GÜNLER

19 3 0
                                    

İyi gibiyim, olmak zorundayım daha Yui'nin intikamını alıcaz. Yapalım Haru ne gerekiyosa yapalım, ne olucaksa olsun
-Hayır Akina, bu halde olmaz.
-Üzgünüm Hiroshi ama bu konuda sana söz tanımam. Ölüceksekte en azından bişey uğruna ölelim.

BİRİNCİ GÜN

Fabrikadan çıkan iki araba şehir merkezine doğru ilerlemeye başladı. Beklendiklerinden habersizlerdi, iki yüz metre ileride Haru'lar bekliyordu kendilerini. Sağa sapıp girdikleri sokakta kapanmış olduğunu görüp geri geri çıkmak isteyince arkadan çıkan Nori ve Miyako arkadaki arabayı kurşun yağmuruna tutarken cebelleşemeden öldü birkaçı. Haru ve Hiroshi'de on taraftan çıkıp öndeki arabayı taradı. Bir bir yedikleri kurşunlarla oldukları yerde can verdi adamlar biri hariç. Kapıyı açan adam ateş ede koşarken girdiği binada dışarıya baka baka koşarken önüne döndüğü sırada boğazına saplanan mızrakla birlikte kanlar içinde yere yığıldı. Diğerlerinin bakışları arasında dışarı çıkan Akina araçlardaki cesetlere bakarken Haru'nun
-Adamlar gelmeden çıkalım bir an önce hadi demesiyle koşarak arka tarafa gizledikleri arabalara binip geri dönüş yoluna koyuldular.

Duyulan silah sesleriyle fabrikada bulunan adamlar etrafa bakınırken koşarak çıkan siyah ceketli
-Ne oluyor ? diye sordu.
-Bizimkiler olabilir.
-Arabalara, arabalara diyip araçlardan birine binen siyah ceketli gaza basarken arkasından çıkan iki arabada peşinden geldi. Son sürat çatışmanın olduğu sokağa girerken arabaların halini görünce duran araçlardan bir bir indi herbiri. Tek tek içini kontrol eden siyah ceketli adamların cesetlerini görünce deliye dönerken
-Kim yaptı lan bunu ? diye arka arkaya birkaç kez bağırdı.

Ryagokuya dönen araçlarda içleri birazda olsa soğumuştu her birinin. En ufak bir olumsuz sonuç yoktu en azından. Elinde tuttuğu mızrağı temizliyen Akina başını Hiroshi'nin omzuna koydu. Şöför koltuğunda Haru oturuyordu, dikiz aynasından göz göze gelirken tebessüm etti ona. Arkadaki arabada onları takip eden Nori ve Miyako'nun da keyfi yerinde gibiydi.

Yüzbaşı ve astsubay girdikleri yeni bir sokağın enfektelerle dolu olduğunu görüp geri dönücekken havada uçan dronu fark etti astsubay.
-Drone var, komutanım.
-Sakince çekil.
Gizlice drone baka baka geri çekilirken sanıldıkları gibi gözetlenmiyolardı. Dronu uçuran şehir avcılarıydı. Koşa koşa girdikleri ara sokakta izlerini kaybettirmeye çalışırken çoktan fark edilmişlerdi bile. İki, üç demeden girdikleri ara sokaklarda kendilerini kaybettirmeye çalışırken duydukları seslerle silahlarını doğrultalarda karşılarında gördükleri Yota ve Taimu'ydu, birbirlerine sarılırken arkadaki diğer şehir avcıları etrafı kontrol ediyordu. Askerlere ve araçlara bakan Yüzbaşı
-Artık eşitiz dedi içinden.

İKİNCİ GÜN

Bu sefer sıcak çatışma yoktu, doğruca pusu kurmuş bekliyolardı. Yanlızca Haru ve Hiroshi. Diğerleri ise onlara göre daha da uzaktaydı. Ellerindeki dürbünlerle fabrikayı izleyip çıkıcak olan arabaları beklerken çıkmalarıyla ilerleyişlerini takip ettiler. Git gide kurdukları tuzağa yaklaşıyolardı ki arka arkaya geçicek arabalar büyük bir gürültüyle havaya uçtu.

Sabahın erken saatlerinde yolun kenarına hazırladığı patlayıcıları bir bir tuzaklıyan Haru bindiği arabayla gözlem yapan Hiroshi'nin yanına gelirken beklemeye koyuldu.

Arka arkaya gerçekleşen patlamalarla arabalar paramparça olurken gökyüzü dumanlarla kaplanmıştı. Gülerek birbirlerine bakarken Nori'nin
-Telsizden, çıkıyolar uzaklaşın ordan demesiyle arkaya doğru kaçıp gizledikleri arabaya binip hızlıca uzaklaşırken yolda karşılaştıkları kızların peşine takılıp uzaklasmaya devam ettiler.

Hayatta kalma adına yaptıkları pekte birşey yoktu açıkcası, birkaç gün daha böyle tuzak kurdukları adamları öldürürken öldürdükleri adam sayısı elliye yaklaşmıştı. 

Sabah hazır bir şekilde bekliyen Akina Haru'un arenaya girmesiyle bişey söylemesini beklerken
-Bu kadar dedi ?
-Ne bu kadar.
-Aralıksız günlerce saldırdık, sence bi önlem almıyacaklar mı ?
-Durmamız gerektiğini söyleme bana.
-Şimdilik sadece.
-Tamam diyen Akina elindeki tüfeği bırakıp arenadan çıkarken arkasından bakakaldı Haru. Koridorda sinirli bir şekilde yürüyen Akina'nin gerginliği net bir şekilde yüzünden okunuyordu, havuzun önünden geçerken gören Hiroshi koşarak durdururken
-Ne oldu ? diye sordu.
-Durmamız gerekiyormuş ?
-Mantıklı olan bu değil mi ?
-Ne güzel gidiyodu Hiroshi, tek tek kıstırıp öldürüyorduk
-Çocukça davranıyosun, kendine gel.
-Benim en yakın arkadaşım öldü, benden durmamı bekliyemezsiniz.
-Benimde arkadaşımdı, ama plansız hareket edersek, intikamını felan alamadan ölürüz.
-İyi öyle olsun.

Akina yanından ayrılıp giderken Hiroshi'de arenaya doğru yürüdü. Ringin dibine oturan Haru elindeki tüfeği temizliyordu, Hiroshi'nin düşünceli bir şekilde içeriye girmesiyle elindeki silahi yanına koyup
-Kötü geçmiş gibi ? dedi.
-Pek durucak gibi değil dikkat etmemiz lazım.
-Öfkesi aklına engel olucak bi perde oluşturmuş bunu aşması gerekiyo.
-Ne yapıcağımı bilmiyorum inan bana ?
-Kendi haline bırakmaktan başka şansın yok. Kendiyle savaş halinde şuan.
-Her konuda nasıl bu kadar tecrübeli olabiliyorsun ?
-Benim sıradan polis olduğumu sanıyosun fakat öyle değil. Eski özel askeri birlikteydim, neler gördüğüme inanamazsın. Bir gün operasyondayken arkadaşım vuruldu, pusu kurmuşlar fark edemedik tabi. Gözlerimin önünde öldü, görmediği için şanslı o, beyninin içinde parazitler dolaşmaya başlıyo o andan sonra, sen sen olamıyorsun yani. Zombileşiyosun birnevi onlar yemek istiyo sen yakıp yıkmak.
-Arkadaşın için üzüldüm.
-Bir buçuk yıl oldu tam. Bırakmak için meslekten ayrılıp normal bi polis olayım dedim başımıza gelenlere baksana.

Haru söylediğinde haklıydı, bugüne kadar gerçekleştirdikleri tüm saldırılar başarılı olsada artık işler çok tehlikeliydi. Tahmin ettikleri gibi bir sürü yere adamını gizlemişti siyah ceketli. Saldırılar canını oldukça sıkarken gerçekleştireni bulup öldürmek için yeminler etmişti.

Onlar bu olaylarla uğraşırken Tokyo'nun her bir sokağında ciddi bir enfekte artışı gerçekleşiyordu. Şehir merkezine girmeye ihtiyaç duyarlarsa eğer ciddi sorunlar çıkıcak gibiydi.

Siyah ceketli saldıranları yakalamak için adamlarını görevlendirirken bi yandan da teslimarlara abanmıştı. Yağmaya çıkan adamların sayısını iki katına çıkarırken sürekli bi git gel gerçekleştiriyolardı. Şehir avcılarının kaybolan iki araçlarını alanda kendi adamlarıydı. Sağdaki fabrika sonuna kadar ihtiyaç malzemesi ve silahla doluydu. Şehir merkezinde bulunan karakol, hastane ve market gibi yerlerin %70'ini boşaltmışlardı bile.

Tehlike her biri için gerek birbirlerine karşı olsun gerek enfektelerden dolayı olsun ciddi derecede artarken bakalım bidahaki karşılaşmalarında neler olucak.


TOKYO'DA SALGIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin