'arzunun aptal insanlara yaptırdıkları ne garip'
******
Soğuk gece en acımasız demlerini evine yürüyen ruhu çıplak bedenlere vururken tükenmiş benlikler ayakta durmakta güçlük çekiyor, yönleri karanlık sokaklara akıyordu. Ayak ucuna takılan taşı kendine yol arkadaşı eden Jaemin'de pusulası yanlış gösteren kalabalıktan farksız sayılırdı. Zihnini meşgul eden düşünceleri arka belleğine atmaya çalışarak küçük taşı yuvarlıyor, sabahki hava durumu spikerine küfürler ediyordu.
Yol boyu sürüklediği taş dalgınlığı sebebiyle rögar deliğine düşüp onu terk ederken bıkkınlıkla nefes verdi. Soğuk hava nefesini sigara dumanı misali halkalara çevirip gökyüzüne yolluyor, tasasız bedenlerin keyifle izlediği yıldızlı gökyüzü evsizlerin ve kaybedenlerin soluklarını emiyordu.
Ellerini ceketinin cebine sıkıştırıp başını kaldırdı. Aşağı bakmaktan tutulan boynunu gevşetirken sokakta kimsenin kalmayışı çekti dikkatini. İki hafta önce gerçekleşen yer altı şehirlerinin yakılmasının ardından beklendiği kadar büyük bir karşılık alınmamış, aksine kurt sürüleri yeryüzünden tamamen çekilmişti ki bu hiç iyiye işaret değildi zira bütün sürülerin bir araya geliyor olması demek daha büyük planlar olduğunu alelade belli ediyordu. O günden sonra başka saldırı yapılmamış, iki üç gün içinde eski sıradanlığa geri dönülmüştü lakin Jaemin oldukça huzursuzdu keza olacakları ön görmemek mümkün değildi. Fırtına öncesi sessizlik terimi tam yerine oturuyordu. Ancak Jaemin'in aksine ne konseyde ne de örgüt bireyleri arasında herhangi bir telaş yahut korunma planı gözlenmiyordu. Herkes oldukça normal karşılamış, hayatın boktan akışına kahkahalar eşliğinde ayak uydurmaya devam etmişti. İlk saldırının olduğu hafta çok uğraştı Jaemin, defalarca Jungkook tarafından azarlandı, Konsey başkanı Dejun tarafından avcılık unvanının elinden alınmasına dair uyarı aldı lakin ikinci haftanın başında da çabalarına devam etti. Ancak ikinci hafta da son bulurken baktı ki onun haricinde endişelenen veya gerçekleri gören yok, bırakma kararı aldı. O da döndü lanet sıradan hayatına. Üstelik iki hafta önce gerçekleşen aşk itirafından sonra daha da monoton oldu hayatı zira Jeno bir daha çıkmadı karşısına. Başta kanı için yine gün vampirinin etrafında dolanacağına emindi ancak Jeno şaşırtmıştı onu, son konuşmalarından sonra buhar olup uçtu sanki...
Jeno'nun ismi aklından geçtiği an sızlayan sol yanına vurdu genç avcı. 'Özlemeye hakkın yok senin, senin olmayanı özleyemezsin' diye geçirdi içinden. Sahi Jeno hiç onun olmamıştı, kalbine sahip olmadığınız birine nasıl benim derdiniz ki?..
Ruhu daralırken cebinden çıkarttığı telefonundan son zamanlarda en çok dinlediği şarkıyı açtı. Kulaklık takmaya gerek görmedi zira ara sokaktaydı ve onun haricinde hiç kimse yoktu üçtelik saat gece dördü gösterirken birilerinin çıkması da beklenir türden değildi. En azından özgürce müziğini dinleyebileceği için küçük sevinç kıvılcımını hissederek gülümsedi ve şarkıyla beraber vücudunu da oynatmaya başladı.
Hoş melodi soğuk havada sıcacık sarmıştı bedenini. Dudakları eşlik etti şarkının sözlerine, benim şarkım diye düşünürken...
'dünya yanıyordu ve beni senden başkası kurtaramazdı arzunun aptal insanlara yaptırdıkları ne garip senin gibi biriyle tanışacağımı hiç düşünmezdim ve senin gibi birini kaybedeceğimi... hayır aşık olmak istemiyorum sana...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lust °nomin
Vampiros'parmakların boynumda gezindiğinde hala taparım sana' *kpopgaypanic için yazılıyor. #nct1