thirty three; put my finger on you thongue 'cause you love to taste

4.8K 502 93
                                    

33; Diline parmağımı koydum çünkü sen tatmayı seversin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

33; Diline parmağımı koydum çünkü sen tatmayı seversin.

-

Yanımda uyumakta olan bedenin saçlarında parmaklarımı gezdirirken arada bandaja takılması sinirimi bozuyordu, onu zarar verebilecek herkesten korumak isterken en yakındaki insanın onun canını en çok acıtan kişi olmasına katlanamıyordum.

Hastaneden çıkışımızı vererek eve geleli sadece birkaç saat olmuştu, ahjumma onu ve başındaki bandajı gördüğü an endişe ile neler olduğunu söylese de Jeongguk arkadaşıma verdiği cevabı vererek düştüğünü söylemişti, ahjumma dikkatsiz olduğu hakkında söylenerek ona yiyecek bir şeyler hazırlarken gülmeden edemedim.

Jeongguk'u odama getirdiğimde Sejin'in onun için getirdiği çantadaki kıyafetlerin aksine kendi tişört ve eşofman altımı vererek üzerini değiştirmiş, sırtını rahat yaslaması için yastıkları ayarlamıştım. Bileğimde duran annesinden aldığım bilekliğin iplerini sökerek onun bileğine takarken "Biz tavşan ve kaplanız, asla ayrılmayız." dediğimde başını sallayarak tebessüm etmişti lakin gözlerinde biriken yaşları görebiliyordum.

Ahjumma hazırladığı çorbayı ve kızarttığı köfteleri getirene kadar onun saçını sevmiş, ailesinden ve tenisten uzak konulardan bahsederek düşüncelerini dağıtmaya çabalamıştım. Aklından geçen çok fazla düşüncenin olduğunu görebiliyordum, zihni birçok parçayı bir araya getirmek için çabalıyordu.

Yemeğini kendi yemek istese de hasta olduğunu bahane ederek ben yedirirken "Minik bebek gibi hissetmeme sebep oluyorsun." demişti, çenesinden akan çorbayı silerken zaten bebeğim olduğunu söylediğimde güldü fakat bu gözlerine ulaşan, onda sevdiğim gülümseme değildi. Yemeğin ardından uykuya dalana kadar televizyondaki bir çizgi filmi izlemiştik, Jeongguk sakin duruyor olsa da dalgın bakışları ve bazen söylediklerimi duymadığı hali ile içinde kopan fırtınaları gösteriyordu ucundan.

Hâlâ onun saçlarını sevmeye devam ederken yirmi dört saatten daha uzun süredir ayakta olduğumu fark ettim, gözlerim uykuya kapılıp gitmek istiyor olsa da zihnimi ayakta tutan bir şey vardı. Bir kolumu onun bedenine atarak daha yakınına gelirken Jeongguk rüyasında mırıldanıp duruyordu, kaşları çatılıyor ve alt dudağı aşağı doğru sarkarak titriyordu.

Onu uyandırmamak için büyük savaş veriyor olsam da korkuyordum, tüm bunları büyük yükler halinde omzuna almasından ve kendini suçlamasından. Gözlerim artık daha fazla dayanamayarak tamamen kapanırken başımı onun boynuna yaslayarak kokusunu içime çektim.

Yanımdaki boşluk ile gözlerimi araladığımda kollarımın arasında sevgilimin aksine bir yastık bulunuyordu, kaşlarımı çatarak gerinirken yorganı üzerimden attım ve ayaklarımı yatağın dışına sarkıttım. Doğrularak perdelerin arasından gün ışığına bakarken başımda uykusuzluğun getirdiği hafif bir sızı vardı.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin