|Sana tüm sıcaklığımı verebilirim omegam...|
Üzerindeki açık mavi oldukça sade lakin hoş duran hanbok , ipek benzeri sapsarı saçlarına taktığı leylak desenli toka ve hafif boyalarla renkledirdiği yüzü ile güzelliğine güzellik katmıştı Jimin. Artık randevusu için hazırdı.
O alfayla olan konuşmalarından sonra ilk işi her şeyi arkadaşlarına -Lisa da dahil-anlatmak olmuştu. Kendisinin çok garip hissettiğini ve ve bunu anlamlandıramadığını , omega kurdunun çok öfkelendiğini hatta bir ara içine kapanıp onunla iletişime geçmediğini küstü diye çok korktuğunu neyse ki bu durumun fazla uzun sürmediğini dahi anlatmıştı. Taehyung , ilk defa bir alfayla bu şekilde iletişim kurduğu için böyle olduğundan bahsetmişti. Kurdunun Jimin'i korumak istediği için böyle davranmış olabileceğini de ayriyeten eklemişti.
Jennie ise alfayı iyi tanımasını söylemiş daha sonra da kendisiyle tanıştırmasını istemişti. Küçük Jimin'lerinin iyi bir insanla birlikte olduğundan emin olmalılardı sonuçta.
Son olarak Lisa bolca şans dileyip yine de dikkatli olması konusunda ufak bir uyarıda bulunmuştu.
Şimdi ise temkinli adımlarla merdivenlerden çıkıyordu. Onu asla bırakmayan stres , gerginlik ve biraz da heyecan peşinden geliyordu elbet.
Alfanın odasına yaklaştığında adımlarını yavaşlattı. Titrek bir nefes çekti ardından ciğerlerine lakin yine de sanki yetmemiş gibiydi , nefessiz kalıyordu . İçindeki yoğun duygu karmaşasına yorumladı bu sıkıntılı durumu.
Beklemenin lüzmu yok diyerekten tek elini yumruk yapıp vurdu karşısındaki ağaç ,hangi ağaçtan yapıldığını bilmediği, kapıya.
Alfa da sanki bu anı bekliyormuşçasına hemen açtı kapıyı. Jimin şaşırdığını belli etmemeye çalışarak nezaketen hoş bir gülümseme kondurdu yüzüne. İçeriye geçip geniş balkondaki özenle hazırlanmış masanın önüne gelip durduğunda da ifadesini bozmadı. Her şey mükemmel görünüyordu. Etrafı aydınlatan mumlar ortamın loş olmasını sağlıyordu ve bu çok romantikti. Ondan daha romantik olanı ise alfanın elini öpmesi ve ardından da oturması için sandalyesini çekmesiydi. Bu naziklik Jimin'in ne kadar hoşuna gitse bile omega kurdunu huzursuzlaştırmıştı lakin Jimin takmayarak karşısındaki alfaya gülümsemeye devam etti."Nasılsınız Jimin-shi?"
"İyiyim , ya siz?"
"Teşekkür ederim , bana Tae-oh diye hitap edebilirsiniz."
"Ah , peki."
"Açsınızdır buyrun başlayalım. " Sessizce yemeklerini yemeğe başladılar. Gerçi bu sessizlik Jimin'i çok rahatsız ediyor , zorluyordu çünkü yedikleri çok lezzetliydi! Ne zaman bu denli lezzetli şeyler yese ya da daha doğrusu ne zaman bir şeyler yese ağzını tatlı tatlı şapırdatıp 'mmm' diye mırıldanmadan duramazdı. Neyse ki Tae-oh o kadar anlayışlı biriydi ki onun yanında rahat olmasını en başından söylemişti. Yine de ağzını şapırdatmayıp kedi gibi mırıldanmayacaktı , yani en azından öyle umuyordu.
Aynı sükunetle bitirdiler yemeklerini mum ışıkları ve masanın üzerine serpilmiş taze gül yaprakları kokusu eşliğinde. Tae-oh Jimin'in elinden tutup kaldırdı oturduğu sandalyeden ve yemek masasının biraz ilerisindeki minderlere yönletti. İkili kendilerini yerdeki yumuşaklığa bıraktıklarında alfa hemen sağında bulunan sehpanın üzerinden şarap kadehlerini aldı. Birini Jimin'e uzatırken diğerini kendi dudaklarına götürdü.
Jimin'in kadehteki kan kırmızısı sıvının ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. Alfaya sormaya da çekindiği için merakını içecekten bir yudum alıp gidermeye çalıştı. Mayhoş tat ağzında yayıldığında biraz bekletip yutkundu. Hoşuna gitmişti , içmeye devam etti. Bitirdiğinde ise başı dönmeye , zihni bulunmaya başlamıştı. Çok içmese bile bu onun için bir ilkti ve yavaştan sarhoş olmaya başlaması gayet doğaldı."Sevdin değil mi?"
"Evet , çok güselmiş." ('Güzel' kelimesini bilerek bu şekilde yazdım çünkü minik bebek sarhoş ve düzgün konuşamıyor. Aşağılarda da buna benzer yazım hataları görebilirsiniz kasıtlı olarak böyle olduğunu bilin ;)
"Sen daha güzelsin Jimin" kalın sesi işitebildi lakin ne demek istediğini anlayamadı omega.
"Ha?" Tae-oh sarışının bu hallerine güldü. O kadar güzel ve tatlı görünüyordu ki...
Kızarmış yanakları , kirazı andıran şişmiş dolgun dudakları , şapşal şapşal gülümsediği için ortaya çıkan minik gamzeleri ve en önemlisi kokusu...Tek başına bir alfayı delirtmek için yeterdi o koku. Kendini zor tutuyordu lakin hiç tutmak istemiyordu."Seni neden buraya davet ettiğimi bilmek istemez misin?"
"Ben bilmem. Yemekler çok...mmmh...yıldızlar gibimsi gibiydi...güseldi. " Sorduğu soruya karşılık aldığı bağımsız yanıt ile tekrar gülmeye başladı. Anlaşılan Jimin'e alkol pek yaramıyordu. Bir dahaki sefere içmesine izin vermeyecekti çünkü önemli meseleleri konuşurken ayık olmalıydı.
Niyeti her ne kadar şu an konuşmak olsa bile omeganın kafa uçmuştu ve bu pek mümkün değildi."Oh-tae-shi götyüzüne bakı~n bin sürü ateş böcükü var ve üstelik sarı değil bembeyaz renkte~."
"Onlar ateş böcekleri değil Jimin , yıldız."
"Hiç de bilem! Onlar yıldız , ateş böcükleri değiller!"
"Ben de öyle demiştim zaten güzelim."
"Hayır! Sen dedin ki onlar ateş böcekleri değil , yıldız. Ben de dedim ki onlar yıldız , ateş böcükleri değil."
"İkimiz de aynı şeyleri söylemiş oluyoruz lakin tabi yine de sen haklısın."
"Evet bence de biraz soğuk oldu."
"Seni ısıtmamı ister misin?" Kafasını onaylar biçimde salladı Jimin. Daha sonra bulanık gören gözleri ile iri bedenin iyice kendisine yaklaşmasını izledi. Beline dolanan eller tarafından çekildi alfaya doğru. Bedenleri birbirine değerken hala bazı şeyleri algılayamıyordu minik olan. Tam hissettikleri içindeki huzursuzluk , hafif bir acı ve öfkeydi lakin beyni o kadar uyuşmuştu ki bulunduğu yerden uzaklaşmaya tenezzül etmedi.
"Hala üşüyor musun?" Cevapsız bıraktı soruyu Jimin. Ne bir mimik oynattı ne de bir şey söyledi. Sadece öylece durdu kafası geniş üst bedene yaslı bir şekilde.
Tae-oh koynundaki ufaklığın belindeki elini aşağılara doğru kaydırmaya başlarken omeganın acı çektiğinden habersizdi.
Büyükçe eller artık mahrem yerlerinde dolaşırken Jimin hala gözleri kapalı duruyordu. Aşırı tepkisizdi , yaptığı tek şey sıkça nefes alıp vermekti. Baygınlık geçirmiş gibiydi."Sana tüm sıcaklığımı verebilirim omegam." Oldukça kısık bir tonda derin alfa sesiyle fısıldamıştı lakin kapının ardındaki oldukça sinirli olan Yoongi'nin bedenindeki delta kalın sesiyle bütün sarayı ayağa kaldıracak şekilde kükremişti:
"BEN SANA ŞİMDİ BÜTÜN SICAKLIĞIMI VERECEĞİM VE CEHENNEM ATEŞİNDE YANAR GİBİ YANACAKSIN! "
|13.07.21|
•Papatyalar'a•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya•
Fanfiction"Soru sorma Jimin , sadece bekleyemez misin?" "Beklerim. Neden beklerim bilmiyorum ama beklerim. " |21.05.21 |08.02.22