'fall in lust'

621 42 53
                                    


'çünkü bu aşkın ölmesine asla izin vermeyeceğim '

***

Siyah perdelerin arasından inatla içeri sızan güneş huzmeleri ile ovuşturdu gözlerini. Uyumaya devam etmek istiyordu keza bu uzun zaman sonra güç bela kavuştuğu uykusuydu. Tatlı hülyalar dudaklarını yukarı doğru kıvırırken burnunun ucunda hissettiği hafif temaslar gıdıklanmasına sebep oluyordu. Mızmızlanarak kaşıdı burnunu, küçük bir çocuk gibi dudakları büzülürken çoktan uyanmış ve neredeyse iki saattir onu izleyen gün vampirinden habersizdi.

Jeno ırkının da ona vermiş olduğu yaşamsal ihtiyaçlar silsilesinde uykuyu barındırmıyordu. Çok nadir kapanırdı gözleri, şayet şanslıysa üç saatle kısıtlı olmak üzere sürerdi. Yalnızca bedeni kana doyduğunda bu süre uzayabiliyordu ve pek tabii avcının yanında uyuyabilmesi de buna bağlıydı. Keza boğazından süzülüp her bir zerresinin coşkuyla karşıladığı kan avcıya aitti. Ondan başkasına ait tek bir damla bile kabul edilmiyor, kurulan panayırlar yakılıyordu. Ona özeldi uçuşan kelebekler...

Epey zaman üzerine uyku rekorunu kırmış, uyandıktan sonra güzelce duşunu almıştı. Acıkan midesini de odanın içindeki küçük buzdolabında bulduğu bir dilim vişneli pasta ile doyurduktan sonra yeniden sevdiğinin yanına sokulmuştu. Parmakları gencin kendi izleri ile bezenmiş çıplak teninde geziniyor, keşfetmeye doyamadığı her zerresine mutlaka değdirmeye özen gösteriyordu. Avcının dağınık saçlarını arada öpücükleri ile şenlendiriyor, alnına düşen tellerini kemikli parmakları arasında süzüp kokluyordu. Bu tablo misali benzersiz görüntüyü merakla izlemeye gayret eden güneş ise içeri girmek için çaba sarf ediyor lakin bu hamlesi ile Jaemin'i ayıltmaktan başka bir şey elde edemiyordu.

İzlemekten zerre sıkılmıyordu Jeno. Zira görmediği detaylar bu sayede zihninde yer ediniyor, renkleri unutmuş ruhu yeniden gökkuşağı ile tanışıyordu. Lakin izlediği her saniye geceyi anımsatıyor, kendini tutmasını güç duruma sokuyordu. Keza gece epey uzun sürmüştü ve avcının yenisini kaldıramayacağı pek tabii aşikardı.

Dayanamayıp usulca yasladı dudaklarını avcının öpüşmekten şişen kırmızılıklarına. Ardından gece beslendiği boyun girintisine yasladı dolgunluklarını, kokusunu ciğerlerine sunar iken dinlendi bir süre. Eli Jaemin'in belini okşamaya devam ederken gülümsedi. Kaybettiğine inanmıştı artık zira öyle incitmişti ki sevdiğini, ona yeniden sahip olmayı hak etmediği kazınmıştı zihnine. Lakin avcı affediciydi, yine merhametle almıştı onu kolları arasına. Yine bahşetmişti cenneti soluğuyla.

Hafifçe doğrulup boynunu yatak başlığına dayadı. Onun hareketlenmesi ile Jaemin'de dönmüş, başını gün vampirinin göğsüne koymuştu. Ayılmaya başlarken başının yaslı olduğu kişinin ciğerlerine doğru arsızca nüfuz eden kokusu ve saçlarındaki gezintiler ile saatler önce yaşananları anımsamış, daha hızlı uyanmak adına gözlerini ovuşturmuştu.

"Uyuyan güzel nihayet gözlerini açtı. Hm?"

Jeno'nun söylediklerine aynı anda yükselen kıkırtı sesleri açık kalan camın buz kestirdiği odayı anında ısıttı. Jaemin başının altındaki süt beyazı tene bastırdı dudaklarını ardından doğrularak gözlerinin buluşmasını sağladı.

"Acaba neden uyanamadı bu masaldaki kahraman? "

Kösnül hareketlerle kalktı kaşları varisin. Dudakları hızla yukarı kıvrılırken avcının teninde dolaştırdığı elini seyretti. Arsızdı Jaemin, sevdiği adama dokunurken zerre utanmıyordu, ona ait olana dokunması gayet normal olsa dahi beklenen o klişe yüzünü saklama, kaçma halleri avcıyı teğet geçiyordu. Aksine Jaemin bedenlerinin cennette geçirdiği o vakitlerin ardından pek bir cesurlaşırdı. Parmak uçlarının varisin karnında, göğsünde dairler çizmesine izin verirken gözlerine hain planları olduğunu kanıtlarcasına bakıyor, sınırlarını zorluyordu.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin