ep.27'thousand miles'

341 39 13
                                    


'savaşacak kadar aşık mısın? çünkü ben artık kalbinde yüzümü göremiyorum'

***

-2 Hafta Sonra-

Kılıcındaki yansımasında geziniyordu bulanık irisleri. Bir haftalık arayışın sonunda vampirleri tek seferde öldürecek olan zehri elde etmiş, parlayan kılıcıyla gururunu yaşıyordu lakin hala uyuşturucunun kalıntıları vardı kanında. Keza bu yüzden zehrin tam olarak ne renk olduğunu çözemiyor, dolu olduğu için değil, hasarlı olduğu için bulanık yansıyordu. Öyle ya, zaten daha fazla hazneye dolacak göz yaşı da kalmamıştı...

Siyah kapşonunu uzun saçlarına örttü. İki hafta Jaemin açısından epey değişikliklerle dolmuştu. Rengi açılan saçını yeniden gece karasına boyattı. Sağ kulağına iki, sol kulağına ise dört yeni delik açtırmasının yanında güçten düşen bedenine takviyeler ve serumlar eşliğinde üç kilo kadar ekleme yaptı. Gözlerinin altına sürdüğü siyah boya ona eski zamanlarını anımatmış, dudaklarının belli belirsiz tebessüme teslim oluşuna müsaade etmişti. Şimdi aynada ki yansıması avcılığının en zirve olduğu dönemlerine geri bakış gibiydi.

Özlemişti avcı, herkesin göz temasından kaçındığı, vampirlerin kabusu Na Jaemin olmayı. Dışarıdan bakıldığında hissiz, duvarları aşılamayacak kadar yüksek görünürdü. Lakin gün vampiri ile ortak paydada buluşan kalbi, mantığına ızdırap çektirmeden, usul usul öldürmüştü. Sadece duyguları ile hareket eden aciz benliği yanında çokça göz yaşı da getirmişti. Sevmedi Jaemin, sürekli kaybetmeye mahkum bu yönünden etiyle kemiğiyle nefret etti. Üstelik sadık olmak da fazla sıkıcı gelmeye başlamıştı. Aslına bakılırsa konu Jeno iken asırlar boyunca başka bedeni arzulamazdı benliği ancak onu öylesine kinlenmişti ki, kendini buna da inandırmış, iki gecedir şehirde tek tük kalan barlarda soluğu alır olmuştu. Ve pek tabii yabancı dudaklarda... Lakin ileri gidemiyordu avcı. Bebeğini kaybetmenin verdiği acıyı kendince yok saysa da gerçekler saklanamazdı. Ruhu acı içindeydi, eli sürekli karnına gidiyor, aynaya her baktığında hareleri oradan başka noktaya kayamıyordu. 

İki hafta önce, gözlerini kendi odasında açtığı gün başında Jimin ve fazlasıyla özlediği, keza görür görmez birbirlerine sarılıp ağlamaktan ikisi de bitap düştü, Taehyung karşısındaydı. Arkadaşı da onunla birlikte saraydan çıkarılmış ve onun evine getirilmişti lakin Tae'de baygın olduğundan anılar netleşmiyordu. Yalnızca bildikleri birinin onlara yardım etmiş olmasıydı. 

Önce çeşitli testler yapıldı gencin üzerinde. Bebeğin yüksek dozda marihuana alımı ile boğularak öldüğü saptandı böylece. Çorbaya katılmış olamazdı zira marihuana baskın tadı olan uyuşturuculardandı, çok rahat anlaşılırdı ayrıca çorbada anormal denebilecek hiçbir şey yoktu, üstelik epey de lezzetliydi. Ancak çorba da bayılmasını sağlayacak basit, tadı anlaşılmayan bir damla koyulmuştu. Testlerde bu madde kolayca çıktı keza en çok avcılar öldürmeden önce sorguya çekecekleri vampirler üzerinde denerlerdi bunu. Yaşamsal sistemler uyanıkmışçasına çalışır, hatta gözler bile açılabilir lakin bilinç tümüyle kapanırdı. Muhtemelen genç avcı önce bu yöntemle bayıltılmış ardından anahtara sahip olan Yoongi tarafından uyuşturucuya maruz bırakılmıştı. Marihuana zavallı bebeğini saniyeler içinde, kendi kanında boğarak öldürmüştü. Ancak halihazırda gencin kafasında oturmayan taşlar bulunuyordu ki en önemlisi Jeno'nun tavırlarından oluşuyordu. Oda Jeno'ya aitti ve içeride uyuşturucu olmadığını bilmesi gerekirdi. Dışarıdan birinin maddeyi odaya soktuğunu düşünecek kadar da çalışırdı kafası lakin bunlara tezat olarak neden tamamen avcıyı suçlamıştı ki?..

Bütün cevapları almak üzere ayrıldı karargahtan. Şehrin yıkık dökük binaları, devrilmiş sokak lambaları arasında adımladı. Yeni karargahları kaleye epey yakın olduğundan yolculuğu epey kısa sürecekti.

lust °nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin