Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
|Yavru...|
1 ay sonra
Mide bulantıları...
Şu son bir haftadır tuvaletten çıkamıyordu Jimin. Delice midesi bulanıyor , iştahının olmayışı ile birlikte yemek de yiyemiyordu. Şifacıya gitmemişti çünkü bunları eşinin yanında olmadığı için üzüldüğüne bağlıyordu. Yoongi sefere gitmişti ve yaklaşık üç haftadır yanında yoktu. Gidişinde çok ağlamıştı zaten ve bir daha kendini toparlayamamıştı. Çok sıkla olmasa bile Yoongi ona mektup yolluyordu. Genelde hep onu hissettiğini , kendini artık harap etmemesi gerektiği , iyi olduğu ve yakında döneceği hakkında yazılar oluyordu. Aslında kendini artık eskisi kadar yıpratmıyordu fakat yine de mide bulantıları devam ediyordu. Boş olduğu bir zaman şifacıya uğramayı aklına not edip kalktı mermer taştan. Elini yüzünü güzelce yıkayıp havluyla duruladı ve lavabodan çıktı. Üzerindeki beyaz , sade hanbokunu çıkartma gereği duymadan biraz temiz hava almak için bahçeye çıktı. Jennie yoktu , vitanın idamından sonra ona izin vermişti , biraz saraydan uzaklaşmaya ihtiyacı vardı. Taehyung'da alfası seferde olduğu için ailesinin yanındaydı. Zaten hamile olduğundan desteğe ihtiyacı vardı. Hoseok ve ChaeYeong da yeni evlilerdi , yanlız kalmaları doğru olurdu. Eh Jimin de artık kendi kendine içerdi çardakta kahvesini. Elinde tepsiyle gelen beta erkeğine teşekkür ederek sıcak sıvının bulunduğu fincanı dikkatlice aldı. Burnuna dolan ıhlamur çayının kokusu hoşuna gidince memnuniyetle gülümsedi. Kokulara karşı çıkan hassaslığı onu bazen korkutuyordu. En ufak bir kokda bile midesi bulunabiliyordu. Neyse ki ıhlamur iyi gelmişti. Fincanı dudaklarına yaklaştırıp dumanı tüten çaydan bir yudum aldı. Ağzına yayılan tat ile memnunca gözlerini kapatarak temiz oksijeni içine çekti. Oldukça huzurlu hissediyordu fakat saray kapısından gelen sesler ve hissettiği aura ile dikkati dağıldı.
Eşi gelmişti.
Elindeki bardağı etkisi altına girdiği feromonlar nedeniyle düşürdü. Yavaşça ayağı kalkarak ona doğru büyük adımlarla gelen deltaya elini uzattı. Tam kendisi de bir adım attığında aniden gözlerinin kararması ve başının dönmesiyle sendeledi. Son hatırladığı şey ise yere düşmeden onu tutan Yoongi'nin endişeli bağırışlarıydı.
•••
Boağzının kuruluğunun geçmesi için yutkundu fakat bu sefer de gıdıklanınca öksürmeye başladı. Ensesinden bir el onu kavrayıp kafasını kaldırmasını sağladı ve dudaklarında hissettiği bardağı uyuşukça kabul etti. Birkaç damla su sıkıntısını giderirken gözlerini açtı yavaşça. Hasret kaldığı yüz bakış açısına girerken gülümsemeye çalıştı.
"İyi misin aşkım?" Şimdi uzun bir aradan sonra duyduğu ses o kadar iyi gelmişti ki ölümcül bir hastalığa yakalanmış olsa bile ayağa kalkabilecek gibi hissediyordu.
"Çok iyiyim. Seni çok özledim deltam."
"Bende seni özledim güzel omegam." Zayıflamasından ötürü artık pek de tombul olmayan yanağına ufacık bir öpücük kondurup sarı saçları okşadı şefkatle.
"Ben neden bayılmışım Yoonnie'm?"
"Zayıfladığın için bebeğimiz karnında sıkışmış ve rahatsızlığını hissetirmek istemiş bitanem." Jimin duyduklarıyla resmen şok olmuştu. Hamile miydi şimdi? Yoksa beyni ona bir oyun mu oynuyordu. Durgunlaşmıştı. Algılamakta güçlük çekiyordu.
"Hamilesin aşkım. Bir yavrumuz olucak." Gözleri dolu dolu verdi müjdeli haberi Yoongi. Saraya girdiğinde zaten Jimin'in aurasından ve kendi papatya kokusuna karışan sert feromonlardan bir Alfaya hamile olduğunu anlamıştı. O andan beri ağlamamak için zor duruyordu fakat şimdi şaşkın şaşkın bakan omegaya dayanamamıştı. Küçük bedenine sarılıp hüngür hüngür ağlamak istiyordu.
"Y-yavrumuz olucak , Yoongi?" Kızarık burnunu çekti güçlükle. Önünü görmekte zorlandığı için kırpıştırdı gözlerini ve birkaç damla yaşın düşmesine izin verdi. Kollarını iri gövdeye sarıp hıçkırarak ağladı deltaya eşlik ederek. İkisi de o kadar mutluydular ki , asla tarif edemezlerdi duygularını. Bir yavruları olacak düşüncesi paha biçilmezdi. Tanrı en sonunda onlara bu denli güzel bir duyguyu yaşatmıştı. Şu zamana kadar çektikleri bütün zorluklar bir gecede unutulmuştu bile. Minik yavruları onlara daha susam tanesi kadarken iyi gelmeye başlamıştı bile.
