Lexi Jayde-Drunk Text Me
Heveslerin hevaya dönüşmesi için görünmez bir çizginin ötesine küçük bir adım atmak yeterli oluyordu. Önceleri uyanmayı büyük bir hevesle istiyordum şimdiyse kavuştuğum uyanıklık hali canımı yakıyor ve nerede değilsem orada yaşanacak hayat varmış gibi hissediyordum.
Kafamı kaldıramıyordum, bedenimi doğrultamıyordum beni görsün diye seslendiğim babam dakikalar sonra uyandığımı fark etmiş, beni duymamıştı. Beni duyamazdı çünkü yüzümü örten oksijen maskesi vardı.
Babam yüzümden maskeyi çektiğinde ona duymayacağını bilsem de gerçekten kızın değil miyim diye sormuştum. Cevabı her zerrem biliyordu ama insan gerçeğe uyanınca gerçek bir şey duymaya da heves ediyordu. Öylesin demişti, tabii ki öylesin. Beni duymuştu.
Neden öyle olmadığımı söylediğini sorduğumda sorumu anlamamıştı. Uyanmak için direndiğim hayatla yüzleşmek beni kahredici his ve düşüncelerle sarıp sarmaladı, iyi her şey kötüye dönmüş gibiydi.
Sanırım dünyadaki en zor şey fark etmek, görmek, duymak ama tepki verememek, harekete geçememekti. Çok uzun süre babam hiçbir şey söylemeden beni izledi, yatağımın köşesine oturup ellerimi tuttu, yüzüme dokunamıyor gibiydi. Bana değmemek için çaba gösteriyordu, yalnızca ellerimi tutuyor ve canımın acımasından korkuyordu.
Babam bana değmese de canım yanıyordu zaten. Ve yalnızca şuram acıyor diyemezdim çünkü tüm bedenim enkaz gibiydi.
"Çocukken bir arkadaşın vardı hatırlıyor musun babacığım?" diye başladı ama benden tepki beklemediğini biliyordum.
"Babası yoktu, pek mahzun bir kızdı hatırladın değil mi?"
Evi düzenleyip tertip etmeye gelen ablanın kızıydı, hatırlıyordum. İsmini unutmuştum çünkü onu yıllardır görmüyordum.
"Bir gün o evdeyken arkadaşlarınla bahçede piknik yapacaksın da o da onlarla tanışacak diye herkesi eve toplamıştın."
On yaşında ve babasının dünyadaki her şeyden korumak için çabaladığı ancak yine doğuştan hassas biriydim ve arkadaşımın diğerlerinin yanında babasız bir kız olduğunu söyledikten sonra ağlamasına normalden fazla içerlediğimi hatırlıyordum.
"Gülüyorsunuz, eğleniyorsunuz sanıp içeri geçmiştim ama dudağını büke büke yanıma gelmiştin. Gözlerini ağlamayasın diye kocaman açmıştın. Seni öyle görünce de ilk önce güzel gözlü kızım demiştim içimden. Ağlamaya başlayana kadar bir şey anlayamamıştım."
Hiçbir zaman kıskanç biri olmamıştım. Hiçbir zaman bu hissi tatmamıştım. Çünkü elimdekini verdiğimde yenisinin geleceğini bilirdim, bendekini paylaştığımda daha iyi hissederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Teen Fiction"Bazen hemen karşımda olmasına rağmen bir dağın tepesindeymiş gibi bakardım ona. Yüksekti ve ona bakmak başımı hep dik tutmak demekti." ocak2020 Yalnızca kalemler, kapılar, saatler, kalpler kırılmaz; bir yerde duymuştum, hafızalar da kırılgandır di...