thirty four; i know but do you know i'm just as crazy as you, baby?

4.2K 534 67
                                    

34; Ben biliyorum ama sen, benim de senin kadar deli olduğumu biliyor musun?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

34; Ben biliyorum ama sen, benim de senin kadar deli olduğumu biliyor musun?

-

Tüm bu yaşananların Jeongguk ile yaşadığımız ilişkiye yansımasından deli gibi korkuyordum, abisinin söyledikleri odanın ortasında dikilmeme sebep olurken dudaklarımı aralayarak tek kelime edemiyordum. Jeongguk'un bunun şaka olduğunu söylemesini bekliyordum ama gözlerini bana dikmiş halde söyleyeceklerimi bekliyordu sadece.

Onu kırmak istemiyordum, Jeongguk bu dünyada en değer verdiğim insanlardan biriydi ve abisi ile gitmek istemesini anlayışla karşılamam gerekiyordu ama yapamıyordum. Düşünceler beynimin içinde dans ederken dudaklarım aralanarak ne onaylayacak, ne de reddedecek bir şey diyebiliyordu.

"Taehyung?"

Jeongguk'un sesi tüm odağımın ona dönmesini sağlarken endişe ile bana bakıyordu, parmaklarım içeri kıvrılarak elim yumruk alırken dudaklarımı birbirine bastırdım, ağlamamam gerekiyordu. O zor dönem içinde çırpınırken kendi güçsüzlüğümü göstermemem gerekiyordu, "Eğer gitmek istiyorsa sorun değil." diyebildim sonunda, başımı eğerek mutfağa ilerlerken Jeongguk sessizdi ve abisi, Busan'da yapabilecekleri hakkında konuşmaya başlamıştı.

Üst raftan büyük bir su bardağı alarak tezgahın üzerine bırakırken ellerimin titrediğini fark ettim, buzdolabını açarak soğuk su şişesini çıkardım. Ahjumma şu an beni bu halde görseydi gurur duyduğunu söylerdi, bu düşünce bile beni gülümsetmeye yetmedi. Her zaman şişeyi kafama dikmemem gerektiği, bunun beni hasta edeceğini söyler dururdu.

Suyu minik yudumlar halinde içerken arkamda duyduğum ayak sesleri ile döndüm, kalçamı tezgaha yaslarken kapının girişindeki Jeongguk'a baktım. Ellerini önünde birleştirmiş halde hâlâ benim tişörtümü giyiyordu, siyah saçları arasındaki beyaz bandaj kalbimin acımasına sebep olurken ona yaklaşmak ve kollarımın arasına hapsetmek istiyordum.

Kendi içimde ona kırgındım ve bunu belli etmek istemiyordum, kalbindeki kırıklar ruhuna batarak yeni yaralar açarken bir de benim yaralarım bulunsun istemiyordum. "Gitmemi istiyor musun?" diye sordu gözlerimin içine bakarak, Jeongguk masumdu, dünya üzerinde bulunan tüm kötü düzenden uzaktaydı ve onu sevmem için var olmuştu sanki. "Dürüst mü olmalıyım?" diye sordum ona, başını hızlı bir şekilde sallarken ortaya çıkan sevimli hali gülümsememe sebep oldu, bardakta kalan son suyu da içtikten sonra tezgahın üzerine bıraktım.

"Gitmeni istemiyorum."

Kaşları hafif yukarı kalkarak bana bakarken iç geçirdi, omuzlarını düşürerek sırtını beyaz duvara yasladı. "Seni seviyorum Jeongguk ve tek istediğim benim yanımda olman, seni öpebileceğim ve sarılabileceğim kadar." Dili dudaklarında gezinirken kurumuş et parçalarının hafif çatladığını fark ettim. "Sen gitmek istiyorsan buna karşı çıkmam." diye ekledim, onu zorla yanımda tutamayacağımın farkındaydım, bakışları salondaki koltukta oturmuş elindeki telefon ile oynayan abisi ve benim aramda gezindi.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin