bölüm 6|çocuklar ve yetişkin masalları

220 6 33
                                    

Oylar ve yorumlarınızı bırakın! Burada sizleri bekliyorumm...

Tamer| Beautiful Crime





|

"Şşşh... geçti."

Kollar ve parmaklarla çevrili bir kafesin içerisinde olmak istemeyen ancak ne istediğini bilmez halde bir insanın en yakın olduğu yer ölümdür. Nefret ve sevginin yoğun olduğu yerde kaçmak istenen yer dar bir mezar, geniş bir rüya çukurudur.

Ben oradayım.

Dizleri ve avuç içleri yaralanmış küçük kız belirdi zihnimin bomboş meydanında, beni yönlendirmesi için yalvardığımı duydum. Bu kabuslar diyarında beni ayağa kaldırmasını isteyebileceğim tek kişi zihnimi oyun parkı olarak kullanan hoyrat ve yabani bir kız çocuğuydu. Elimi ellerine uzattım, adımları yıkıldığım yere yaklaştı, parmakları gözlerime dokunup geri çekildiğinde ağladığımı o ellerde parlayan sıvıyı görünce hatırladım. Önümde diz çöküp gözlerime baktı, tek isteğim elimi bırakmam için avcunu açmasıydı. Birkaç saniye tüm ömrümden bile çoğunu harcayıp gidiyordu, bu dünyaya zaman borçlandım, küçük kızın avcu açılmadığında dayanamayıp onu dünyanın alacaklı ellerine savurdum.

Ben, düşmanın kollarında bir dostu heba ettim.

"Geçti tamam, geçti."

Çocuklar çok acımasızdı, acınmanın ve samimi olmayan şefkatin üzerlerinde kışkırtıcı etkiler yarattığını bilirdim, büyük yetişkinlerin gelişmemiş ruhları her zaman bir çocuğun acımasızlığından faydalanırdı.

"Senden iğreniyorum, uzak dur benden." Kopup geldiğim dünyanın benim için kaçış olduğunu sanan herkesten iğreniyordum. Eğer kaçmışsam kurtulmak için değil cezalandırılmak için kaçmıştım.

"Uzak dur!"

Kollar bedenimden söküldü, gücü kendimden değil ondan aldığımı gücünü üzerimden çekip gittiğinde sarsılıp düşmemle anladım, nefret ve acı dolu hissediyordum. Kendimi frenleyemiyordum, ses tellerimin acıyacağı kadar bağırarak ağlıyordum, bu belki beni öldürürdü ne yazık ki ben de bunu istiyordum.

"Menal! Böyle bir şey olacağını bilmiyordum lütfen affet beni." Arkadaşımın acıma dolu sesi ve kolları yere değmesine santimler kalan yüzümü doğrultmamı sağlamıştı. Gözlerim acıdan ve nefretten kısılmış ve onların doğurduğu göz yaşlarından dolayı bulanıklaşştı. Arkadaşımın ağlayan ve üzülen, korkan ve teselliler veren yüzü kesinlikle çocuklarınkine benzemiyordu.

"Dokunma bana!" Öfke, damarlarımı o kadar genişletmişti ki boynumdaki damarların kafamın içerisine hücum edip beni kanımla öldüreceğini sandım. Kafa tasımın kırılıp içindeki nefretle yanımdaki herkesi zehirleyeceğini sandım. Canım yanıyordu ve bu sadece manevi bir acı değildi.

Hayvani bir ses kanımdan da damarlarımdan da kurtulmak istediğimi belli edecek kadar yırtıcı ve gürültülü bir şekilde patladı ağzımın içinde. Bağırmamın bir nedeni yoktu, haykırdığımda göz yaşlarım durabilirdi belki.

"Canım lütfen, lütfen sakinleş!" Teselli için uzanan elleri yabani dikenler sandım, onları söküp atmak istiyor ancak yalnızca savuşturabiliyordum.

KIRIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin