ep.26'fake love'

318 40 52
                                    


'her şeyi değiştirebilirdim, yalnızca senin için'

*****

Duvarıda ki saatin çıkardığı ses halihazırda direnen uykusunu açılması için tetiklerken arkasındaki yastığı sinirle duvara fırlattı. Bir hapisten başka türlüsüne geçmiş olmanın verdiği öfke hali sınırlarını zorluyor, sözünü tutmayan gün vampirine odaya döndüğü anda savuracağı yumrukları düşünerek kendini dizginliyordu. Keza altı saatlik gecikme çok da affa sığınılacak türden değildi.

Bebeğin Jimin tarafından bilindiğini öğrendiğinden beri bir haftalık periyotta avcıyı odaya kilitlemişti Jeno. Her gün belli saatlerde kendisi yemek getiriyor, her akşam sekizde de odaya geri dönüyordu. Aralıksız her gece yaşanan bu açıklamaya sığmayacak kadar saçma olan olayın kavgası yapılsa da avcı pes etmiş, harelerini tüm gün akreple yelkovanın kaçak sevişmesine sabitler olmuştu. Ah bir de ses çıkarmama kuralı vardı, bu yüzden avcı ona verilen kitabı tekrar tekrar okumaktan başka hiçbir şey yapamıyordu.

"Nihayet!"

Kilidin açılma sesi ile sitemkar tonlamasının ardına saklamaya çalıştığı neşesiyle yataktan kalktı. Baygın bakışları ve kaşınan yumrukları gelen tanıdık simayı karşılamaya epey hazırdı lakin alarm yanlıştı, içeri giren Jeno değil, Yoongi idi...

"Senin ne işin var burada?"

Tedirginliğini bastırma gayretiyle olabildiğince kendinden emin konuştu avcı ancak geriye giden adımları ve irkilen bedeni çoktan korkusunu ele vermişti bile.

"Jeno'nun işi uzadı, sana yemek ve baş ağrısı için ilaç getirmemi söyledi. O gelmeden uyumayacağını tahmin etmiş olmalı ki sevgilimin başı ağrımasın dedi. Ne tatlı ama..."

Öylesine sahteydi ki gülüşü, hareketleri... Elinden gelse tek hamlede keserdi soluğunu avcının lakin kardeşine ait olduğunu bildiğinden dokunamıyordu.

"Nedense kendini çok rahat ele veriyorsun Yoongi, yoksa senin taktiğin de bu mu?"

Gözlerini devirdi büyük varis. Şüpheci bakışlar sınırlarını zorluyor, hakim olmakta güçlük çektiği içgüdüleri parmaklarını uyuşturuyordu.

"Bu odanın anahtarını malum yerlerimden çıkartmadım seni küçük, ister ye ister yeme. Gebermen işime gelir."

Elindeki gümüş tepsiyi bıraktığı gibi geldiği yönden aynen geri çıktı Yoongi, ardından kapıyı kilitlemeyi ihmal etmeyerek. Jaemin ise bir kaç küfür savurmanın ardından dumanlar yükselen çorbanın başında soluğu almış, enfes çorbayı keyifle içmişti. Tepside duran ilacın ne olduğuna bile bakmadan arkasına doğru herhangi bir yere fırlattı. Hamileydi, ilacın bebeğe ne etki göstereceğini bilmiyordu, her ne kadar tam da sevgilisinin tahmin ettiği üzere zihninde hüküm süren baş ağrısı ile kıvransa bile...

Çorbası nihayet biterken keyifle son kaşıktaki sıcak sıvıyı da dudaklarının arasından yolladı. Bulaşık haline gelen tepsiyi her zaman koyduğu kapı önündeki komidinin üzerine bıraktı ve uyandığında alacağı intikam için bir nebze olsun uyuyabilmeyi dileyerek yorganın altına girdi. Midesindeki tuhaf yanmayı sıradanlaşmış ağrılardan sanarak yumdu gözlerini, oysaki avlandığından bihaberdi... 

***

"Jaemin... Jaemin! Aç gözlerini!"

Kulağında uğuldayan sesler zihninin duvarlarına çarparken bilincini harekete geçirmeye çalışıyor, sanki narkozun etkisindeymişçesine uyuşan benliği tepki veremiyordu. Göz kapakları demir yüklerini hafifletip hafifçe aralanırken bedeninde hissettiği yanma hissi ile irkildi. Adeta bir alev topunun içerisindeydi ve alelade yanıyordu.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin