'kalbim bu hasarı kaldırmaz'****
Kesik solukları arasında zorlukla soğuk suyu yüzüne çarptı. Avuçları güç bela soğuk mermere dayanırken aynanın yansımasından irisleri televizyona kaydı. Katliam haberlerine bir yenisi daha eklenmişti. Yüz yirmi ölü...
Histerik gülüşü simasında yer edinirken kelime yerinde adeta sürünerek yatak odasına geri döndü. Duvara asılı televizyonun hemen karşısında bedenini bırakırken bulanık gören gözlerine rağmen güçlükle haber detaylarını okudu.
'Beta kurtların yaşadığı ine yapılan saldırıda elli altısı omega, kalanı ise betalardan oluşan toplam yüz yirmi kurt sabah saatlerinde ölü bulundu. Leşlerin yaklaşık üç gündür beklediği yapılan araştırmada ortaya çıkarken her birinin ortak özelliği ise boyunlarına kazınan 'V' amblemiydi. '
"Jeno Lee..."
Spiker konuşmasını sürdürürken korkuyla fısıldadı sevdiği vampirin ismini. Bu katliamları başlatan şüphesiz ki oydu, hiç acımadan her geçen gün sayıları katlayarak yok ediyordu kurtları. Avcının duyduğu üzere plan ilk kurtlara soykırım yapmaktı zira onlar yok olduğu takdirde insanlar ufak olta balıklarından farksız olacaktı. Haliyle bu üç ayda vampirlerin kat ettikleri yol epey hayranlık uyandırıcıydı. Keza hamlelerini çok zekice yapıyor, saldığı korku sayesinde geri kalan ırklara ise sadece izleme özgürlüğü tanıyordu. Sahi, üç ay geçmişti avcının vampiri son görmesinin üzerinden.
Ormanın ortasındaki motelde sevişmelerinin üzerinden geçen koskoca üç ayda bir kez olsun görmemişti ikili birbirlerini. Jeno, o gecenin sabahında bir kağıt parçası bırakmış ve ortadan kaybolmuştu. Kağıtta şu bir kaç kelime yazıyordu yalnızca;
'kalbim sen diyor, mantığım kaç diyor. yanımda olmayacaksın avcı, beni zafere götüren yolda sadece bir engel olacaksın. Bu yüzden bir karar vermem gerekti, veda sevişmesi için teşekkürler.'
Kağıt duruyordu komidinin üzerinde. Jaemin, o kağıdı bırakamamıştı yıkık dökük motel odasında. Göz yaşları eşliğinde eve dönerken avucunun içinden bir an olsun bırakmadı. Olacakları bilse dahi sonlarını böyle hayal etmemişti üstelik sonraki günlerde umutla beklemeyi sürdürdü. Jeno kapısına gelecek, tenini ve ruhunu şahlandıracaktı. Ancak beklediği gibi olmadı. Jeno gittiği günden sonra bir canavara dönüştü. Söylemişti ya zaten, Jeno ölmüştü, sıra varisteydi...
İki ay önce örgüt binasında fenalaşan avcı işinden men edilmiş, eve kapanmıştı. Ruhsal çöküntüleri işine engel oluyordu, artı olarak bedeni de sinyaller veriyordu. Doğan her yeni güneşle birlikte mide bulantıları geliyor, baş dönmeleri ve iştahsızlıkla beraber yatağından kalkamaz hale düşüyordu. Bütün gün yaptığı üç aydır aynı çarşafın serili olduğu rahatsız yatağında uzanmak, sigarasını içmek, aldığı ucuz biralar eşliğinde haberleri izlemekti. Kimi zaman Taehyung uğruyordu yanına. Ona yemek bırakıyor, yıkanması yahut evi temizliyordu. Gerçi son iki haftadır o hiç uğramaz olmuştu.
Güldü Jaemin, çaresizliğine, düştüğü duruma güldü. Eski hayatını delice özlüyordu, aslında onu deli gibi güldüren de buydu. Sıradanlığı, her günün bir önceki ile aynı olduğu günleri arzuluyordu şimdi o zamanlarda iliklerine kadar nefret ederken. Jeno'nun hayatına girmeden önceki yalnız olduğu günlerde ne de iyiydi meğer, en azından sağlığı yerindeydi. Şimdi su içmek için bile kalkması oldukça zordu.
Yataktan kalkıp boy aynasının önüne geçti. Solmuş teni canını sıkıyordu, moraran ve fazlaca halkaya sahip olan göz altları kendinden iğrenmesi için tetikliyordu sanki. Çıplak teni önceden fazlaca baştan çıkarıcı iken şimdi kendi bile bakmak istemediği bir çöp halini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampire'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1