Conan Gray-Winner
Bir insanın en fazla saçları başka birinin saçına karışabilirdi, bir insanın parmakları diğerinin parmaklarına karışabilirdi, bacakları birbirine dolanabilirdi, kesişen yolları birbirine değebilirdi belki bacakları birbirlerinin bedenine sarılabilirdi. Baykan ve benim aramda da bunların her biri birleşti fakat bir fazlasıydı her birinin, Baykan'ın ruhu benim ruhumun içine geçmişti.
Karnımın üzerine yorgunca düşen başı nefesimi almamı zorlaştırsa da huzurlu ve rahattım. Parmaklarım kısacık saçlarının içine girip çıkıyordu. Çıplak sırtı buharlaşmış bir cam gibi parlıyordu.
Üç gündür birlikteydik, hatta saat gece yarısını geçmiş olabileceği için dört. Pazartesi işe başlayacaktım yeniden. Bu kez her şey daha farklı olacaktı biliyordum, artık hayatımdaki adamı inkar etmiyor ve şüphe de duymuyordum. Tüm anlarımı onunla geçirmekten memnundum ve o da memnundu ki hep yanımdaydı. Doğu ne zaman çağırsa bir bahane buluyor ve evde kalıyordu, onlarca film izlemiştik, onlarca kez dans etmiştik evin köşelerinde, hep aynı koltukta beraber oturmuştuk, kahvaltılarda dizinde oturuyordum, akşam yemeklerinde bacaklarının arasına yerleşiyor ve sırtımı ona yaslıyordum. İki sigara da yakmıyorduk artık, her şeyini benimle paylaşıyordu, her şeyimi ona vermeye açtım. Her şey teke düşmüştü biz bir çift olunca. Çift olmanın iki kişilik bir hayat olduğu yanılgısından beni tamamen çekip almıştı, onunla tek kişi olmuştuk. Tişörtü çıkıyorsa saniyeler sonra benim üzerimde oluyordu, ayağa kalkarken terliklerimi aramıyor onunkileri geçiriyordum ayağıma.
Bel boşluğumu dolduran kolunu çekti yavaşça, çenesi kaburgalarıma değince acıyla karışık bir gıdıklanma yaşadım. Diğer yanağını sürttü üstüme, dudakları sakallarının battığı yeri öperek temizledi.
Öpücükleri yukarıları tırmandı, insanların birbirini öpmesinin sebebini anlayamıyordum. Dudaklarımı birinin tenine değdirmek beni tatmin etmeliydi fakat Baykan'ın her hareketi beni tatmin etmek içindi.
"Rüya güzelim," diyordu sessizce, üzerimde yükselip dirseklerine yaslandı. "Güzelim. Güzellerin en güzeli, güzel karım." Sesini kullanış şekli bile bana özel gibiydi, böyleyken yaşayanlar arasındaki en özel insan da bendim, böyle hissetmeme sebep olmuyor beni buna inandırıyordu.
Bunları söylerken gözlerime bakabilmesine bile inanamıyordum. Çıplak gövdesini çıplak gövdeme bastırdı, beni ezecek olan ağırlığını kontrol etmeye çalışıyordu. Büyük bir güce sahiptim, dünyanın en güçlü adamı olduğuna inandığım Baykan'a sahiptim, onun dünyaları altını üstüne getirecek sevgisine sahiptim. Gerçek bir rüya da tam olarak böyle hissettirebilirdi işte.
"Başımı döndürüyorsun," dedim ve nemli bedeninde parmaklarımı gezdirdim.
"Başımı döndürüyorsun," dedi benim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Teen Fiction"Bazen hemen karşımda olmasına rağmen bir dağın tepesindeymiş gibi bakardım ona. Yüksekti ve ona bakmak başımı hep dik tutmak demekti." ocak2020 Yalnızca kalemler, kapılar, saatler, kalpler kırılmaz; bir yerde duymuştum, hafızalar da kırılgandır di...