thirty one; love your curves and all your edges

4.6K 550 97
                                    

31; Senin tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

31; Senin tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum.

Bir telefon beni ne kadar çaresiz bırakabilirdi, bunu sabaha karşı Seo Sejin'den gelen telefon ile öğrenmiştim.

Bilindik beni endişlendirmek istemediğini söylediği cümlelerin ardından Jeongguk'un merdivenlerden düştüğünü, birkaç saattir yoğun bakımda gözetim altında olduğunu söyledikten sonra bulundukları hastanenin adını vermişti.

Ne zaman üzerime bir eşofman altı geçirdiğimi, telefonumu ve arabalarımın anahtarlarını aldığımı hatırlamıyordum bile, zihnim telefonu kapattığım an ile kırmızı ışıkta kendime geldiğim bir an arasında beni terk etmişti, kendimi ne kadar zorlasam da hatırlayamıyordum.

Özel hastanenin bahçesine arabamı park ederek kendimi soğuk havaya bıraktığımda kıza kollu pijamamın üstüne hiçbir şey almadığımı fark ettim, danışmaya Jeongguk'un adını verirken aralanan kapıdan esen rüzgâr ürpermeme sebep oluyordu.

Eski birinci kat.

Asansör beklemek yerine merdivenlere ilerleyerek hızla inerken bir yerimi incitecek olmak ve bunun sonuçları o an için umurumda değildi, yoğun bakımda olmasına rağmen onu kollarıma alabilecekmiş umudu ile iniyordum. Beyaz duvarların olduğu bir koridora indiğimde Sejin'i bir duvara yaslanmış halde buldum, mavi bekleme sandalyelerinde bir orta yaşlı çift oturuyordu ve kadının ağladığını anlamam için dahi olmama gerek yoktu.

Kim olduklarını kavramam adımlarımı yavaşlatmama sebep olsa da Sejin beni fark ederek sırtını duvardan ayırdı, birkaç adım atarak sanki onlarla arama kalkan olmak ister gibi dururken, "Onu görmek istiyorum." dedim yaklaştığımda, anne ve babasının bakışları bana dönerken umursamadım.

"Tüm sorumlusu senken, nasıl buraya gelebilirsin?"

Babasının bana yönelttiği suçlama şaşkınlık içinde ona bakmama sebep olurken birkaç saat önce antrenmanın ardından sevgilimi eve bıraktığım, onunla gelmem için nazlandığı anlar geldi gözümün önüne. "Bay Jeon." dedi Sejin ondan ilk defa duyduğum sinirli bir tonda, "Bir dakika hyung." dedim araya girerek, Bay Jeon'a dönerek ne yaptığımı sorarken annesinin bakışları bir kez olsun elindeki bileklikten kalkarak beni bulmamıştı.

Bileklik.

Tavşan ve kaplan.

Kadının elindeki bilekliği almamak için kendimi zor tutarken "Jeongguk'un hayatına girmemen gerekiyordu, oğlum senin gibi ucube değil." dedi ayağa kalkarken, Sejin aramıza girerek bakışlarını ona çevirdi. "Jeongguk ucube değil." Benim sevgilim güzeldi, görebileceğim en nadide insandı ve bu adam, kim olursa olsun, ona bu kelimeyi söylemeye hakkı yoktu.

Sinirlerim beni zorlamaya başlamıştı, tek istediğim Jeongguk'u görmek, iyi olduğunu bilmek ve kollarımı ona dolamaktı. Korkumu ve acımı yaşamaya izin vermeyen bu adamın, ona ucube derken, kapının önünde beklemesini istemiyordum. "Sen Jeongguk'un nasıl bir çocuk olduğunu bilmiyorsun bile, onu kullandın ve yanlış yola sürükledin. Buradan çıktığımızda onu alıp gideceğim ve bir daha göremeyeceksin." Bay Jeon'un sesi koridorda yankılanırken sinirden gülmemek için kendimi zor tutuyordum, Jeongguk'u benden koparabileceğini sanması oldukça gülünçtü.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin