ep.28'call out my name'

416 43 14
                                    


'kalmanı istiyorum, kalbimde,

 sen beni istemesen de'

***

Olduğu yerde hareket ederek ışığın sensörüne göründü genç adam. Bu ışığı yapan elektrikçiye içinden sayısız küfür savururken açılan ışıkla başlayan yirmi saniyesini kullanmaya koyuldu. Arka cebinden çıkarttığı vişne çürüğü parlatıcısını dudaklarına yayarken özenle şekillendirdiği saçlarını elini tarak misali kullanarak düzeltti. Aynadaki görüntüsü yeterince tatmin etmişti egosunu. Beyaz, üzerine iki beden bol gelen gömleğinin üstten üç düğmesini bilinçle açık bırakmış, gömleği dışarıda hafiften bol kalacak şekilde tümüyle bacaklarını saran siyah pantolonunun içerisine yerleştirmişti. Açık kalan gerdanı bolca gümüş kolye ile bezenirken parmakları da Taehyung'un çekmecesinden araklanan yüzüklerle bezenmişti. Kusursuz görünüyordu Jaemin, yaraları da iyileşmişti. Tabii dışarıdaki yaralardan söz ediyoruz, ruhundakiler hala açıktı, kanı durmuyordu...

Zihnini saran sinsi düşünceleri uyanmaları adına dürterken çıktı lavabodan. Misafirleri çoktan gelmiş olmalıydı ki barın üst katındaki arbede bunu kanıtlar nitelikteydi. Jaemin'in kaleye gitmesi üzerine yaklaşık dokuz gün olmuş, bu süreç içerisinde hali hazırda şanslı olan ve yaşama hakkına hala saldırılmamış olan Jimin'in bebeği üzerine planlar yapılmış, üç sefer kaleye sızılarak saldırı düzenlenmişti. Tahminlerine göre iki yüzden fazla insan ve kurt kurtarılmıştı kaleden lakin içeride on binlercesi dururken bu sayı epey komikti. Ancak stratejileri sağlam duruyordu. Kurtarılan her birey hızlı eğitimlere tabii tutulmuş, silahlandırılmışlardı. Böylelikle yeni saldırılarda avcıların elinin de güçlenmesi sağlanacaktı. Üstelik bu gün vampirlerle imzalanacak anlaşma ile birlikte saldırı gerçekleşmeksizin tam iki bin kişi daha serbest bırakılacaktı. Kanlı aya son beş gün kalmıştı. Ve avcıların kaybetmeye hiç niyetleri yoktu. Öyle ki hırsları beyinlerini bir yapmış, karargah üyeleri tartışmaya sunmaya gerek bile olmadan aynı ortak kararlara ulaşabilir duruma gelmişti. Dakikalar sonra imzalanacak anlaşmanın kozu da yine ortak verilen kararla sunulmuştu. Şayet varisler anlaşmayı imzalamazlar ise Jimin ve bebeği avcılar tarafından yakılacaktı. Vampir bir bebeğin, üstelik eski varisin bebeğinin yakılması demek, bebeğin dnalarının sahibi yani babası Min Yoongi'nin de infaz edilmesi demekti. Jaemin'in bebeğinin ölümünden farkı ise avcının bebeğinin boğularak ölmesi idi. Şayet o da yakılsaydı Jeno'da çoktan ölmüş olacaktı. Keza bunu çok iyi bildiği için şeytanı kıskandıran aklıyla Yoongi oyununu güzelce oynamıştı lakin ipler çok fena ayağına dolanmıştı. Zira şimdi kendisi aynı korkuyu da değil, çok daha ağır olanı ile yüzleşecekti. 

Anlaşma oldukça güçlüydü ve vampirler tıpış tıpış ayaklarına gelmişti.

Buluşma yeri olarak avcılarının son karargah olarak belirledikleri binanın altındaki bar belirlendi. Nihayetinde avcıların gözünde netleşen zafer bu anlaşma ile daha da yaklaşırken bunu kutlamak en büyük haklarıydı ve pek tabii vampirlerin de en güzel aşağılanması olacaktı.

"Hepsi burada mı?"

Demir kapının önünde duran gence fısıldadı Jaemin. İstediği yanıtı aldığı gibi de vakit kaybetmeden kavradı kapının kulpunu. Açmadan önce ise son temkinlerini yaptı kendine. 'Jeno'ya bakma,onunla göz göze gelme, onu affedemezsin..."

"Özel konuklarımız, beklettim mi sizleri?"

Hayret verici bir neşeyle girdi içeri avcı. Bütün gözler kısaca üzerine uğrayıp devrilerek masaya dönerken bir çift göz vardı ki milim kaymadı üzerinden. Temkinlerini içinden yenilerken hafifçe kaydı hareleri, kendine kıyasla  bitap görünen gün vampirin üzerinden gezindi kısaca lakin iradesinin kendini bile şaşırtan gücü ile çekti bakışlarını. Barın diğer kısmından gelen müzik sesine ayak uydurur gibi sallanarak masanın üzerinden şarap dolu kadehlerden tekini kavradı.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin