ep.4'earned it'

836 94 105
                                    


'sen her zaman buna değersin'


*******

99 model kırmızı mustang arabasında geçirdiği süre artarken yan koltuğa bıraktığı telefonuna uzandı. Jeno asansöre binmek üzereyim diyeli tam yirmi dakika oluyordu. Bıkkınlıkla nefes verip açtığı kamera eşliğinde görüntüsüne bakındı Jaemin. Fazla özenmemişti giysilerinde, basit parçalar sarmıştı bedenini lakin saçları ve makyajı için saatlerini harcamıştı. Güzel görünmeyi seviyordu avcı. Dudaklarına sürdüğü tatlı kiraz rengi ruju bütün dikkatleri o bölgeye toplamaya yardımcı oluyor, banyodan sonra maşa ile geçirdiği sürenin getirisi olarak bukleli karamel saçları alnının çevresine yayılıyordu. Jeno, onun ten kokusunu sevdiğinden bahsederdi hep, bu yüzden parfüm sıkma gereği de duymadı. Bütün varlığı özgüveninin tümüne temel hazırlayan simasıydı.

Parmakları radyoya uzandı, ilk çıkan şarkının kulaklarına dolmasına izin verirken başını kaldırıp binaya baktı. Tam o esnada döner kapıdan çıkıp el sallayan vampir girdi kadrajına. Nutku tutuldu zira Jeno yine yapmıştı yapacağını...

Bacaklarını tümüyle saran siyah yırtıklı kotu, hemen kotunun içine soktuğu yine siyah olan boğazlı kazağı  ve deri ceketi ile kusursuz görünüyordu. Havalı tarzını postalları ile tamamlamıştı. Saçlarını alnının iki yanına ayırmış, bilinçli şekilde nemli bırakmıştı. Arabada konumunu alırken başka bir detay daha çarptı avcının gözüne. Genç vampir, kemikli parmaklarını daha da iştah açıcı gösteren yüzükler ile donatmıştı. O parmakların çıplak teninde gezindiğini hayal etmekten alamadı kendini Jaemin, sertçe yutkundu lakin nafile, kendine gelemiyordu.

"İstersen direk odama çıkalım Jaemin. Her an üstüme atlayacak gibi bakıyorsun."

Özgüvenli konuşması ortamdaki bütün ateşi söndürürken gözlerini devirdi Jaemin. Evet, etkilenmişti ancak abartmaya gerek yoktu. 

Kontağı çevirip yola döndü. Jeno tam merkezde oturuyordu dolayısıyla gidecekleri yerde yalnızca on dakikalık mesafedeydi. Düz gitmesi gereken yolda aklına aniden gelen düşünceler ile direksiyonu sola kıvırdı. Kısa süre içerisinde tek bir sokak lambasının aydınlattığı çıkmaz sokağa girmişti ikili. Jeno ne olduğunu anlamaya çalışırken Jaemin'in simasında muzip sırıtışı hakimdi.

"Düşündüm de..."

Emniyet kemerini çözüp kapşonlu hırkasını arka koltuğa attı. Bacaklarını iki yana açarak Jeno'nun kucağına yerleşti.

"Belki bu gece sağ çıkamayabilirsin ve bu görüntüye yalnızca bakarak veda etmek epey yazık olur. Önce tadına bakmak fena fikir değil."

Gencin söyledikleri ninni misali uyuşturuyordu vampirin zihnini. Jaemin kusursuz güzelliği ile kucağında, istekli harelerini teninde gezdiriyordu. Karşı konulması epey güçtü zira avcı kimsede gözlemleyemediği farklı cazibelere sahipti. Jeno'nun nefesini kesen türden cazibeler...

"Sadece tadıma bakmakla yetinebilecek misin avcı?"

İtina ile kısık çıkarttığı sesi ortamı daha erotik hale getirirken kucağındaki gencin kalçalarını okşadı. Üzerine eğilen Jaemin ona dünyanın en eşsiz kokusu ile bırakırken kulağında hissettiği ıslaklık alt tarafını harekete geçirmeye zorluyordu. Jaemin usulca dişleri arasına aldı vampirin kıkırdağını. Araya dilini de katarak kulak memesine doğru ıslak izlerini bıraktı. Nihayetinde üç küpenin bulunduğu kulak memesini dudakları arasına alarak iştahla emdi. Metaller diline dolanıyor, heyecan katıyordu. Jeno ise üzerinde şaheserler yaratan avcıya hoş inilti tınılarını vermek ile meşguldü. Tabii bu esnada elleri de rahat durmuyordu, Jaemin'in sıkı baldırlarını sıkan avuçları yukarı doğru hareketleniyor, sıyırdığı gömleği ardından çıplak belini okşuyordu. 

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin