Başımdaki sızı ile gözlerimi açtığımda yine bir tartışma duymuştum.
"Bu şekilde bir yere varamazsınız."
"Ne yapalım yani. Elimizden bu kadarı geliyor. Herşey çözülene kadar bu şekilde devam edicez."
"Sakin ol Minho."
"Ben zaten sakinim Jisung ama bu yerden bitme beni delirtiyor."
"Sen kime yerden bitme diyorsun lan. Size yardımcı olucam dememe rağmen hala beni bağlı tutmanıza bile bir şey demiyorken senin şu tavrına bak."
"Ne yani bir uyuşturucu çetesinin içinde olan bir bağımlı sırf yardım edicem dedi diye sözüne mi güvenmemi istiyorsun?"
"Minho?"
"Ben onlardan değilim ayrıca bunu ben istemedim. Hyunjin'in ve benim hayatımız söz konusu iken nasıl yanlış bir şey yapabilirim ki?"
"Changbin?"
"Belki bize güvenmiyorsun hâlâ. Nerden bilebilirim ki? Ben bir polisim. Hem de cinayet bölümünden. Senin gibi ne çok insan gördüm biliyor musun?"
"Bu yaptığın-"
"Yeter!"
Sinirle bağırmam ile hepsi bana döndü. Şaşkınca olayları izleyen Hyunjin de dahil.
"Sizce kavga etmenin sırası mı?"
"Felix haklı Minho. Sakin ol?"
Minho sinirle kafasını salladı ve koltuklardan birine oturdu. Daha sonra da eliyle Hyunjin'i göstererek bana döndü.
"Onun burda ne işi var Felix?"
Bu soru tamamen meraktandı. Herkesin merak ettiği bir soruydu. Yerimden kalkarak Hyunjin'in yanına gittim. Bir sandalye çekerek karşısına oturdum ve ağzındaki bandı çıkardım. Sinirlerine hakim olmaya çalışarak bana bakıyordu. Gözünü benden çekerek duvara baktı.
"Sen bayıldığından beridir duvarı inceliyor. İnanmasa bile ona anlatman en iyisi Felix." Seungmin haklıydı. Ona anlatmak zorundaydım. Herşeyi.
"Ben bir katil değilim Hyunjin."
Söylediklerim üzerine bana baktı. İnanmak istiyordu. Ama sanki gördükleri buna engel oluyordu.
"Bana ne gördüğünü söylersen ben de sana en iyi şekilde nasıl olduğunu açıklarım."
Bir süre durdu. Sadece gözlerimin içine bakarak.
"Elinde bir sopa ile başından kan akan çocuğun yanında dikiliyordun. Bunlar olur olmaz sokağa o geldi ve seni göndererek başkalarını aradı. O bir polis ama seni olaylardan uzak tuttu. Biri kafama silah dayadı. Changbin eli kolu bağlı şekilde senin evinde. Duvarında daha ölmeden beni kimin öldğrdüğünü anlatan bir tablo gibi bir şey var. Ne olduğunu hâlâ anlamış değilim. Arkadaşın Changbin'e açık açık uyuşturucu bağımlısı dedi ve o da bunu kabul etti resmen. Ayrıca Seungmin de sizinle. Sen benim sevgilimsin Felix. Benden ne saklıyorsun?"
Gülümsedim. Beni hâlâ sevgilisi olarak görüyordu. Bu bile iyi bir şeydi.
"Sana gerçekleri anlatırsam bana inanır mısın?"
Ona yakın olan yüzüme yaklaştı ve anlını benimkine yasladı.
"Sana her şekilde inanırım Felix. Yeterki anlat bana."
"Bak Hyunjin benim küçük bir özelliğim var. İnsanların ölümlerini görebiliyorum. Yeri saati ve zamanı. Yüzlerini görür görmez ölüm anları sanki kendim yaşıyormuşçasına beynimde anılar doluyor. Bunu durduramıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See Deaths ~Hyunlix~
FanfictionHayatım boyunca bir çok insanın ölümüne şahit olmuştum. Ve hiçbir şekilde ölmelerine mani olamamıştım. Ama onunkini durdurmak istiyordum. Ölmesini istemiyordum. -Hyunlix- "See The Series" 'ın 2. kitabı olan "See Memori...