Hypnogaja - MiseryBir şehrin damarlarında dolaşıyor zamanın adımları, damarlarımdaki kan çekiliyor. Her bir adım diğer dakikaların kastına yaklaşıyor. Bir kelle devriliyor, bir koltuk batıyor sırtıma, nizamlı altmış adım yürüyor ve bir dakika kellesinden oluyor. Caddenin askerleri karşılıyor bizi her sapakta, ölüyorum ve diriliyorum saatler boyunca.
Ölürken de dirilirken de aynı ismi sayıklıyorum, kollarımı aynı bedene açıyorum, saçlarımı bir başkası kavrıyor; kemikleri merhametten oyulmuş birini arıyorum, acımasız damarlar dolanıyor boynuma. Bu dünyada olmayı ben seçmemiştim fakat seçecek olsam bana bahşedilmiş iki yaşamı da seçmez, göz ardı ederdim.
"Seçkin nerede?" Saçlarımdan kayan eller yüzüme çarpıyor, Batı'nın özenle seçip giydirdiği kıyafetimin boynunda bir çığlık duyuyorum. Bazen insanın malına yüklediği anlam canının kazandığı anlamdan daha büyük oluyor.
"Üzerimdeki benim değildi." Gözlerimdeki yaş ordusu hücuma geçti, ağlamak bir savaştan farksızdı. Galip gelemeyeceğim bir savaşın bayrağını ellerime tutuşturmuştu bu dünya, bu adamlardan ve bu dünyadan ölesiye nefret ediyordum.
Buraya nasıl geldiğimi, buranın nerede olduğunu, buraya ne kadar sürede geldiğimi bilmiyordum. Arabaya bindirildikten sonra bacağıma bir enjektörün zehri yayılmış ve beni ölüm sandığım bir uykuya yatırmıştı. Uyandığım yer buraydı, neden ve nasılların istilası tüm zeminlerimde canhıraştı.
Yine saçlarıma sarılan parmaklar beni istemsizce dizlerimin üzerinde yükselmeye mecbur kıldığında bir toma dağıtmıştı tüm istilacılarımı. "Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" Sesin somut teni yüzüme öyle sert çarptı ki adamın tükürüğüyle birlikte sildim onun izlerini yüzümden elimin tersiyle. Okyanusun ağıt dolu sesi kulaklarımda çınlıyordu, yanaklarımda okyanusun tuzlu suları vardı. Hiçbir istila öyle kolay dağıtılmazdı, sorgulamayı hiçbir an bırakmayacaktım, ki buraya nasıl geldiğimi bile bilmezken sorgu sualin pençeleri beni ezmeye haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK
Roman pour Adolescents"Bazen hemen karşımda olmasına rağmen bir dağın tepesindeymiş gibi bakardım ona. Yüksekti ve ona bakmak başımı hep dik tutmak demekti." ocak2020 Yalnızca kalemler, kapılar, saatler, kalpler kırılmaz; bir yerde duymuştum, hafızalar da kırılgandır di...