DENGELER

42 8 3
                                    

Kendine çıkış bulamıyacağını anlıyan Hiroshi en sonunda itiraf etti.
-Birileri var.
-Birileri mi var ?
-Evet, nerde olduklarını bilmediğim ama telsizden birbirleriyle iletişim halinda olan birileri var.
-Telsizi nerden buldun ?
Yui'nin sorusuyla sinirli bir şekilde Haru'ya bakan Hiroshi
-Polis arabasından diye cevap verdi.
-Polis arabası mı ?
-Evet.
-İyide ne alaka ?
Akina ve Haru olanların bazılarını biliyordu.
-Olayların başladığı gece hastane gibi bi yere kapatıldım zorla, kaçmayı başardım tabi, sonrasında kaçarken polisin genç bir çocuğu öldürdüğünü gördüm sonra üzerime ateş açtı bide. Bende arabasını alıp kaçtım.

Yui ve Miyako duyduklarına şaşırırken konuyu dağıtan Haru oldu.
-İrtibata geçtiklerinde ne konuşuyolardı ?
-Normal şeyler, olan olaylardan bahsedip hayatta kalmak için şans dilediler.
-Sıradan insanlar o zaman tıpkı bizim gibi.
-Belli olmaz o herkes telsize erişemez kolay kolay.
-Biz neden görmesik o telsizi, yanında mı taşıyosun ?

Masadan kalkan salona geçip komidinin çekmecesinden çıkardı telsizini, ortada bulunan sehbanın üzerine koyduktan sonra oturdu.
-Burda dursun artık hepimiz birlikte duyalım.
Diğerleride salona geçip otururken
-Böyle bir şeyi nasıl saklarsın inanamıyorum sana dedi Akina.
-Üstüne daha fazla gitmeseniz ki diye çıkışan Miyako Hiroshi'ye arka çıkarken
-Onu senden fazla düşünüyoruz biz merak etme dedi.

Ortam gerilmeye oldukça müsaitti bu sefer bunu engelliyen Yui oldu.
-Sen polisin birini öldürdüğünü söylüyorsun doğru mu ?
-Doğru.
-Üzgünüm Haru ama sana nasıl güvenicez peki ?
-O polislerden biri olsaydım arkadaşların şuan yaşamıyordu bunu oda söyledi.
-Tamam, bu konuyu kapatıp şimdi ne yapıcağımızı konuşalım.
-Dışarının durumu pekte iyi değil, birkaç gün daha ne olur ne olmaz burda bekliyelim.
-Mantıklı.
-Burda durduğumuz her dakika daha da tehlikeli değil mi ?
-Dışarısı o haldeyken burdan çıkmamız pekte olası değil.

Şehir Avcıları günlerdir sürdürdüğü operasyona aralıksız devam ederken öldürdükleri kişi sayısı yüzlerce insanı geçmişti. Şehir merkezine git gide daha da yaklaşıyolarken temizledikleri yeni bir binadan daha çıktılar. Binanın girişindeki ana koridorda ilerlerken dışarıdaki avcıların
-Dikkat edin diye bağırmasıyla koşarak bulundukları sokağa çıktıklarında etraflarınin enfektelerle sarılı olduğunu gördü her biri. Kendilerine git gide daha da yaklaşan enfektelere bakarken ateş etmeye başladılar. Silahlarında takılı olan susturucular ses çıkarmalarını engellerken öndeki beş asker ateş ede ede dönüşmüşlerin üzerine yürürken kurşun yiyen enfekteler bir bir yere yığılıyordu.  Askerlerden biri debeleşmenin arasında tüfeğini düşürürken almak üzere eğildiği anda üzerine onlarca enfekte yığıldı. Acı çığlıklar eşliğinde tüfeğine uzanıp rast gele ateş etmeye başlarken yanındaki iki arkadaşınıda vurdu. Biri karnından diğeri ise sırtından yediği kurşunlarla yere yığılırken enfektelerin üzerlerine çökmesiyle saniyeler içinde öldürüldü. Önündeki enfektenin kafasına sıkıp yanındakinide tekmeyle kendinden uzaklaştıran yüzbaşı
-Dağılın diye komut verince gruplar halinde dağılmaya başladılar.

İki asker yaklaşık iki yüz metre koştuktan sonra gördükleri benzin istasyonuna yöneldi. Yol üzerindeki enfekteleri vura vura ilerlerken istasyonun bahçesine girdikleri sırada tüfekleri omuzlarına alıp tabancalarına sarıldı. Bahçenin doluşmasıyla sırt sırta verirken umutları tükenirken biri benzinliğinin çatısına çıkan merdivenleri gördü. Eğile sakıla aralarından geçtikleri enfekteleri ardında bırakırken çatıya tırmanmayı başarırken çanta ve tüfeklerini yere koyarken kendilerini sırt üstü yere bıraktılar.

