Önceden geldiğim büyük depoların olduğu araziye geldiğimizde motorları yan yana park ettiler. Hyunjin'den her ne kadar ayrılmak istemesem bile kollarımı belinden çekerek indim ve kafamdaki kaskı çıkararak ona uzattım. Gülümseyerek kaskı aldı. Seungmin ve Changbin de yanımıza geldiler. Birlikte büyük depoya girdik. Bu depo sadece boya yapmak için kullanılıyordu. Duvarları çizimlerle doluydu.
"Epey büyük bir yermiş."
"Evet öyle" dedi Seungmin'in sorduğu soruya karşılık Changbin. Hyunjin ile birlikte önceden geldiğimizde girdiğimiz büyük binaya doğru ilerledim. İçerisi biraz kalabalıktı. Changbin ve Hyunjin'in yönlendirmesi ile büyük kalabalığa ilerlemiştik.
"Naber millet?"
"İyi senden naber Hyun. Arkadaşlarınla gelmişsin."
"Evet."
"Her yer sizin kardeşim. Eğlenmenize bakın"
Kısa muhabbetin ardından deponun bir köşesine geçmiştik. Changbin kendini yerdeki minderlerden birine atarak nereden getirdiğini bilmediğim bir poşeti önüne koymuş ve içinden bira çıkarmıştı. Açıp yavaş yavaş içmeye başlarken "Katılmak isteyen var mı?" sorusuna karşı ben kafamı sallarken Seungmin reddetmemiş ve karşısındaki mindere oturarak bir bira açmıştı. Onlar kendi sohbetlerine devam ederken büyük boş duvara döndüm.
"Bu defa ne çizmek istersin?"
"Bilmem. İkimize ne dersin? Gizi bir şekilde."
Göz kırparak söylediğime karşı yanıma yaklaşmış ve sırtını arkadaşlarına dönerek dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuştu. Gülümseyerek benden ayrıldığında ise sprey boyalarını almak için arkasını dönerek gitmişti.
Nasıl bir şey çizebileceğimi düşünürken Hyunjin'in yan profili gelmişti aklıma. Oldukça güzel bir yan profili vardı. Benim de kötü olduğu söylenemezdi. Cebimden telefonumu çıkararak galeriye girdim. İkimizin de yandan çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Bunu birbirlerini tamamlayacak şekilde çizebilirdim.
Hyunjin elinde sprey boyalarla gelince ona gülümseyerek herhangi bir rengi elime alıp resimlere bakarak bir taslak çizmiştim. Çizim yaptığım zaman boyunca etrafımda olanları görmüyor ve ya duymuyordum. Tamamen yaptığım şeye odaklanıyordum. Sadece siyah ve beyaz sprey boyalar ile resmi tamamiyle boyamaya o kadar dalmıştım ki arkamda toplanan insanları fark etmemiştim bile.
"Güzel çizim."
Arkamı dönerek bana bakan kalabalığa baktım. Önlerde biri elleri ceplerinde bir şekilde yanıma gelerek önce resime daha sonra bana bakmıştı.
"Ve tanıdık."
Yüzümdeki gülümsemeyi hiç silmeden yüzüne baktım. Hyunjin yanıma gelerek elini belime atmıştı. Önümüzdeki kalabalık pek de şaşkın görünmüyordu hatta birçoğu dağılmıştı bile. Önümde bana sırıtmasına rağmen gözleri ile ateş açan kişi ise yerinde sayıyordu. Yeni yeni yüzler görüyordum. O ve yeni olanlar diğerleri gibi değilde sıradan bir yaşlılık sorunundan dolayı ölüyordu. Bu da onların bu insanların aslında nasıl kişiler olduğunu bilmedikleri anlamına geliyordu.
Onları umursamadan tekrar çizimime döndüğüm zaman deponun kapısı açılmıştı. Gıcırdayan büyük demir kapının sesi ile o tarafa dönmüştüm. Hyunjin az ötede resmini yapmaya devam ederken o da sese dönmüş ve gelen kişiyi görür görmez gülümseyerek o yöne doğru ilerlemeye başlamıştı. Yerde oturan Seungmin ve Changbin de öylece kapının oradakilere bakarken gözüm Hyunjin ile el sıkışan adama takıldı.
"Sevdiğin insanların, hatta yüzünü gördüğün her insanın ölümünü izlemek nasıl bir duygu Felix. Merak etme. Senin için kendime çok güzel bir ölüm şekli ayarladım. Gördükçe tadını çıkar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See Deaths ~Hyunlix~
FanfictionHayatım boyunca bir çok insanın ölümüne şahit olmuştum. Ve hiçbir şekilde ölmelerine mani olamamıştım. Ama onunkini durdurmak istiyordum. Ölmesini istemiyordum. -Hyunlix- "See The Series" 'ın 2. kitabı olan "See Memori...