55 ~ MAVİ GÖREV

453 45 45
                                    


Selam arkadaşlar, nasılsınız?

Yeni bölümle geldik biz.
Umarım seversiniz bölümü..🎈

Hikaye nasıl gidiyor? Yorumlarınız benim için çok önemli lütfen bol bol yazın.

Ayrıca geçen bölümde yorumlar yapan tüm okuyucularıma sonsuz teşekkür ediyorum. Yorumlarınız, fikir ve önerileriniz beni öylesine mutlu ediyor ki. Hepsini okuyorum cevap veremesem de. İyi ki varsınız..🙏🏻💙

Şimdi keyifli okumalar..

..

Hande'nin yani Gece'nin anlatımıyla..

Ayşe'yle geçirdiğim öğle arasından sonra yine şirkete dönmüştüm. Odamın olduğu kata çıktığımda ilk olarak Ebru'yu çağırdım ve Tolga'yı sordum. Gelmediğini söylemişti. Faruk'u da aramak istemediğim için sabırsızca bekliyordum haberlerini. Neredeydiler acaba?

Biraz çizim yaptım, ekipten gelen birkaç kişiyle kısa kısa görüşmeler yaptım. Sürekli oturmaktan dolayı artık rahatsız olarak kalktığımda, kendime bir kahve almak için arkadaki küçük mutfağa gittim.

Dolaptan uzanıp bir fincan çıkarttığım sırada arkamdan biri bana yanaşarak benimle birlikte uzanmıştı. Anında başımı çevirdim ürkerek.

Yüzümü çevirdiğim gibi de onu gördüm, sırıtıyordu karşımda. "Tolga! Ödümü koparttın!" dedim samimiyetle.

"Korkma benim.. Hem şirkette başka kim sana bu kadar yaklaşma cesareti gösterebilir ki?" dediğinde ben uzanmayı bırakmıştım. O iki fincanı alıp, kendini hafifçe kaydırırken tezgaha dayandı.

Elindeki iki fincanı tutarken ben de kahveleri doldurdum. Konuşmadan da anlaşabiliyorduk, aslında önceden beri alışık olduğumuz gibi.

"Nerdeydin?" dedim direk, hiç çekinmeden. Artık beni öptüğüne göre açık konuşabilirdik.

"Hesap mı soruyorsun?" dedi anında garipseyerek. Gerçi hoşuna gitmiş gibiydi..

"Yoo.. Merak ettim sadece.." diyerek kahveyi bırakıp fincanımı aldım parmaklarının arasından. Bunu yaparken fazlasıyla yavaştım.

"Hımmmm... Aslında biraz işlerim vardı, evden çıkamadım." dedi.

"Nasıl işlermiş bunlar?" dediğim anda dikleştim ve gözlerimi kıstım. Fincandan bir yudum aldım, sıcak sıcak.

Sırıttı. "Merak etme, kadın falan yoktu. Söz verdiğim gibi.."

"Neyse.." diyerek omuz silktiğimde ise fazlasıyla rahatlamıştım. Ona bunu bilerek biraz da olsa belli ettim. Hoşuna gidecekti.

"Ee sen düşündün mü?" dediği anda ise gözlerimi yine ona çevirdim. Bu sefer uzun süren büyük birkaç yudum kahve içtim hızlı hızlı bırakmadan. Sanki heyecanlanmışım, paniklemişim gibiydim..

"Sakin, Gece! Dur, yancaksın!" dediğinde fincanı elimden almak ister gibi çattığı kaşlarıyla, endişeyle müdehale etti.

Fincanı elimden çektiği gibi biraz kahve de ellerimize ve üzerime döküldü.

"Ahh!" dediğimde, panikleyerek elindekini bıraktığı gibi bulduğu peçeteyi hemen bana uzattı. Önce elimi ve ağzımı sildim. Birkaç peçete de kendisi aldığında, üzerime dökülen kahveye odaklanmıştı. "Yandın mı? İyi misin?" diyerek soruyordu aynı zamanda da.

"Yandım!" dedim yeni idrak etmiş gibi.

"Off!" dedi, tamda yapacağı gibi kızıp sinirlenerek. Dikkatsiz olduğumu düşünüyordu.

MAVİ GÖREV (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin