|Tek bir bedenin içinde sancıyan iki kalp...|
Jimin işe ihtiyacı olduğunu Hoseok hyunguna anlattığından beri birlikte bakmadıkları yer , sormadıkları mekan kalmamıştı.
Şimdi de öylece geziniyorlardı sokakta."O bahsettiğim dükkâna da gitmiştim dün Jiminnie lakin omega çalışan istemediklerini söylediler."
"Anlıyorum hyung. Sanırım bu gidişle iş falan bulamayacağım."
"Sana her zaman umudunu kaybetmemen gerektiğini söylüyorum Jimin. Hyungunun sözünü dinle."
"Ama hyung görmüyor musun? İş yok. Olan yerde de ya omega çalıştırmazlar ya tecrübesiz çalıştırmazlar ya da çocuk çalıştırmazlar -ki ben çocuk da değilim. Bulamayacağız işte."
"Dur bir hele ne karamsarsın. Taehyung ve Jen'e de anlatırız durumu. Onlar da yardımcı olurlar. Hem onların çevresi bizden daha geniş , illaki bulurlar."
"Gerçekten mi?" Gözleri umutla parlamıştı Jimin'in.
"Evet güzelim sen sıkma o tatlı canını."
"Seni seviyorum hyungie~" dedi ondan epey bir uzun plan alfanın boynuna sarılmaya çalışırken.
"Ben de seni Jiminnie~"
•••
JiHyeon elindeki taşlarla süslenmiş pahalı tarağını çekmecesine koyarak son kez aynadaki görüntüsüne baktı. Açık ve kısa geceliği beyaz tenini , uzun bacaklarını , dolgun göğüslerini gözler önüne sermişti. İştah açıcı göründüğünü düşünüyordu. Delta bu sefer karşı koyamazdı ona.
Ne söylerse söylesin bir türlü mühürlenmeye ikna olmamış hatta annesine ve babasına karşı bile çıkmıştı sert bir dille. Yoongi'nin sevdiği biri olduğunu düşünüyordu vita. Yoksa neden bu kadar inatçı davransındı ki?
Aynalı masanın önünde oturduğu puf koltuktan kalkıp sabahlık geçirdi omuzlarına. Odasından çıktı ve yakışıklı bulduğu muhafızlardan birine deltanın nerede olduğunu sordu cilveli bir sesle. Aldığı cevapla çalışma odasına yöneldi. Yoongi ile işini bitirdikten sonra onunla da vakit geçirmeyi aklına not etti aslında muhafızın kendinen ne kadar iğrendiğinden habersiz bir şekilde.Gösterişli kapıyı tıklatınca çok geçmeden içeriden girebileceğine dair onaylayan kalın sesi duydu. Yavaşça kapıyı açıp sadece kafasını uzattı görüş açısına Yoongi girene kadar. Yine önündeki kağıtlara odaklanmış çalışıyordu her zamanki gibi. Lakin bunu çok dert etmedi JiHyeon. Sonuçta saf delta kendisi ve ailesi için çalışıyor sayılırdı , öyle değil mi?
"Deltam?"
"Söyle"
"Girebilir miyim?"
"Ne için?"
"Senin için."
Bedenini tamamen içeriye sokmuş , Yoongi'nin gözleri önüne sermişti.
Yoongi ise kızın düşüncelerine tezat onu görmezden gelmiş , kağıtlarına geri dönmüştü."Belki biraz dinlenmek istersin deltam?"
"Yok iyiyim ben böyle. Bunun için geldiysen çıkabilirsin."
JiHyeon dolgun kalçalarını kıvırtarak ilerledi büyük masaya doğru. Yoongi kaşlarını çatıp kadının ne yapmaya çalıştığını sorguladı.
"Senin için geldim yine senin için hazırlanıp efendim. " dedi cezbedici bir ses tonu ile geniş omuzlarda ince parmaklarını gezdirirken. Bu hareketinin deltayı etkileyebileceğini düşünmüştü lakin bütün sarayı inletecek kadar büyük bir kükreme almıştı yaptıklarının karşılığında.
"SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN!"
Ne kadar şaşırsa ve irkilse de bozuntuya vermeyip ukalalığı ve rahatlığıyla devam etti.
"Eşimi rahatlatmaya çalışıyorum. Bir sorun mu var?"
"Ben. Senin. Eşin. Değilim."
Teker teker söyledi Yoongi. Zira karşısındaki kadının anlama kıtlığı olduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Eşim olmayabilirsin lakin bu benimle birlikte olman gerektiğini değiştirmez. Ne de olsa ruh eşleriyiz , öyle değil mi? Kurtlarımız birbirlerine muhtaçlar." Hızla boyalı dudaklarını deltanın küçük dudaklarına yapıştırdı ve hiçbir karşılık beklemeden hırsla öpmeye başladı.
Yoongi daha ne olduğunu kavrayamadan göğsüne giren oldukça şiddetli sancı nefesini kesti. Güç bela JiHyeon'u iterek nefes almaya çalıştı. Elini sancıyan yere , kalbine , götürdü ve sıkıca baskı uyguladı. Acı o kadar derindi ki , sanki içinde iki kalp vardı da ikisi de sancıyor gibiydi.JiHyeon da o sırada ne olduğunu anlamamıştı. Korkuyla kendini dışarı attı.
Hasta mıydı? Ölecek miydi? Yoksa ayrılsın diye numara mı yapmıştı?
Olanları annesine anlatacaktı. O iyi bilirdi.•••
Dört arkadaş ve aralarına yeni katılmış olan ChaeYoung toplanmış Hoseok'un evinin arka bahçesindeki çardakta oturuyorlardı.
Jennie önündeki kırakerleri yemek ile meşgulken Taehyung Chae'ye yüzüklerini gösterip taşların özelliklerini anlatıyor , Hoseok ise Taehyung'u dikkatle dinleyen sevgilisinin sarı uzun saçlarını okşarken epey bir düşünceli ve karamsar olan kardeşini unutmuştu.
Jimin kollarını masada birleştirip çiçek oldu ve kendisine yastık yaptı. Kafasını kollarına koydu.
Üzgündü.
Utanmasa herkesin içinde hüngür hüngür ağlayacak kadar üzgündü.Ağzındaki kuruluk onu rahatsız ettiğinde masadaki suyu aldı. Dudaklarına götürdüğü bardaktaki suyu tam içeceği sırada göğsüne giren oldukça şiddetli sancı nefesini kesmesini sağladı. Güç bela elindeki bardağı masaya koydu sertçe , içindeki suyun bir kısmı dökülmüştü. Küçük elini yumruk yapıp sancıyan yere , kalbine , vurdu , acısının geçmesini istiyordu. Hem de hemen. Lakin öyle olmadı.
Bir yandan nefes almaya çalışıyor , diğer yandan da kalbine yumruklar atmaya devam ediyordu.
Hesok Jimin'i kendine getirmeye çalışırken ne kadar soğukkanlı davransa da çok korkuyordu. Herkes çok korkuyordu.Jimin'in artık bilinci kapanmaya başlamıştı yavaştan. Acısı o kadar derindi ki sanki içinde iki kalp vardı da ikisi de sancıyor gibiydi. Bünyesi oldukça zayıf olan minik beden bu lanet acıya dayanamayıp bıraktı kendini karanlığa.
|26.05.21|
•Papatyalar'a•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Papatya•
Fanfiction"Soru sorma Jimin , sadece bekleyemez misin?" "Beklerim. Neden beklerim bilmiyorum ama beklerim. " |21.05.21 |08.02.22