'asla yalnız olmayacaksın. son nefesime değin, şafaktan gün batımına kadar seninle olacağım'
Peşi sıra şiddetle çakan şimşekler grinin en koyu tonuyla bezenmiş gökyüzüne biraz olsun renk katıyor, şehir halkına unutmak üzere oldukları renk skalasından moru hatırlatıyordu. Huzursuzluk kokan şehrin rüzgarı adeta yakıyordu avcının çarpıp geçtiği tenini. Önceden severdi, esen rüzgarla o hafif üşüme hissine doymayı, yağan saf yağmurun damlaları altında ıslanıp günahlarından arınmayı...
Çok basit ve Tanrısal olgu olarak düşündüğü bu sıradan şeyleri bile özlerken buldu kendini, dudakları histerik gülüşü ile kıvrıldı. Kalenin arkasına, bakımsız ormanlık alana bakan camı sıkılmışlıkla kapattı lakin çekmedi bakışlarını dışarıdan.
Süre olarak ne kadar geçtiğini bilmiyordu ancak Jeno yanına geldikten sonra hava kararana kadar o iğrenç kokulu yerde durmuşlardı. Gün vampiri annesini sayıklayarak ağlamış, ara ara ufak çaplı krizler geçirmişti. Nihayetinde rahatladığında avcı son gördüklerini anlatmış ve ikili o cehennem çukurundan ayrılmıştı. Jeno kapıdaki sağ koluna Jaemin'in yerine birini koymasını söylemiş, uzun süre rahatsız edilmemek üzere uyarılarda bulunmuştu. Nihayetinde ikili bir kaç saattir gün vampirinin kaledeki odasındaydı.
Nefes almak istememesine sebep olan lanet koku karışımından kurtulmak için ilk yıkanan Jaemin olmuştu. Bu esnada gün vampiri ise bir kaç asiye daha had bildirmeye gitmişti. Döndüğünde o da normalde teniyle birleşmiş enfes kokusundan sıyrılmış, üzerine sinen kanın mide bulandırıcı kokusuyla lanetlenmişti. Avcıya kıyafet dahi vermeden kendini banyoya atmış ve en nihayetinde uzun zaman sonra saat gören avcının hesaplarına göre bir saati aşkın süredir de banyodaki varlığını sürdürüyordu.
Büyük, ahşap yatağın üzerindeki ince pikeyi sardı üzerine Jaemin. Odadaki tüm duvarı kaplayan gömme dolaptan bir tişört kapmıştı ancak eşofmanların olduğu rafa uzanamamış, kalenin soğuk duvarları arasında donmamak için kendine yöntemler arar olmuştu.
"Neden uyumadın avcı?"
Beline dolanan kollar ile irkildi Jaemin. Banyo kapısının ne ara açıldığını duymamıştı ve epey tuhaftı. Zira eski kapı dehşet bir gıcırtı sesine sahipti.
Gün vampiri çenesini avcının omzuna yaslayıp kokusunu içine çekti. Jaemin'in kokusu en yüksek dozdaki uyuşturuculardan bile kat kat daha güçlüydü nezlinde. Zihni uyuşuyor, duyduğu tek ses onun sesi olurken düşünebildiği yalnızca Jaemin'in ona bahşedebilecekleri oluyordu.
"Sen uyudun sanırım, banyoda?"
Güçsüzlükle, belli belirsiz güldü vampir olan. Jaemin, gün vampirinin beline doladığı ellerini sarıp bedenlerini yapboz parçaları gibi kenetlerken sessizce yeniden aydınlanan gökyüzüne bakındılar.
Bütün vücudunu saran sıcacık bir beden olsa dahi titriyordu Jaemin. Öyle net titriyordu ki hem de Jeno hayretle kollarını çekip genci kendinden tarafa çeviridi.
"Sen çıplak mıs-"
Avcının üzerinde incecik bir tişört harici hiçbir şey olmadığını görerek çattı kaşlarını. Kendi evinde oldukları zaman Jaemin kafasına göre dilediğini giyerdi lakin buradaki odasında bıraktığı üç beş parça kalın kıyafette onun ulaşamayacağı yerdeydi. Aslına bakılırsa boy farkları fazla yoktu lakin vampirin çözüm olarak kullandığı ufak taburede banyoda duruyordu.
"Sana kalın bir şeyler vereyim."
Sevgilisinin elinden tutarak dolaba doğru çekti. Banyodan aldığı tabure yardımıyla en yukarıda duran siyah sweatshirt ve kalın eşofmanı yatağın üzerine bıraktı. O tabureyi geri koyarken Jaemin ise örtüyü bırakmış, ince tişörtü üzerinden sıyırmıştı. Gözlerini kamaştıran adamın soyunmasını keyifle izlemek için kapı pervazına yaslanıp keyifle kollarını göğsünde bağladı Jeno lakin gördüğü görüntü bedenindeki kanın çekilmesine, gözlerinin irice açılmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampire'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1