile vermemişti.
Sonra Hyunjin'i elinden tutup zorla oradan uzaklaştırdı, sınıfa girdiler ve kapının sert bir şekilde çarpma sesi duyuldu."Jisung! Yeter artık! Bana bir açıklama yapmadan oradan oradan sürüklüyorsun. Bundan gerçekten nefret ediyorum, anlıyor musun! Bir açıklaman var mı?"
Jisung Hyunjin gibi sinirli değildi. Sesini yükseltmiyordu çünkü Seungwoo yüzünden Hyunjin ile kavga etmek istemiyordu. Chan onun bu sakinliği fark ediyor, daha da sinirlenmesin diye Hyunjin'i susturmaya çalışıyordu ama Hyunjin oldukça sinirlenmişti ve içindekileri döküyor gibiydi.
"Neden yapıyorsun bunları? Ya ölseydi? Ya boğazını biraz daha sıksaydın ve nefesi kesilseydi? Ne yapacaktın o zaman? Hiç düşünüyor musun? Sana soruyorum hiç düşünüyor musun bunları?!"
Jisung bir şey dememesi gerekiyormuş gibi hissediyordu. Ağzını açıp kavgaya girişse her şey daha da kötüleşecekti. Kavga edeceklerdi, Hyunjin'e sesini yükseltecekti, kalbini kıracaktı. Bu sefer susmayı tercih etti, Hyunjin'e yaklaşıp ona sarıldı, ellerinden tuttu, onları tek tek öptü.
Hyunjin biraz daha sakinleşmiş hissediyordu, bağırmıyordu, yüzü biraz asılmıştı sadece. Gerçekten üzgündü."Hyunjin. Kimseye zorbalık yaptığım yok. Yemin ederim. Sana söz verdim bir kere. Tamam mı? Onu da öldürmeyecektim ama o kadar sinirimi bozdu ki... Dayanamadım. Kendimi olabildiğince tuttum ama sınırı aştı."
Hyunjin bakışlarını Chan'a çevirdi.
"Kimdi ki o? Ne yaptı?"
Chan bakışlarını kaçırınca Jisung'a döndü.
"Boş ver."
Hyunjin ofladı, omuzları iyice düşmüştü, sanki sınıftaki bütün gergin hava onun üzerine çullanmıştı. Kendini güvende hissetmemeye başlıyordu.
"Jisung bana doğruyu söyler misin, lütfen?"
Bu kadardı. Jisung bu sırrı daha fazla tutamazdı. Hyunjin ondan bu şekilde rica ediyorken yalan söylemesinin imkanı yoktu. Eninde sonunda öğrendirdi zaten.
"Eski sevgilim."
Hyunjin'in ağzı yavaşça açılmıştı, nedense büyük bir şaşkınlık yaşıyordu. Jisung'un hiç eski sevgilisi olmayacak değildi tabii ama kendinden önce sevdiği birisiyle ilk defa karşılaşmıştı.
"Eskiden dediğim bir 3-4 yıl önce. Bir gün ansızın beni terk etti. Terk etti derken gerçekten gitti. Ne cehenneme gittiğini bilmiyorum ama sanırım ailesiyle yurt dışındaydı. Ne bir sebep verdi bana ne de bir haber. Hiçbir şey demedi ve ben terk edildiğimi okula 1 dönem boyunca gelmediğinde kabullenebildim. Her gün onun gelmesini bekledim. Şaka gibi. Aptalın tekiydim o zamanlar. Beni resmen avcunun içine almıştı, bunun biraz biraz farkındaydım ama bir şey de diyemiyordum. Kara bir büyü gibiydi."
Hyunjin sevgilisi için üzülmüştü, onun yüzünün düştüğünü gördüğünde yanına gitti ve ona sarıldı. Chan geçmişi yaşar gibi olmuştu.
"Jisung'a sürekli şu çocuğun her dediğini yapma, ona inanma dediğimi hatırlıyorum. Beni deli ediyordu. Seungwoo'ya yapılan en küçük eleştiride bile gözleri kararıyordu, ona o kadar bağlanmıştı ki. Az kalsın arkadaşlığımız bile sona erecekti."
Bütün bunların anlatılması Hyunjin'i Jisung adına üzgün hissettirmişti ama yavaş yavaş dışarıda kalmış gibi geliyordu şimdi. Sanki Seungwoo ve Jisung'un arasına girmiş gibi. Başını iki yana salladı, beyninin içinde dolanan o kötü sesleri dinlemek istemiyordu ama bu imkansızdı.
'Seungwoo mu?'
'Onu bu kadar seviyor muymuş cidden? Chan ile arkadaşlığını bitirecek kadar?'
'Benim için bunu yapar mıydı ki?'
'Yoksa... Ya şimdi aklı karıştıysa?'
'Ya pişman olursa?'
'Ya beni...'
'Beni artık sevmezse?'
Hyunjin bir anda ayaklandı. Sınıfına gitmek istiyordu. Oradan uzaklaşmak istiyordu. Jisung kendisine onu sevmediğini söylemesin diye ondan kaçacaktı. Yapacağı tek şey buydu artık. Aşırı korkuyordu, her şey çok... Karanlıktı.
"Ben artık gideyim. Görüşürüz!"
Jisung onu gitmeden yakalamak, elinden tutmak, bir kere daha sarılmak hatta onu öpmek istemişti ama Hyunjin hızlıydı ve ona izin bile vermeden sınıftan kaçar gibi çıkıp gitmişti.
Sınıf yavaş yavaş doluyordu, ders zili çalmıştı ve Jisung Chan ile sıralarına yerleşti.
Derse girmeden önce Chan'ın telefonuna bir mesaj gelmişti.hyunjin: chan
seungwoo bizim sınıfta
bizim sınıf daha az kişi diye buraya yerleştirmişlerchan: tamam
sorun değil
ondan korkmana gerek yok hyunjin
merak etme
sana bir şey yapamazgörüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forget me too | hyunsung ✔️
Fanfictionismin tenime sonsuza kadar taşıyacağım bir dövme gibi yazılmış