|Sana ait olan her şey güzel , her şeyi güzel olan da bana ait...|
Sabah Taehyung'un uyanma saatinden önce uyanmış , kendi kişisel işlerini halletmişti. Bir saat sonra da Taehyung'un odasına çıkmıştı uyandırmak için. Neyseki Jungkook erkenden gittiğinden dolayı rahattı.
Jennie daha önce odanın yerini göstermişti bu yüzden kolaylıkla buldu. Arkadaşına düşünceli davranışı için teşekkür etmeyi aklına not edip girdi içeriye.
Taehyung koca yatakta yayılmış huzurla uyuyordu. Hafif aralık ağzından çıkardığı mırıltılar , karışmış saçları ve şişmiş dudaklarıyla çok tatlı görünüyordu. Acaba Jungkook bu tatlılığı kolay kolay bırakıp işine gidebiliyor muydu? Emindi ki her sabah oldukça zorlanıyor olmalıydı.
Dayanamamış papuçlarını çıkartıp o da yatağa atlamıştı. Küçük bedene küçük bedenini sıkı sıkı sarmış , ardından da gıdıklamaya başlamıştı. Çok geçmeden Taehyung da uyanınca bir süre birbirlerini gıdıklamakla uğraşmıştılar. Fazla zaman kaybetmeyip Taehyung'un hazırlanması için kalkmaları gerektiğini belli etti Jimin. Kıyafetlerini giymesine yardım edip saçlarını ve hafif makyajını da güzelce yaptıktan sonra kahvaltıya indiler. Jimin Taehyung'un kişisel yardımcısı olduğu için en azından kahvaltıyı aynı masada yapabilirdiler.
İlk kattaki gibi ikinci katta da yemek odası vardı lakin ihtiyaca göre daha küçüktü ötekine oranla.
Tabaklarını alıp konforlu sandalyelere oturduklarında Jennie de katılmıştı aralarına. Jimin'e dün gece ile ilgili rahat olup olmadığı konusunda sorulan bir kaç soru haricinde pek konuşma geçmedi aralarında.
Tamamen doyduklarında ise yapacak başka bir şey bulamayınca Jimin'in kaldığı odaya gittiler. Jimin arkadaşlarına küçük bahçesi hakkında yaptığı planlarını anlatmak için heyecanlıydı."Jimin-ah , Taehyung'un kocası bir halta yaramış anlaşılan ; odan çok güzel. Küçük lakin şirin , tam sana göre."
"Benim muhteşem yakışıklı kocam yine harika bir iş çıkartmış gördün mü Jimin-ah? Birileri hala sap ve köpek gibi kıskanıyor ne yaparsın?" Dedi Taehyung sesindeki kinayeli ifade ile yandan yandan Jennie'ye bakarak.
Jennie her defasında Taehyung'un 'kocacı' olduğunu söyleyip duruyor ya da Jungkook'a laf atıp yine Taehyung'un sinirlerini bozuyordu. Aslında sırf arkadaşının sinirli yüz ifadesini tatlı bulduğu için onunla oynuyordu lakin Taehyung eşini o kadar çok seviyordu ki bunu fark edemiyordu. Jennie 'ye sürekli hayatında henüz birisi olmadığı için kendisini kıskandığını söylüyor , onu kızdırdığını sanıyordu lakin Jennie'nin eğlencesinin ikiye katlandığından bi-haberdi."Kocacısın Taehyung."
"Sapsın Jennie."
"Ya! Başlamayın yine lütfen. Hem daha size odamın en cennet köşesini göstermedim."
"Neresiymiş orası?"
"Ya~ çok heyecanlandım şimdi , bayılacaksınız." Özenle büyük camı kapatan perdeyi açmış , güzel bahçesinin görünmesini sağlamıştı kapı ardından. Jennie ve Taehyung aynı anda ağızlarından hayranlık belirten ufak bir 'aaa' nidası kaçırmışlardı istemeden. Jimin de ikilinin tepkilerine sırıtarak karşılık vermişti kollarını , omega olduğundan dolayı hafif şiş olan , göğüslerinin altında birleştirerek.
"Jimin sen buraya çiçek ekmeden duramazsın."
"Zaten çok istiyorum lakin müsaade ederler mi ki?"
"Sen koskoca Yüzbaşı Jeon Jungkook'un biricik eşinin biricik kardeşisin tabiki müsaade edecekler. Ayrıca şu köşeye iki koltuk ortaya da bir sehpa koyarız , harika olur."
"Çok teşekkür ederim , her şey için..."
"Ne demek bir-tanem?"
"Sen iste seve seve yaparız sarı civciv."
Kıkırdayıp sarılmıştı iki omegaya birden. Jimin gerçekten şanslı hissediyordu. Ona değer veren anne ve babası , her daim yanında olan arkadaşları için hep şükrederdi tanrıya. Öteki hayatında çok büyük bir iyilik yapmış olmalıydı ki bu hayatındaki ödüller çok değerliydi. Eğer bir gün bir alfaya aşık olursa onun da iyi olmasını umdu...
•••
Uzun siyah paltosunu gösterişli hanbokunun üzerine geçirip kapşonu örttü toplu saçlarının üzerine ve eline de içinde bazı önemli evraklar bulunan deri çantasını aldı. Acil durumlar için yapılmış olan yer geçidinden geçip saraydan çıktı kimse görmeden.
Yine kimse görmesin diye tenha ve karanlık yollardan geçti. Yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından onu bekleyen kardeşinin yanına vardı sonunda.
Saraydan biraz uzak olan ormanda ayarlamıştı buluşma yerini çünkü yakalanmaktan çok korkuyordu. Daha doğrusu ölmekten."Nerde kaldın abla!"
"Yürüyerek geldim ahmak! Ayaklarım koptu zaten!"
"Neyse ne. Anlatmaya başla." Büyükçe kavak ağacının dibine oturup kucağına aldı deri çantasını. Kilidini de açtı ve içinden mavi kapaklı dosyayı çıkartıp öğrendiği bilgileri aktarmaya başladı ona ciddiyetle bakan erkek kardeşine.
"Güney'in Kralı Park Chanyeol ile anlaşma imzalamışlar. Hatta haftaya pazar günü saraya gelicek. Hazırlıkları başlatacaklar birkaç güne. Büyük bir davet olacak. Her şey özenle yapılacak. Parka Chanyeol'u en iyi şekilde karşılamak istiyor Yoongi çünkü 'bir felaket olur da yaptıkları anlaşma bozulursa' ihtimali onu mahvediyor. Bak , bu anlaşma bizim yararımıza. Sakın baltalama DaeMyeong!"
"Neyin ne olduğunu senden iyi biliyorum abla. Merak etme davete ben de geleceğim. Park Chanyeol'la biraz sohbet etmem yeterli olacaktır."
"Ne konuşacaksın?"
"Güzel şeyler konuşucam abla. Geleceğimiz için- hatta çok yakın bir zaman için çok güzel şeyler konuşacağım , sadece bekle..."
•••
Delta işlerinin çoğunu bitirmiş biraz öğle arası şekerlemesi yapmak için odasına geçmeden önce halketmesi gerek son bir mesele daha kalmıştı.
Onu görmeliydi.
Sarayın arka kapılarından herhangi birinden çıktığında hemen karşısındaydı. Kiraz ağacının altında oturmuş kitap okuyordu. İlkbaharın hoş esintisiyle birlikte ağacın havada süzülen pembe çiçek yaprakları gibi sarı saçları da hafif hafif uçuşuyordu. Lakin güzel omega yüzüne çarpan sarı tutamlarından rahatsız oluyora benzemiyordu. Gayette hoşuna gidiyor gibiydi , minik ellerini yaramaz tutamlarını engellemek zahmetine sokmuyordu.
Yine o kadar güzeldi ki dili tutulmuştu her zamanki gibi. Kesinlikle bir melekti.
Zihninden kitabı okurken sesini duyuyor , ister istemez mayışıyordu. Jimin'in ince sesi anlamlı cümlelerle birleşince daha bir naifdi.'...Kusura bakmayın. Baksanız da ehemmiyeti yok. Bana öyle geliyor ki sizin gülmenizle kızmanız , iltifat etmenizle azarlamanız arasında hiçbir fark yoktur...Size ait hiçbir şey çirkin olamaz sanıyorum.'
'Sana ait olan her şey güzel Jimin. Her şeyi güzel olan da bana ait...'
|10.06.21|
•Papatyalar'a•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya•
Fanfiction"Soru sorma Jimin , sadece bekleyemez misin?" "Beklerim. Neden beklerim bilmiyorum ama beklerim. " |21.05.21 |08.02.22