Günler sonra toparlanabildiğimde kendimi ilk polis merkezinde bulmuştum. Yanımdaki Seungmin bile neden burada olduğumuzu merak ederken karşımdaki Minho ve Jisung'a baktım. Onlar da benim bu halimi ve neden burada olduğumuzu merak ediyor olmalılardı.
"İyi misin Felix?" Minho dayanamamış ve merakla sormuştu. Arkasındaki camdan dağınık saçlarıma, kızarmış ve şişmiş olan gözlerime ve yüzümün yansımasına baktım. Daha sonra bakışlarımı Minho'ya çevirerek başımı olumlu anlamda salladım.
"Bana yardım edin?"
Dolmuş gözlerimle onlara baktığımda Minho şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Jisung hızla yanıma gelerek önümdeki masanın üzerinden bir şişe suyu açıp bana uzattı ve elini omuzuna koydu.
"Tamam sakin ol. Konu her ne ise sana yardım edeceğiz?"
Verdiği sudan bir yudum aldım ve toparladım kendimi. En başından başlamak daha önemli.
"Benim sevdiğim biri var. Hatta sevgilim. Ama çok az zamanı kaldı yakında ölecek. Öldürülecek!"
Dediklerim Minho'nun ilgisini çekmişti. Bana doğru eğilmiş ve ellerini dizlerine yerleştirmişti.
"Kim öldürüyor peki? Eğer bana eşgalini falan anlatırsan onun hakkında yalandan bir suç duyurusu çıkarabilirim."
"Kim olduğunu bilmiyorum. Uzun süredir bunu araştırıyorum. Olaylar çok karışık. Çok daha fazla karıştı. Hatta araya uyuşturucu bile girdi."
Jisung'un da ilgisini çekmişti olay. Çatık kaşlarıyla beni dinliyordu.
"Hatta en son şey oldu."
Geçen gün olanlar ve beynimde dolanan anıları hatırladıkça ellerim titremeye başlamıştı. Seungmin titreyen ellerimden tutmuş ve bana küçük bir gülümseme sunmuştu. Sağ gözümden bir damla yaş akarken bakışlarımı konuşan Jisung'a çevirdim.
"Ne oldu Felix?"
Titrek dudaklarımı açtım ve ortamın havasını değiştirip herkesi derin düşüncelere sokucak kelimeleri söyledim.
"Birileri benim bu yeteneğini öğrenip en başından elenmem için ölümünü etkisi altında kalıcak kadar kötü bir şekilde değiştiriyor."
Kimse konuşmadı. Seungmin bile şaşkınca bakıyordu. Günlerdir doğru düzgün yemek yememiş ve uyuyamamıştım. Genelde ise ağlamıştım. Çünkü gerçekten hem olanlar hem de o görüntüler beni çok etkilemişti. Ama o hep yanımda olmuş ve az da olsa birşeyler yemem ve sakinleşmem için yardım etmişti.
En sonunda sessizliği Jisung bozdu.
"Bize her şeyi en baştan ve detaylı anlatmalısın?"
"O zaman benim evime gitmemiz lazım. Elimde ne varsa sizinle paylaşacağım.
Aldığım küçük bir onaylamadan sonra bir süre üstlerinden izin almaları için beklemiş ve daha sonra Minho'nun arabasına binerek benim evime gelmiştik. Seungmin önden ilerleyerek kapıyı açmış ve hepimizi eve almıştı. Eve girer girmez karşımıza salon ve sol taraftaki dolu duvar çıkmıştı.
Minho ve Jisung şaşkınca duvara yaklaşmış ve dikkatlice incelemeye başlamışlardı. Ben koltuklardan birine otururken Seungmin bana sen başla der gibi bakıyordu. O olaylara sonradan dahil olduğu için ve en iyi ben bildiğim için ben başlamalıydım.
"En ortada duran uzun sarı saçlı Hyunjin. Sevgilim. Kendisi ile Seungmin'in çalıştığı kafede karşılaştık. İlk karşılaştığımız an ölüm gününü gördüm. Bir ay sonra bıçaklanarak öldürülüyordu. Bıçaklayan kişi bir motorcu kıyafeti ve kaskı takıyordu ama hiç motor görmedim. Ara sokakların birinde hemen bıçaklayıp kaçıyor. Geriye 12 günü kaldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See Deaths ~Hyunlix~
FanfictionHayatım boyunca bir çok insanın ölümüne şahit olmuştum. Ve hiçbir şekilde ölmelerine mani olamamıştım. Ama onunkini durdurmak istiyordum. Ölmesini istemiyordum. -Hyunlix- "See The Series" 'ın 2. kitabı olan "See Memori...