Yüzbaşı ve yardımcısı ise iki katlı bi kafeye girdikten sonra üst kata çıkıp merdivenleride kapatmıştı. Araçlardan ve askerlerden ayrı düşmeleri işleri zora sokucaktı.
-İşe yarıyacak bişeyler bakıyım diyen yardımcısı yanından ayrılırken tek başına kalan yüzbaşı kulağindaki telsizi çıkarıp yanına koydu.

Altı askerin daha cesedi enfektelerin arasında parçalanmış haldeyken onların dışında kaçmayı başaran dört asker daha vardı. Kendilerini attıkları binada üst katlardan birinde girdikleri daireya kapatmışlardı kendilerini.

Herkes bir bir başka odalara çekilirken salonda bi tek Akina ve Yui vardı. Karşılıklı oturdukları yerde ikiside sessizce kafasını dinliyordu ki sıkılan Yui
-Hiroshi'ye fazla yüklenmedin mi ? diye sorarak muhabbeti açan Yui oldu.
-Hangi konuda ?
-Başına neler gelmiş Akina, akıl alır gibi değil.
-Defalarca arayıp mesaj atamdık mı Yui hiçbirine dönmedi sabah oluncada dışarı çıkıp öylece gitmiş normal değil mi yani ?
-Haklısın aslında.
-Esas sorun bu değil zaten.
-Ne peki ?
-Farkında değil belki ama değişti, değişiyo. Bizden hiçbirşey saklamazdı sende çok iyi biliyorsun bunu ama bak sakladı, saklamış yani.
-Yaşadıklarımızdan sonra hangimiz değişmedik veya değişmiycez ki Akina akıl alır şeyler mi şuan yaşadıklarımız.
-Buraya geldiğimde nasıl bi haldeydim Yui her birimiz değiştik, değişicez ama olan olaylara, birbirimize karşı değil.
-Benim tek korktuğum şey ölmek değil artık, yaşıyacaksak eğer aramızın bozulması.
-Bozulmaz böyle giderse pek emin değilim ama bozulmaz.
-O zaman sana yol göründü.
-Ne yolu Yui ?
-Git konuş hadi, uyuyacağını pek sanmıyorum ne kadar erken hallederseniz o kadar iyi.
-Gece gece ne konuşması Yui, sabah olsun bari.
-Lütfen Akina benim için en azından aranızın böyle olması üzüyo beni.
-Böyle olması gerekiyordur belki ne biliyoruz ki ?
-Saçmalama sevdiğin halde belki böyle olmalıdır mi diyeceksin yapma.
-Saçmalama Yui saçmalama.

Gizlice konuşmalarını dinliyen Haru bu konuşmanın açılmasıyla iyice kulak astı.
-Onunda seni sevdiğini biliyoruz, itiraf etme konusunda beceriksizsiniz o kadar.
-Konuyu kapatsak olmaz mı ?
-Gidip konuşmadığın sürece asla en azından benim için ne olur ?
-Tamam, tamam gidip konuşucam diyen Akina oturduğu yerden kalkarken saklandığı yerden sessizce odasına girdi Haru. Hiroshi'nin uyuduğu odanın önüne gelen Akina kapıya tıkladıktan sonra
-Gelebilir miyim ? diye sordu.
-Tabi demesiyle o doğrulurken odaya girdi. Sakince yanına otururken
-Sana sert davrandıysam özür dilerim diyerek ilk adımı attı.
-Hayır, sen haklıydık o hayatımızı kurtardı. Saklama konusunda da öyle size söylemem gerekirdi ama pek kendinde değildin seni korkutmak istemedim sadece.
-Bu olaylar başladığında sana ulaşmak için elimden gelen herşeyi yaptım Hiroshi herşeyi. Defalarca aradım onlarca mesaj attım, hiçbirine dönmedin ama.
-İçmek için çok yanlış bi zamanı seçmişim. Akina bak ben .....
-Sana güvenmek istiyorum Hiroshi güveniyorumda ama bidaha benden bişey saklama olur mu ?
-Söz .
-Hayatına biri girse bile ?
-Ne demek o.
-İyi geceler diyen Akina kalkıp odadan çıkıcakken kolundan tutan Hiroshi arkasından sıkıca sarıldı.
-Neden bahsediyosun az çok tahmin edebiliyorum ama öyle bişey yok inan bana.
-Pek öyle görünmüyo ama.
-Hani bana güveniyordun ?
-Güveniyorum.
Akina'nın kendine güvenmesine bu defa ciddi şekilde inaninca kendini geri çekti. Akina'da Miyako ile aralarında bişey olmamasına sevinirken dönüp yanağından öptükten sonra odadan çıktı.

Aralarındaki problemi çözmenin verdiği rahatlıkla ikiside mutlu mutlu uyudu bu gece.

TOKYO'DA SALGIN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin