'seni düşündüğümde kalbim sarsılıyor'
****
Huzurlu uykusu ruhuna dinginliği bağışlarken açtı gözlerini usulca. Uyku kesinlikle en sevdiği şeydi Jaemin'in zira karşılık beklemeden iyi hissettiren tek şeydi nezlinde. Gözlerini kapatması yetiyordu bilincinin kapanmasına.
Kasılan bedenini esneyerek gevşetirken yarı şekilde üzerinde yattığı adama bakındı. Yorgun hareleri huzur kristalleri ile bakıyordu, uzun zamandır açık oldukları da belliydi.
"Ne zaman uyandın mı demeliyim yoksa hiç uyumadığın durumunu mu kabullenmeliyim?"
Sorduğu soru Jeno'nun solunda tatlı tıkırtılar oluştururken kendine kızdı avcı, neden umrumda ki diye sordu bilincine lakin cevap almamak için derhal sildi sorusunu zira alacağı cevaptan korkuyordu. En iyisi sorgulamamak ve anın tadını çıkarmaktı.
"Bir günüm boşa gitti Jeno Lee, daha fazla oyalanmadan çıkalım karargahına artık."
Yataktan kalkmak için hazırlanan gencin bileğini yakalayıp kendine çekti Jeno. Büzdüğü dudaklarına ek eğdiği başı ile fazlaca çocuksu görünüyor, ortamın havasının soğumasına bir nebze olsun izin vermiyordu.
"Boşa gitti derken avcı? Fazla kibar davrandığım için mi böyle söylüyorsun? Hm?"
Avcıyı altına alarak kollarından aldığı destek ile baskı yapmadan üzerine çıktı. Böylece Jaemin'i kapana kıstırmış, kaçmasına müsaade etmeyerek ihtimal gibi gözüken kapıları da kapatmıştı.
"Körelmişsin Jeno, eskiden daha cesurdun. Belin eskisi gibi işlevli değil sanki."
Alaylı gülüşü dağılmış saçları ve uykulu gözleri arasında adeta parlıyordu. Nefes kesici güzelliği tenindeki morluklara rağmen etkisini kaybetmemiş aksine çok daha çekici bir hale bürünmüştü vampirin gözünde. Yutkundu sertçe lakin bu hareketi nefesini tıkadı. Gözlerini kırparak bile kayıptı onun için zira kapattığı saliselerde avcının ruhunu ısıtan gülüşünden mahrum kalırdı.
Düşünmeden dudaklarını avcının gülüşüne bastırdı. Kirpikleri Jaemin'in uzun kirpiklerine karışırken o da gülümsedi. Bu hamleyi beklemeyen avcı ise öylece kalmıştı, tepkisiz.
"Bu neydi?"
"Gülüşünden öptüm seni avcı."
Buğulandı farklı renklerdeki hareleri. Nedeni meçhuldü ancak ağlamak istedi fütursuzca. Korkuyordu Jeno, dışında aşılmaz duvarları vardı, herkesi ürkütüp ondan uzak tutmaya yetecek kadar yüksek duvarlardı bunlar. Gri betonla inşaa edilmişti, siyah veya beyaza yer yoktu. Lakin bilinmeyen bir detay vardı ki o duvarlar ufak bir dokunma ile yıkılmaya ebediyetten beri hazırdı. Hiç çocuk olmamış Jeno Lee, bütün setlerini yıkıp onu kucaklayacak kişiyi asırlardır bekliyordu. Çiçekli bahçelerini dipsiz kuyu olarak görmeyecek birini bekliyordu uzun zamandır. Papatyalarını öldü diye ezmeyecek, sulayarak yeniden yeşermesini sağlayacak biri olmalıydı milyarların yaşadığı dünya denen yeryüzü cehenneminde. Ümitlerini bu noktada tamamen yitirdiği esnada küçük parmaklar tıklattı çürümeye yüz tutmuş yüksek duvarlarını. Önce şeffaf gördü o duvarları ve içinden geçti, ardından çiçeklerini suladı lakin geçen onda asırda tek engel bu duvarlar olmayı yitirmişti. Şimdi daha umutsuz bir engel bulunuyordu ki o da Jeno'nun buz tutan kalbiydi. Sahte sevgilerle soğuyan ve nihayetinde buz tutan kalbi...
Kimse özel olmadı onun için, herkes herkesti zira o da kimsenin bakışıyla özel hissetmemişti. Sıradan olduğuna emindi, zamanla bu düşüncesi ona sevilmeyecek biri olduğu düşüncelerini aşıladı. Hal böyle iken cesur biri oluverdi Jeno, onu hayata bağlayan hiçbir şey yoktu nezlinde. Yalnızca kendini düşünüyordu, öldüğünde mezarına gelecek üç beş kişi de zerre umurunda değildi. Bu yüzden fütursuz hayallerinin peşinden rahatça gidebiliyor, verilen emirleri gocunmadan yerine getiriyordu. Ancak o duvarları aşan kişi buz tutan kalbine de kıvılcımlar çakmıştı. Şimdi buzlar eriyor, Jeno'nun korkuları bir bir gün yüzüne çıkıyordu. En basiti bir kaç saniye görmem korkusuyla kırpmadığı gözleri, altındaki bedenin ölümüne şahitlik etmek istemiyordu. Dilden dile dolaşırdı en amansız aşkın bir vampirle insan arasında gerçekleşeceği zira biri ölümlü, diğeri ise ölümsüzdü. İnsan toprağın altında çürürken yahut derisi kül olurken vampir de yaşayan ölü olmaya mahkum kalırdı. Bu yüzdendi ki tamamen beden uyumuna bağladı Jeno olan biteni, ruhunu hiç karıştırmadı. Anlık zevkler, anlık heyecanlar diye geçirdi aklından defalarca, aşk yok diye temkinledi kendini lakin sabaha kadar sürdürdükleri sevişmeleri tam anlamıyla sevişmeydi. Öncekilere yalnız seks demek yakışırdı zira ilk defa beraber uyudu ikili, ilk defa şehvetlerinin arasına göz yaşları damladı. Ve Jeno emin oldu, ruhu çoktan kelepçelenmişti avcının kalbine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampiros'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1