Lael-Rip2me
Bir teraziydim, dengeyi bulana kadar ağırlık altındaydım. İki kefem vardı ikisi de ayrı bir ağırlıkla eziliyordu. Birinin ağır basması ve taraf seçilmesi gerekiyordu ancak beni en çok korkutan şeydi bu. Bir tarafın ağır basması, bir taraf seçmek iki iyi şey arasında olduğunda ölümcüldü.
Doğu maçın hakemi olarak yere yığılı şekilde oturan Baykan'ın bileğini havaya kaldırdı, Baykan'ın acıyla yüzü buruştu ve Elif koşarak Batı'nın yanına gitti.
Olduğum yerde kaldım, iki adam, iki kaybeden hala oldukları yerdeydi.
Batı ayaklandı, sırtında ve kollarında onu taşıyan eller vardı, Baykan oturduğu yerden Batı'nın kalkışını izledi. Gözlerine ve yüzüne baktığını görebiliyordum, Batı'nın açık gözlerini gördü, kendinde olduğunu gördü ve bakışları insanların arasına karıştı. Batı'nın iyi olduğunda emin olana kadar gözlerini ondan çekmemişti. İnsanlar kollarına girip Baykan'ı ayağa kaldırdı ve gözleri aradığını bulamadan insanlar tarafından bir yöne yürütülmeye başladı.
O giderken Batı'ya baktım, yüzünde kaynağının neresi olduğunu kestiremediğim kanlar damla damlaydı. İkisinin aldığı darbeye de maruz kalan benmişim gibi hissediyor ve titriyordum. Hangisinin yanına gidecektim, hangisinin bana daha çok ihtiyacı vardı?
Batı bilinci açıksa da yaşananları anlamladıramıyor gibi bakıyordu. Bir adım attım ona doğru, önüme bir adam çıktı. Kenara çekildiğimde bir kadın vardı Batı'nın omuzlarını tutan, yüzünde ciddiyetiyle çelişen bir çocuksuluk vardı. Kaşları Batı'ya her baktığında çatılıyordu, kolunu omzuna atıp onu yürütmeye başladı sonunda. Kızı daha önce görmüştüm ama zihnim nerede ne zaman olduğunu tespit edecek kadar sağlam değildi şu an. Yeni bir adım atamadım ona doğru.
İnsanların önümü keserek fikrimi değiştirmesinden korkuyor ve kalbimin hızlı atışı yüzünden hiçbir şey duymuyordum, Baykan'ın götürüldüğü odaya koşmaya başlamıştım.
Omzuma onalarca insan çarptı, onlarca insanı itip yolumu açtım ve personel odasının kapısına vardığımda kapı sertçe açıldı.
Doğu onu daha önce hiç görmediğim gözlerle bakıyordu bana. Batı ve Baykan'ı alt eden benmişim gibi, onların canını yakan benmişim gibi, her şeyin sorumlusu benmişim gibi. Yalnızca bir saniye durdu karşımda, öfkesini görmemi ister gibiydi. Ve o yıllar süren bir saniyenin sonunda bir rüzgar gibi esintisiyle birlikte önümden çekilip gitti. Açık kalan kapıda Baykan'ın ensesini koltuğun başlığına yaslayarak yapayalnız oturduğunu gördüm.
Göğsü öyle yükseğe kalkıyor ve öyle hızla iniyordu ki bedeni sarsılıyordu. Ona bir adım daha atmaya cesaret buldum, kapıyı kendimle birlikte çektim ve arkamdaki kapıyı örtünce orada durup Baykan'ın bana bakmasını bekledim. Dışarıdaki ses dışarıda kalmıştı, insanlar kapının arkasında kalmıştı, ben ve Baykan vardık, benim ve onun nefesleri duyuluyordu yalnızca. Baykan ben yokmuşum gibi yapayalnız otururken kafasının içine girmeyi arzuluyordum, onun sessizce oturması ve bunu başarıyla yapması ona sokulma isteği uyandırıyordu içimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Novela Juvenil"Bazen hemen karşımda olmasına rağmen bir dağın tepesindeymiş gibi bakardım ona. Yüksekti ve ona bakmak başımı hep dik tutmak demekti." ocak2020 Yalnızca kalemler, kapılar, saatler, kalpler kırılmaz; bir yerde duymuştum, hafızalar da kırılgandır di...