'hadi soyunalım ve kendi derin sırlarımızın keşfine çıkalım'
******
Kolundan tuttuğu gibi camın önüne ittiği bedenin dudaklarına yapışırken ne düşündüğünü bilmiyordu Jaemin. Sadece Jeno'yu istiyor, istediğini de almayı umuyordu ki ağzına doğru itilen dil ile istediğini almış, Jeno'nun kaslı kolları beline dolanmıştı. Kendi elleri de karşısındaki bedeni sararken hiddetin şehvetle tanışmasına izin verdi. Zira parmakları tutunduğu her et parçasını sıkıyor, ruhundaki çığlıklar dışarı çıkamama adına direniyordu.
Dilleri kendi içinde bir savaşa girerken Jeno yerlerini değiştirip Jaemin'i cama yaslamış, belindeki ellerini dolgun kalçasına doğru indirip yumuşak dokuyu sertçe sıkmıştı. Jaemin acıyla gelen zevkle birlikte inlerken Jeno tüm gücünü kullanarak avcıyı kucağına almış, birbirine çarpan kasıklarını umursamadan bedenlerini tek vücut haline getirmişti. Düşmek yahut farklı bir pozisyona geçmek istemiyordu avcı, gün vampirinin kucağı en sevdiği konumdu. Doladı bacakları avcının beline, böylelikle mümkünmüş gibi daha da bütünleşti bedenleri. Kalçasının sol tarafı vampirin avucu içerisinde sertçe sıkılıyor, destek adına tutulan baldırı ile zıt olarak naifçe okşanıyordu.
Şehvet bu olmalı diye geçirdi aklından avcı, her şey anlık olarak duruyor ve karşındaki bedeni kendine ait yapmak için deliriyorsun...
Gün vampirinin hareketleri yavaşlar iken öpüşmeden çekileceğini anladı Jaemin. Uzun zaman sonra böylesine özgürce öptüğü dudakları bırakmaya hiç niyeti olmadığından vampirin alt dudağını dişleri arasına alıp çekiştirdi. Öylesine karmaşık duygularla ısırmıştı ki Jeno'nun dudağını, ağzına dolan kan gözünü daha çok döndürmüştü. Yumuşaklıkları arasına alıp emdi kanattığı yeri. Aklının başında olmadığı aşikar iken titreyen elleri saklanmak için Jeno'nun saçlarını hedef almıştı.
"Durmalıyız avcı, yaralarımız bu kadar sarmışken ruhumuzu, ilk yapmamız gereken bu değil."
Dudaklarını ayıran Jeno olmuştu söyledikleri eşliğinde. Kulaklarına dolanlar kahkaha attırdı avcıya lakin sevinçten çıkan o tonlama ile yakından uzaktan zerre ilgisi yoktu. Tümüyle ürkütücü bir kahkaha türüydü bu.
" İstediğim sadece sensin Jeno Lee... Gurur, intikam, kırgınlıklar hepsini siktir et! Şuan sadece sen ve ben varız, bırak da yaralarımız birbirine dolanan bedenlerimizle sarılsın..."
Şiddetli konuşması yalvarmaya dönerken düştü gözlerinden bir kaç damla. Artık çukur edindiği yollardan geçerek süzüldü yanağından çenesine doğru ancak bu sefer yarı yolda durdurulmuştu. Jeno'nun dudaklarına hapsoldu göz yaşları, bir daha akmamaları için ufak fısıltılar ve alnına bırakılan buse eşliğinde... Ve nihayetinde yeniden buluştu dudakları, yarın yokmuşçasına öpüştüler, ilkmiş gibi, sonmuş gibi...
Nefes almak adına geriye çekilen Jaemin başını arkasındaki cama yaslarken soğuk yüzünden titremiş, Jeno için boynunu yana eğmişti. Tam olarak beslenirken vampirin kullandığı açıyı sunmuş, kırmızıya dönen irislerinin iki farklı tonuna yeniden kavuşması için fırsat vermişti. Bu sırada ellerini vampirin rengi akmış siyah tutamlarına atarak çekiştirmeye başladı. Daha fazla bekletmemek adına dişlerini her daim girdiği bölgeye yerleştirdi. Keskin beyazlıklar ince derinin arasına girerken sıktı kendini avcı. İlk anlarda bir kaç küçük çığlık çıksa da kırmızılıkları arasından sonrasında hızla ayak uydurmayı başardı. Var gücüyle asıldı gün vampirinin ipeksi tutamlarına. Saçlarında hissettiği acının mislini avcının boynuna veren Jeno çoktan elaya dönmeye başlayan haresinden bir haberdi. Zira o kadar uzun zamandır kırmızı irislerle yaşıyordu ki gözlerinin renk değiştirdiğini bile unutacak raddeye gelmişti. Sadece Jaemin'in beyaz tenini görüyor, kendi izlerini bırakma iç güdüsüyle hareket ediyordu ki, aradan geçen birkaç dakikanın ardından avcının boynunda beyaz yer kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampire'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1