Breaking Benjamin|Dance With The Devil|
"Baba!"
Karanlıklar bir anda aydınlık olduğunda her zaman güzellikleri kapımızda göremiyorduk, gece vakti bir yangın göğü kızıla boyasa kapı, ateşin parlak elleriyle tüm güzellikleri mahvetmek için evin içine doğru açılabilirdi.
Kapı hala açıktı, Baykan yalnızca duruyordu. Babam yakasına yapıştığı adamı bir kukla gibi oynatıyor, Doğu darbeleri üzerine almaya çalışıyordu.
Şimdi ellerim bir enkazı devralıyordu. Menal kimdi ve neyin sonucunda bunları yaşıyordu, bilmiyordum. Aslına bakılırsa bunu yalnızca ben yani bu ismin ve hayatın sahibi olan ben bilmiyordum.
"Kızımı, köpeklerin önüne at diye mi emanet ettim sana it herif?"
Adımım ileri kaydı, omzunun üzerinde sahne oynatan Batı buna müsaade vermedi. Onu itip yürümekten çok koştum yangına, babamın siniri üzerindeki kumaşları tutuşturuyordu, tuttuğum ceketi elimden kayıyordu.
"Baba, dur!" Bir boşluk bulup Baykan'ın göğsüne süzüldüm ve artık sırtım gövdesini giyiniyordu.
Babamın şaşkın ve ateş saçan gözleri bana hiç etki etmemişti, iki düşmanın arasında bir tampon bölgeydim ben, benim haritamın köşelerinde savaşmalarına izin veremezdim.
"Sakin ol, bir şeyim yok." Ellerim babamın yüzünü tırmandı, sakalları ona tamamen dokunmamı engelliyordu. "İyiyim ben, baba."
Batı bizi aydınlatacak bir ışık yaktı koridorda, ışığı kendisi dışındaki her şeyi sahnede tutuyordu.
Babamın gözlerindeki telaşın kanlı damarlarından taştığını daha iyi görebiliyordum artık, ellerini kollarıma doladı. "Sen biliyor muydun?"
Sorusunun hangi evden çıktığını bilmiyordum, tüm evler aynı yoldan geçiyordu. "Neyi?"
"Bu adamın planını, biliyor muydun?"
Soru banaysa da cevabı bende mevcut değildi, bir esnaf olsam ve bir çırak yanımda beklese onu cevabı bulması için diğer esnaflara yollamaktan çekinmezdim. İki çırağım vardı şimdi, gözlerimi hemen yukarımda kalan gözlere dikmek istedim. Başımı kaldırıp Baykan'ı görmek niyetindeydim, cevabı ondan almak istiyordum ancak gözlerde gördüğüm şey bende başka bir soruya yol açtı. Gözlerinde ortama ve duruma hiç uymayan bir gurur vardı, kibirden sıyrılmış saf bir gururdu bu fakat benim yanlış anlamış olmam da mümkündü. Gözlerini gözlerime benden daha ısrarla dikiyordu, iğnenin ucu aramızda git gel yapıyordu. Cevabım onda da yoktu, döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Teen Fiction"Bazen hemen karşımda olmasına rağmen bir dağın tepesindeymiş gibi bakardım ona. Yüksekti ve ona bakmak başımı hep dik tutmak demekti." ocak2020 Yalnızca kalemler, kapılar, saatler, kalpler kırılmaz; bir yerde duymuştum, hafızalar da kırılgandır di...