three, i'm a lilac and you are my sun

12.6K 1.3K 323
                                    

- yağmur yağdığında bile senin desteğine ihtiyacım var,bazı şeyler incindiğinde bile asla değişmez

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- yağmur yağdığında bile senin desteğine ihtiyacım var,
bazı şeyler incindiğinde bile asla değişmez.

jesse rutherford, bloom later

•Taehyung•

Zaman geçerken bir kez daha topa vurdum ve elimdeki raketi yere attım, saatlerdir antrenman yapıyordum ve birazdan yorgunluktan bayılacak gibi hissediyordum.

Seokjin hyung elindeki şişeyi bana uzatarak yanına geldi, yere çöktüm ve ayaklarımı zemine uzattım. "Çok yoruldum." dedim, elindeki havluyu saçlarıma bırarak önümde diz çöktü ve saçlarımı havlu ile kurutmaya başladı.

Su şişesini kafama dikerek içerken, "Maçı ayarladım, iki gün sonra." dedi, yanıma oturarak havluyu çekti ve ensemdeki teri sildi. Başımı yana atarak omzuna yasladım, gözlerimi kapatarak kollarımı beline doladım.

"Minik bebeğim."

Saçlarımı okşarken burnumu çekiyordum, final maçının ardından bir rahatlığa düşmüştüm ve şimdi, telafi etmek için biraz kendimi fazla yormuştum. "Kendini çok yorgun hissediyor olmalısın, duş al ve eve gidelim." Kollarımı belinden çektim, son kez saçlarımı düzeltti ve ayağa kalktı, elini uzatarak tutmam için bekledi.

Elini tutarak ayağa kalktım, raketi de aldım ve eşyalarımın arasına bıraktım. Oldukça yorgun hissediyor olmama rağmen bu terden kurtulmak için duş almam gerekiyordu. Koridorda yürürken Seokjin hyungun topladığı eşyalarım ile arkamdan geldiğini duyuyordum, duşların olduğu odanın kapısını aralayarak içeri girdim.

Benim dışımda kimsenin antrenman yaptığını duymamış olmama rağmen beş duştan biri doluydu, üzerimdekileri çıkararak sandalyenin üzerine bıraktım ve en sondaki duş kabinine ilerledim.

Sıcak suyun beni rahatlatmasını beklerken gözlerimi kapadım, bir ay içerisinde hep olmak istediğim kortlarda, ülkelerde olacaktım ve buna inanmak hala çok zordu. Kapının dışına astığım havluyu alarak belime sarmanın ardından buhar yapmış duş kabininden çıktım.

"Subae?"

Elimdeki havlu ile saçlarımı kurulurken başımı kaldırdım ve hemen önümde duran, ayakabbılarını bağlamakta olan Jeongguk'a baktım. Gözleri yüzümde sabitlenmeye çabalıyor gibiydi, bakışlarını kaçırdığında, "Selam Jeongguk." dedim, hemen yanındaki sandalyeye oturarak saçlarımı kurulamaya devam ettim.

Diğer ayakkabısının bağcığını bağlarken tamamen işine odaklanmış gibi görünüyordu, "İki gün sonra maç yapacakmışız." dedim, gözlerini bana çevirdiğinde bakışları berraktı, ne olduğunu anlamaya çabalıyor gibi bir hali vardı. "Evet, koçum söylemişti." demenin ardından ayaklandı, kenara bıraktığı çantasını omzuna astı. "Eğer beklersen, beraber yemek yiyelim." Önerim ile kararsız gözlerini etrafta gezdirdi, "Üzerini giyinsen iyi olacak, sunbae. Hasta olmanı istemem." Jeongguk bu cümleyi kurana kadar gözlerini neden kaçırdığını anlamamıştım fakat şimdi baktığımda, bana bakmamak için çabalıyordu. Yanına ilerledim ve havlu ile koluna vurdum.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin