ep. 18'pray for me'

540 56 122
                                    

'söylesene, kim beni kendimden kurtaracak?'

******

Sol gözünü kapatıp hedefi kendince daha net açıya alırken nefesini tuttu. Üç saniye kuralı zihninde nüksederken hareketli hedefin bir sonraki adımını hesapladı hızlıca. Vakti yoktu, elinde yalnızca üç saniye...

Odaklandı, kendine inandı ve omzundaki kabzayı sıkılaştırdı. Üçüncü saniye dolduğunda bastı tetiğe. Mermi bölgesinden ayrılıp daireler çizerek hareketli hedefin tam ortasına saplanırken umursamazca tavırlarla silahı bıraktı. Kulaklıkları ve gözlüğü de masaya yerleştirirken arkasından duyulan alkış sesine yöneldi. Neredeyse o atış yapmaya girdiğinden beri arkasında gözlem yapan Jimin, yüzündeki gururlu tebessüm ile gence yaklaştı. Omzunu hafifçe okşarken kafasındaki planların da şüphesiz ilerleyişinin huzurunu tattı.

"Çabuk öğrendin Jaemin. Henüz ikinci günün ama yarın ordunun önünde yer almaya oldukça hazırsın."

"İnsanlar çabuk öğrenir Jimin, tek becerebildiğimiz de bu değil mi zaten?"

Öğrenmek... Kendisine dayatılanı benimsemekte şüphesiz ki insan ırkından daha üstünü olamazdı zira tarih boyu hep öğrenmeye ve eğitilmeye tabii tutuldu insan oğlu. Her asırda ismi farklı anılsa da nihayetinde köleleştirilmeye ve düzene ayak uydurmaya yönelik kurulmuş planların kobaylarıydılar yalnızca, her şeyi bildiklerini zanneden ahmak kobaylar. Keza yaptıkları sadece emirlere uymak iken bunu özgürlük ve yücelik olarak görmeyi de ihmal etmediler. Kimi zaman evde başladı eğitim öğretim, bazı dönemlerde saray odalarında yükseldi anlamayana karşı öfke nidaları, aslında direnene karşı susturma bağırışlarıydı tümü. 21.Yüzyılda okumak adı altında alındı insanlar köleliğe. En üretken yıllarını tahta sıralarda, körele körele tükettiler. Nihayetinde tek arzuladıkları biraz yatmak, belki kısa da olsa boş vakit geçirmek oldu. Ancak o boş vakit dedikleri süre öyle tatlı geldi ki insan ırkı güya öğrenme adı altında çürüttükleri yılların peşine felç kalmayı seçti. Bedensel felçlikten çok uzak, düşünme felçliğiydi bu. Diğer ırklar geçmişlerini yollarına ışık edinip kendi yollarında yürürken insan ırkı ise var olanın yollarında sürünmeye seçti. İşin komik tarafı ise bu sürünmeye yükselme dediler.

Asırlar önce yapılan anlaşma üzerine kurt ırkı topraklarına sahip çıktı ve yer altı şehirlerine döndüler. Bölgelerine tek bir insan ve vampiri ölüsünü bile sokmama üzerine yemin ettiler ve ha keza yeminlerini bir gün olsun bozmadılar. Yine anlaşma üzerine vampirler haritada kendilerine çizilen ufak parsellere dağıldılar ve aynı kurtlar gibi bölgelerinin yüzlerce metre yakınına dahi diğer ırkları sokmadılar. Üstelik kimse de cesaret edemesin diye büyük tedbirler sundular. Tüm bu ırkların yanında insan ırkı ise hiçbir şey yapmadı, her zamanki gibi. Yeryüzünün büyük çoğu onlara ait iken diğer ırkların elbet bir gün pas isteyebileceği ihtimalini düşünmeden bata çıka yaşamlarına devam ettiler lakin beklenen gün elbet ki geldi. İlk kurtlar sızdı aralarına, ardından da vampirler... Çok değil, bir kaç yıl içinde insanlara ayrılan kısım tüm ırkların yaşam alanı haline geldi. Hani o çok bilen insanlar var ya, işte onlar. Yalan değil, çabuk öğreniyorlar ki kendi topraklarını elleriyle diğer ırklara vermeyi çabuk öğrendiler. Sürekli ölme tehlikesi ile burun buruna olmayı da, vampir ve kurtlar ile ortak yaşamayı da çabuk öğrendiler. Gelgelim bu gün hazırlandıkları şafaktaki savaş da öğretilerinin cabası değil de ne?..

"Beraber yukarı çıkalım. Büyük salonda yemek yiyeceğiz. Sonra av başlayacak."

Başını sallayarak kenarda duran telefonunu arka cebine yerleştirdi. İkili yavaş adımlar eşliğinde toplantı salonuna girerken içerideki curcuna hali de bir nebze olsun durulmuştu.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin