'yüzün bir melodi gibi, aklımdan çıkmayacak'
******
Müziğin ritmi hızlanırken kendini kaybetmiş bedenler yığını oradan oraya savruluyor, çiftini alan bir köşede kösnülce sevişiyordu. Akrep ve yelkovan yarış yaparcasına sabaha koşarken attıkları kahkahaların, içtikleri çeşitli likör ve romların etkisi ile dans ediyordu iki genç pistin ortasında. Duyulan melodi hızlı ve rap tarzıydı lakin sarhoş ikili kollarını birbirlerinin bedenlerine dolamış, sanki bir striptiz kulübünde değil de orta çağ da bir balo davetindeymiş gibi yavaş ve kibar danslarında adımlıyorlardı.
"Sıkıldım buradan Jeno."
Dudaklarını vampirin kulağının altındaki kısma sürterken yalnızca onun duyabileceği şekilde fısıldadı avcı. Gece onun için son derece güzel ilerlemişti ve bitmesini katiyen istemiyordu.
"Nereye gitmek istersin güzelim?"
Sanki kollarını birazcık gevşetse kaçacaktı Jaemin, öylesine sıkı sarmıştı ince belini. Dudaklarını saçlarının arasına daldırıp buselerini bırakırken derince soluklandı. Enfes koku ciğerlerine hücum ederken yüzünde oluşan tebessüme anlam veremeyerek daha da sarhoş olduğunu hissetti.
"Sahile götür beni Jeno, hemen şimdi gidelim. Güneşin doğuşunu izlemek istiyorum."
Usulca başını sallayarak geri çekildi ve kibar elini tuttu avcının. Hiç sorgulamadı yahut ikiletmedi. Derhal adımlarını merdivenlere yöneltti, avcının isteğini yerine getirme uğruna adeta sabırsızlanıyordu zira bu gecenin en güzel bitişi Jaemin'in yüzünde göreceği tebessüm ile olacaktı.
Önceden planlanmış gibi yerleştikleri arabayı bu sefer süren gün vampiriydi. Saat gece üç sularını gösterirken debraja asıldı keza güneşin doğmasına az kalmıştı ve sahil pek de yakın değildi.
Sabah yaptıkları plana göre Jeno'nun bardan sağ çıkması durumunda pusulaları ikisinden birinin evine veya öylesine seçilmiş bir otele çevrilecek ve güneşin doğuşu iniltiler eşliğinde karşılanacaktı. Lakin barda geçirdikleri anlamlı vakit ikiliye sevişmekten çok daha fazlasını arzulatmıştı, hissetmeyi...
Avcılarla edilen hoş sohbetlerin peşine direklerde yarışır gibi yaptıkları hareketler, devirdikleri boy boy şişeler ve bu esnada birbirlerine yatak haricinde geçen hayatlarından bahsetmeleri ısıtmıştı geceyi. Vampirin kalbi yüz yıllardır buzla kaplıydı, o kalbi ilk titretmeyi başaran avcıydı ve yine ilk ısıtan da oydu. Garip gelmişti Jeno'ya, acaba bütün buzlar erir mi, bende hisseder miyim diye sorgulamaktan alıkoyamamıştı kendini zira şimdi arabayı sürdüğü yönün sahil olması da bu merakı sonuçlandırma isteğine dayanıyordu. Jaemin'in bedenine değil de ruhuna ilgi duymuştu ilk defa ve bu hiçbir şeye benzemiyordu.
Bütün geceyi dualar ederek, ayinler yaparak geçirmişti avcı. Jeno'nun yakalanmasından ödü patlıyordu lakin hiç bir aksilik çıkmadı. Yüzlerce avcının arasında hiç kimse Jeno'nun vampir olduğunu anlamamıştı. Belki de o haklıydı, yüzlerce budalanın avcı olarak adlandırıldığı gereksiz bir topluluktan ibaretlerdi. İşine saygısından ötürü normalde bundan rahatsız olurdu Jaemin ancak aksine fazlasıyla mutluydu. Gözleri önünde Jeno'nun katledilişini izlemek isteyeceği son şeydi zira Jeno ona farklılıkları sunan tek kişiydi. Üstelik geçen bir senenin ardından değişmişe benziyordu. Jaemin ile vakit geçirmeye çalışıyor, onu merak ediyordu. Bu fazla özeldi Jaemin için çünkü hayatı boyunca ailesi dair kimse onu bu kadar naif hissettirmemişti.
Camı açıp hafifçe kalçasını kaldırdı. Bedeninin bir kısmı camdan dışarı çıkarken bedenine çarpan şiddetli rüzgar ayılmasını tetikliyor, bilinci yavaştan açılıyordu. Ayık olmak istiyordu, Jeno ile geçirdiği tek bir saniyeyi bile kaçırmak istemez iken sarhoş olması epey yazık olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampire'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1