twenty five, i take this magnetic force of a man to be my lover

6.1K 625 33
                                    

25| Ve sen benim için en kötü şakalarını saklayacaksın, ve her masada sana bir yer tutacağım sevgilim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

25| Ve sen benim için en kötü şakalarını saklayacaksın, ve her masada sana bir yer tutacağım sevgilim.

taylor swift, lover

Önümde uzanan ağaçlık alana bakarken Jeongguk taşımaya çabaladığı piknik sepeti ile yanımdan geliyordu, ona benim de yardım edebileceğimi söylesem de sadece soğuk termosun olduğu minik dolabı bana vermişti. Benden daha güçlü olduğunu ima ederek güneşin altında ormanın yakınında arabadan inmiş, patikadan içeri yürüyorduk.

Ona bir kez daha yardım edebileceğimi söylediğimde beni reddederek önümde ilerlemeye başladı, onun peşine takılırken zorlanmasına rağmen hızlı adımlarına yetişmeye çabaladım.

Ligin başlamasının ardından ikimiz de çok yorucu maçlar geçirmeye başlamıştık, birbirimizi görmemiz gittikçe zorlaşıyordu. Ligin iki günlük arasında sabah Jeongguk kapıma gelerek onunla birlikte randevuya gitmemi söyleyerek beni Yonsei'nin içindeki bu ormana getirmişti, patikanın sonu yapay göl ve etrafındaki piknik masalarına çıktığında gülümsedim.

Bize uzakta kalan bir ailenin dışında ortalık sakindi, göle yakın piknik masalarından birinin sıralarına elimizdekileri bıraktığımızda kollarının acısı ile yüzünü buruşturdu Jeongguk. Kollarım ona dolanırken ellerini boynuma koydu ve sarılmama karşılık verdi, Sana yardım edebilirdim." diye mırıldandım dudaklarım beyaz tenine değerken, "Bizim için hep sen bir şeyler yapıyorsun, ben de yapmak istedim." Büzülen dudaklarını öptükten sonra ondan ayrıldım, piknik sepetinin kapağını açarak en üstte kalan beyaz örtüyü çıkardım.

Beyaz örtüyü serdikten sonra Jeongguk kendini sıraya bırakarak otururken kadehleri, Jeongguk'un hazırladığı sandviçleri, ince kesilmiş meyvelerin olduğu beyaz tabağı çıkararak masanın üzerine bıraktım. "Çok yorulmuşum." Jeongguk başını masaya koyarak bana bakarken güneş yüzüne vuruyordu, gözleri hafif kapanırken onu izlemekten kendimi alıkoyamadım.

Jeongguk çok güzeldi, yüzündeki huzurlu ifadesi ile gözleri kapalıyken avuçlarıma düşmüş bir melek kadar masum duruyordu. Gözlerine inen ve arada buruşturduğu yüzü ile rahatsız olduğunu anladığım saçlarını geriye iterek yüzünden uzaklaştırdım. Hafif esen rüzgâr yine de tutamları sabit tutmasa da gözüne gelerek onu rahatsız etmiyordu.

Yanına oturduktan sonra üzerimdeki hırkayı çıkararak omuzlarına koydum, gözleri aralanarak bana bakarken gülümsedi. "Seni çok özlüyorum." diye mırıldandım, burnunu kırıştırarak güldü, "Sevgili olmadan önce daha sık buluşup, birbirimize daha sık dokunuyorduk." Kendi kendine mırıldanıyormuş gibi olan konuşması, gözlerindeki hülyalı bakışları ile gülümsüyordu.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin