-24-

1.3K 162 126
                                    

Çalan kapıya doğru ilerledim ve Minho'nun kapının arkasına saklanmasını bekleyip kapıyı açtım.

"Selam Felix. Nasılsın?"

"İyi. Girsene içeri."

Changbin içeri gülümseyerek girdi ve girer girmez dolu duvara şaşkınca bir bakış attı. Bana döner dönmez yanımda ona doğru silah tutan Minho ile şaşkınlığı daha çok artmış ve anında ellerini kaldırarak geriye adımlamıştı. Karşısına geçerek donuk ve çökmüş suratımla ona baktım.

"Otur!"

Hemen arkasındaki sandalyeye oturdu. Oturması ile birlikte Seungmin ellerini bantlayarak hareket etmesini engellemişti. Jisung ise ceplerini karıştırmaya başlamıştı. Mutfak masasına cebinden çıkan bıçak, cüzdan, telefon ve bir iki eşyayı bıraktı. Changbin şaşkınca bir bir hepimize baktı ve bakışlarını tekrar bana çıkardı.

"Noluyor lan burda? Seungmin? Felix?"

Minho elindeki silahı indirerek geri yerine yerleştirdi.

"Şimdi söylediğim her şeye cevap vericeksin tamam mı? Doğru cevapları istiyorum!"

Ona karşı konuşurken sesimden akan üzüntü ve korku çok belliydi.

"Ne yapıyorsunuz lan siz? Şu an yaptığınız yasadışı. Ayrıca bu ne sikim iş be?"

Koltuklardan birine oturarak kollarını birbirine bağlayarak oturan Seungmin "Felix'in sorduğu sorulara cevap ver yeter Changbin. Bu hem senin hem de Hyunjin'in yaşamı için önemli" diyerek sinirle yüzüne baktı.

"Ne yaşamı ne önemi lan bırakın beni. Bu yaptığınızdan Hyunjin'in haberi var mı Felix?"

Daha fazla ayakta kalamamış ve kendimi bana en yakın yer olan sehpalardan birine bıraktım.

"Biz polisiz. Sessiz ol ve ne sorarsa cevapla."

"Ne polisi lan polis dediğin merkeze çeker ayrıca suçu yokken de alamaz. Ayrıca şu an esir alınıyorum almanız gereken onlar ben değil."

"Ben bir cinayet polisiyim ve bir cinayet üzerinde araştırma yapıyorum. Ayrıca ben kimin suçlu olduğunu burada daha iyi biliyorum."

"Yürü lan biliyormuş. Peki neden-"

"Changbin sen ve Hyunjin yakın zamanda öleceksiniz."

Söylediklerim üzerine Minho ile tartışan Changbin anında susmuştu. Şaşkınca suratıma bakarken yüzü bir anda sinirli bir hale döndü.

"Ne saçmalıyorsun sen? Şizofren falan mısın? Ölecekmişiz! Daha fazla saçmalamayı kesin ve çözün beni." Herkes susmuş ve konuşmayı bana bırakmışlardı artık. Changbin de oturduğu yerden debelenmeye başlamıştı.

"Çok ciddiyim Changbin. Hyunjin ve sen yakın zamanda öleceksiniz. Bana inanmana gerek yok ama sorduğum sorulara lütfen doğru cevap ver olur mu?"

"Ne sorusu lan bırakın beni diyorum? Hyunjin'e üzüldüm şu an delinin tekini seviyormuş."

Söylediği şeyler yüzüme tokat gibi çarparken Seungmin yerinden hareketlenmiş ve Changbin'e sert bir tokat atmıştı.

"Kendine gel. Felix Hyunjin'i çok seviyor. Günlerdir onun için çabalıyor. İçinde büyük karmaşalar, üzüntüler ve yıkımlar taşırken Hyunjin'e gülümseyerek onu kurtarmaya çalışıyor. Sen ne anlarsın. Bir daha sakın böyle bir şey söyleme. Hyunjin benimde arkadaşım. Hem de uzun zamandır. Ama Felix de arkadaşım."

Changbin sinirle gülümsemeye başladı.

"Sen de aklını yitirdin heralde Seungmin kendine gel ve çöz beni."

See Deaths ~Hyunlix~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin