Sabah uyandığımda herkesin bir kenara kıvrılıp uyuduğunu gördüm. Minho ve Jisung ikili koltukta uyuyorlardı. Uyuduğum tekli koltuğun yanındaki diğer koltukta ise Seungmin uyuyordu. Changbin hâlâ sandalyeye bağlı olduğu için her hangi bir ihtiyacını karşılayabilsin diye ona yakın duruyordu.
Etrafımdaki dağınıklığın üzerinden geçerek mutfağa ilerledim. Son anda kağıt yığınının arasından aldığım telefonuma baktım. Saat onikiyi geçiyordu ve Hyunjin mesaj atmıştı.
'Bir saate kafede buluşalım.'
Ona bir cevap yazarak bir bardak su doldurdum kendime. Seungmin kafeden birkaç günlüğüne izin almıştı. Her ne kadar bunu yapmasına gerek olmadığını söylesem de beni dinlememişti.
Esneyerek yanıma gelen Minho'ya baktım. Dün kusursuz bir plan oluşturmak için geç saate kadar uyumamışlardı. Onlara minnettarım.
"Günaydın."
"Sana da."
"Bizim öğleden sonra, hatta biraz sonra merkeze geçmemiz lazım. Seungmin evde zaten. Hyunjin'in yanına git ve eğlenmene bak tamam mı?"
Saatin farkında olmadan konuşması üzerine saatine bakarak düzeltmişti kendini. Onlarında işleri vardı ve gitmek zorundalardı. Kafamı sallayarak onu onayladım. Geri salona geçtik. Diğerleri uyanmıştı. Changbin dışında. O hâlâ uyumaya devam ediyordu. Kimse de uyandırmak istemedi tabi. Bir süre sonra Seungmin kendine ve Changbin'e birşeyler hazırlamıştı. Ben üzerimi değiştirmiştim ve Minho ile Jisung da merkeze geçmişti.
"Bakıp durmayı kes üstün güzel duruyor."
Seungmin'in seslenmesi üzerine aynanın karşısından çekilerek kapıya ilerledim.
"Ben çıkıyorum o zaman."
"Tamam size iyi eğlenceler."
Kapıdan çıkarak hızla kafeye geldim. Yerime oturdum ve Hyunjin'e onu beklediğimi söyleyen bir mesaj attım. Kafamı kaldırdım ve girişe baktım. Onu o kadar özlemiştim ki bir an önce yüzünü görmek istiyordum.
Bir süre girip çıkan insanlara ve ölümlerine bakarak Hyunjin'i beklemiştim.
Bir sorun mu vardı acaba?
Tam ona mesaj atacağım sıra kafeden içeriye giren yüz ile kalakaldım. O etrafa bakınıp boş bir masaya otururken gözlerimi onun üstünden alamadım. Birazdan Hyunjin gelirdi ama onu böylece bırakamazdım. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde ona bakarken bir anda ismimi duymam ile karşımda bana gülümseyen kişiye döndüm.
"Felix. Üzgünüm beklettim."
Gelen Hyunjin'e karşı bir gülümseme gönderdim.
"Sorun değil çok beklemedim. Bir sorun mu çıktı?"
Sorum üzerine yanıma oturdu ve kolunu omuzuna atarak beni kendisine çekti.
"Boşver önemli bir şey değil."
Sorusu beni korkutmuştu. Ölümü yaklaşıyordu ve birşeyler bilip bilmediğini bilmiyordum. Hiçbir şey bilmemek beni delirtiyordu.
Gözlerim yine istemsiz bir şekilde az önce gördüğüm yüze kaydı. Yaklaşık birkaç saat sonra buraya yakın bir ara sokakta dövülerek ölücekti. Onu kurtarabilirdim. Bunu yapabilirdim. O kafeden ayrılana kadar ise Hyunjin ile özlemimi gideririm.
"Dalgınsın. Her zamanki gibi."
"Özür dilerim. Fark etmedim."
"Felix bir sorun mu var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See Deaths ~Hyunlix~
FanfictionHayatım boyunca bir çok insanın ölümüne şahit olmuştum. Ve hiçbir şekilde ölmelerine mani olamamıştım. Ama onunkini durdurmak istiyordum. Ölmesini istemiyordum. -Hyunlix- "See The Series" 'ın 2. kitabı olan "See Memori...