ep.7'lips on you'

1K 80 90
                                    

'dudaklarımı sana değdirdiğimde, benim için ağlamanı istiyorum'

******

On dördüncü kattan izlenen şehir manzarası ürkütücülüğünün yanı sıra fazlaca tatmin ediciydi. Onlarca insan küçülmüştü birden, hepsi aşağılanan ufak haşelerden farksızdı. Böyleydi insan oğlu, yukarıda olan aşağıdakini daima ezilebilecek, gereksiz yaratıklar olarak konuşlandırırdı. Bu yüzdendir ki insan ırkına karşı olan kin ve öfke azalmıyor, güneş her seferinde yeniden doğarken beraberinde arkaya atılmış kötü hatıraları da getiriyor, diğer ırkların yanı sıra insanlar kendi ırkından daha fazla iğreti duyuyordu. Zira bir insanın kıt aklı iyiyi yüksek, kötüyü alçak olarak algılayabilecek kadar kısıtlıydı.

"İyi para kazanıyorsun gibi duruyor."

İçeri girerken çalan Jeno'nun telefonu ikilinin şehvetli öpüşmesine ara verdirmiş, avcı yirmi dakikayı aşkın süredir otel odasını incelemekten epeyce sıkılmıştı. Şevki de uçup gitmişti sanki, anın büyüsü çabuk bozuluyordu nezlinde.

Arkasından dolanan kolların sahibine gayet stabil tonda sorduğu sorunun bilindik cevabı yerine ensesine çeşitli buseler almış, vampirin kemikli parmaklarının karnında dolaşmasına izin vermişti. Başını arkaya doğru atarak Jeno'nun omzuna dayadı. Bu hareketi bedenlerini tümüyle bütünleştirirken hareketsizce durdular bir süre, tek yaptıkları iç çekişleri ve birbirlerinden gizledikleri düşünceleri temkinleme işlemiydi.

"Yiyecek bir şeylerin var mı?"

Beline dolanan kollardan kurtularak Amerikan dizaynı ile yapılmış küçük mutfağa ilerledi. Bu tarz yedi yıldızlı otellerde oda içi mutfaklar epey meşhur ve yaygındı. Tezgahın hemen üzerinde derince kase bulunuyordu, içi çeşitli meyveler ile donatılmış kristal bir kaseydi. En altında kırmızı ve yeşil elmalar, en üstünde ise iştah açıcı görüntüleri ile çilekler duruyordu. Hayır, öylece duruyorlardı demek küçümsemek olurdu, adeta ışıldıyorlardı ki avcının ağzı sulanmıştı.

"Çileklerini yiyeceğim için ödeme istemezsin umarım."

Alaylı laf atışının beraberinde gözüne kestirdiği çileklerden birini kaptı. Sert ve kıpkırmızıydı, tam olması gerektiği gibi. Küçük çileği dudakları arasın almadan önce burnuna yaklaştırdı, mis kokusu ciğerlerinde şenlikler kurarken arkasından dolanan kollara aldırış etmeden gözlerini yumdu. Çilek dişleri arasında ezilirken bedeni çevrilmiş, beli Jeno'nun güçlü kolları tarafından kavranarak hafifçe havaya kaldırılmıştı. Kalçası tezgaha yerleşirken bacaklarını ayırarak Jeno'nun yer edinmesine izin verdi.

"Güzel mi, tadı?"

"Hmhm..."

Bilinçliydi Jaemin, ses tonunu nasıl ayarlarsa karşısındaki adamı çıldırtacağını fazlasıyla iyi biliyordu. Dışarıya doğru bıraktığı ikinci ısırıkla çileğin suyunun dudağının kenarından süzülüşünün vampiri çıldırttığının da farkındaydı zira Jeno iştahla alt dudağını ısırmış tümüyle bedenini tezgahta oturan gence dayamıştı.

"Bende tatmak istiyorum."

Masum fısıldayışı avcı da tatlı bir tebessüm etkisi yaratırken kasenin içinden aldığı yeni çileği vampirin kırmızılıklarına sürttü. Lakin Jeno çileği ısırmak yerine avcının bileğini kavrayıp yanına indirdi ve dudaklarını gencin dudaklarına bastırdı.

"Buranın tadına bakmak istiyorum Jaemin."

Dudaklarını büzdü avcı, gerçekten de sevmişti çileğin tadını, yemek istiyordu lakin Jeno'nun isteği de azımsanamayacak kadar özeldi. Harelerine çaresizlik yerleştirip çocuk gibi çilek kasesine baktı. Bu tavrı normalde gün vampirini alaya sürükler, kahkahalar attırırdı ancak Jeno sabrının son demlerindeydi. Ne kibarlık umurundaydı ne de Jaemin'in sürdürdüğü nazı. Sahip olmak istiyordu bir an önce, fazlalık olarak gördüğü bütün kumaş parçalarını yırtmak, parçalamak istiyordu.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin