|O omegayı istiyordu...|
Başındaki şiddetli ağrıyla uyanmıştı çarşamba sabahına. Yatakta doğrulup birkaç saniye boş boş etrafa baktı. Kafasını bomboş hissediyordu , kim olduğunu bile unuttuğundan şüphelendi bir an. Gözleriyle bütün odayı turladığında anca kendine gelmeye başladı. En son hatırladığıysa hamama gidiyor olduğuydu. Evet evet en son Taehyung ve Jungkook hyunglarına rezil olmuştu ve ondan sonra da hamama gitmişti. Gerisi yoktu. Ne olmuştu ki?
Çok da üstünde durmamıştı bu durumun. Olabilirdi , sonuçta bazı şeyleri unutabilirdik. İnsanlık hali yani. Normaldi. Değil mi?
Derin bir nefes verip kalktı sıcacık yatağından. Sabah rutinini tamamladığında kahvaltı yapmak için geniş salona geçti. Şansına tam saatine denk geldiğinden hazırlıkları beklemek zorunda değildi. Aç da kalmayacaktı. Bunun mutluluğu ile hızlıca dolaptan tabak , kaşık , çatal gibi ihtiyaçları alıp masaya yerleşti. Büyük bir iştahla yemeğini yemeye başlarken yanındaki kendisini tebessümle izleyen Lisa'dan habersizdi."Çok acıkmış olmalısın Jimin-shi. Beni fark etmedin." Jimin duyduğu güzel sesle yan tarafına oturmuş kıza döndü. Onu nasıl göremediğini zihninde sorgularken utanmıştı.
"Şey ben...kusura bakma. Dediğin gibi çok acıkmıştım." İkisi de hoş kıkırtılar döktü dolgun dudaklarının arasından. Daha sonra ufak sohbetlerle kahvaltılarını bitirip çaylarını aldılar ve görkemli sarayın bir o kadar güzel köşelerinden birine oturup haftaya olacak olan davet için yapılmaya başlanılan hazırlıkları izlemeye koyuldular. Dumanı tüten çaylarını yudumlarken bir yandan da yapılanları eleştiriyorlardı.
"Ya şu ışıklar hiç oraya olmuş mu bir baksana Jimin-ah? Çınar ağacına assalardı ya!? Dekorasyondan da anlamıyorlar. Bu işin başına beni koyacaklardı var ya , gelen davetliler bir daha gitmek istemezlerdi." Abartılı konuşmasına gülerken onaylar biçimde kafasını salladı aşağı yukarı. Güzel güzel zamanlarını harcarken görüş alanlarına vita girdi. Jimin ilk defa onu gördüğü için incelemeye başladı. Aşırı makyaj yapmıştı. Tabi o çirkinliği kapatmak için bir kova boya gerekirdi. Ayrıca giydiği hanboku bile gelinliğe benziyordu. 'Iyk' diye geçirdi içinden Jimin. İğrenç gözüküyordu. Herkes vitanın ne kadar güzel olduğundan bahsedip durmazlar mıydı? Demek ki herkes kördü?
"Vita hasta değil miydi ya?"
"Ne bileyim!" Jimin sinirle soluyordu. Şu son zamanlarda gerçekten çok fazla garip buluyordu kendini ve bu garipliklerinden birisi de kesinlikle vitaya olan siniri ve nefretiydi. Nefret ediyordu ondan. Neden bilmiyordu fakat nefret ediyordu işte. İğrençti bir kere. 'Iyk'
"Sakin ol Jimin-ah. Neye kızdın ki?"
"Özür dilerim , sana karşı saygısızlık ettim. Biraz kaba konuştum."
"Sorun değil tabiki lakin iyi misin?"
"Bilmiyorum Lisa , hiçbir şey bilmiyorum. Sorun da bu ya zaten ; bilmem gereken bir şeyler var hissediyorum lakin bilmiyorum."
•••
Alfa neredeyse bütün kasabayı gezmiş lakin aradığını bulamamıştı , yani şimdilik.
Yorgunluğunu atmak için saraya geri dönmüştü bu yüzden. Gece güzelce istirahat ederse ertesi gün görevine daha çok odaklanabilirdi.
Sarayın arka tarafındaki kapısından geçerek davet nedeniyle süslenmiş bahçeye giriş yaptı. Ay ışığının -ve biraz da ağaçlara asılmış gaz lambalarının- aydınlattığı loş ortamda ilerlerken hassas burnuna ilişen koku kalp atışlarını hızlandırdı. Bu koku kesinlikle aradığına aitti ve yine kesinlikle elindeki şaldan gelmiyordu. Gökte ararken yerde bulmuştu.
Arkasını dönüp olduğu yerin tam tersine , ışıklandırmaların olmadığı tarafa doğru ilerledi bu sefer. Ağaçların arasından geçerken giderek daha da artıyordu mis papatya kokusu ve kızgınlıktaki kadar olmasa bile cezbedici olan omega feromonları. Enfes kokuyu bu sefer basit bir şaldan değil de şalın sahibinden alıyordu ve gerçekten çok etkileniyordu. Öyle ki ne kulakları işitiyordu gece böceklerinin sesini , ne ayakları ot dolu toprak yolda ilerleyebiliyordu. Sadece gözleri çok vakit kaybetmeden çabucak bulabildiği , adeta dans eden ateşböceklerini seyre dalmış omegayı hayranlıkla izliyor , burnu da sanki akciğerlerini hayatta tutabilen oksijen onun kokusuymuşçasına soluyordu.
Tae-oh eğer biraz daha orda kalırsa sarı saçlı papatya kokulu omegayı ateşböceklerinin aydınlattığı gecede mühürleyip kendine ait kılardı. Delta hissetmeden gitmeliydi. Yaşamak istiyorsa gitmeliydi. Lakin genç alfa omeganın bir eşi olduğundan , üstelik gerçek ruh eşi olduğundan onun da üstüne gerçek ruh eşinin delta kral olduğundan habersiz olduğu için istediğini elde edebilirdi , tabi kendi düşüncesi bu yöndeydi.
Yüce vita ona pembe şalın sahibini bulmasını emretmiş eğer bulursa da herhangi bir isteğini yerine getireceğini söylemişti. Tae-oh onu bulmuştu. Görevini layıkıyla yerine getirmişti. İstediği şeyi düşünmesine bile gerek yoktu şimdi. Maalesef başına neler gelebileceğini bilmediği için o omegayı istiyordu.|27.06.21|
•Papatyalar'a•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya•
Fanfic"Soru sorma Jimin , sadece bekleyemez misin?" "Beklerim. Neden beklerim bilmiyorum ama beklerim. " |21.05.21 |08.02.22